Güncelleme Tarihi:
Başçı'nın parasal sıkılaştırmanın devam edeceği yönündeki açıklamaları kur tarafında TL'yi güçlendirirken, piyasada faizlerin artışına neden oldu.
Eylem planının ardından serbest piyasada 1.7560 liraya kadar gerileyen dolar şu dakikalarda tekrar yükselişe geçerek 1.7690 liraya çıktı.
Kapalıçarşı'da güne 1.7840 liradan başlayan dolar, Başçı'nın açıklamalarıyla birlikte düşüşe geçmiş, 1.76 liranın da altına inerek 1,.7560 lira seviyesine kadar gerilemişti.
Bu seviyeden sonra tekrar yükselişe geçen dolar şu dakikalarda 1.7640 liradan alınırken, 1.7690 liradan satılıyor. Serbest piyasada 2,4570 liradan alınan euro ise 2.4620 liradan satılıyor. Bu seviyelerde döviz sepeti de 2.11 lira düzeyinde bulunuyor.
Açıklamaların ardından piyasada gösterge kağıdın bileşik faizi de yüzde 10.13'e yükselerek, Ağustos 2009'dan beri en yüksek seviyeye çıktı. Faiz daha sonra geri çekilerek 9.90'e indi. Dünkü kapanışta bileşik faiz yüzde 9.59 olarak gerçekleşmişti.
Merkez Bankası, Türk lirasını değerini önemli ölçüde güçlendirecek eylem planı çerçevesinde fiyat istikrarı, faiz politikası, döviz rezerv politikası, zorunlu karşılık politikası ve finansal istikrardan oluşan beş maddeli bir eylem planı açıklayacağını duyurmuştu.
Bu açıklamadan sonra TL hızlı şekilde güçlenmiş, 1.85'lerde bulunan dolar/TL paritesi dün itibariyle 1.80'nin altına inmişti.
Merkez Bankası, piyasaların merakla beklediği eylem planını açıkladı. TL’nin değerini güçlendirecek plan çerçevesinde Başçı,
“Biz faizi artırdık, yarın itibariyle gerekli görürsek faizi 5,75'e indiririz. Bu derece güçlüyüz, gerek görmezsek indirmeyiz. Şu anda Merkez Bankası'ndan daha güçlü, bu anlamda günlük bazda politika yapabilecek hiçbir merkez bankası dünyada yok” dedi.
GÜNLÜK POLİTİKA UYGULAYACAĞIZ
Küresel gelişmeler nedeniyle bu dönemde sermaye akımlarına karşı dengeleyici tedbirlerin zamanında ve gerekirse günlük olarak alınması gerektiğini vurguladı. Bunun için 20 Ekim 2011 tarihli Para Politikası Kurulu kararıyla iki amaç ve üç araçlı para politikasını günlük olarak etkili biçimde uygulayabilecek esnekliğe kavuştuklarını söyledi.
Kur artışı ve bazı ürünlerdeki vergi artışları nedeniyle enflasyonun gelecek aylarda belirgin şekilde yükselmesini beklediklerini belirten Başçı, ancak bu durumun orta vadeli enflasyon beklentilerini ve görünümünü etkilemesine izin vermeyeceklerinin altını çizdi.
Enflasyonun kontrol altında tutulması ve 2012 yılı hedefi ile uyumlu seviyelerde gerçekleşmesi için gereken parasal sıkılaştırmayı yapmaya başladıklarını vurguladı.
TALEBİ SINIRSIZ ÖLÇÜDE KARŞILARIZ
Başkan Başçı, Son Kurul toplantısından sonra bankaların Merkez Bankası'ndan fonlama maliyetinin yüzde 5,75 ile yüzde 12,5 arasında ve Merkez Bankasının uygun göreceği herhangi bir seviyede belirlenebildiğini anımsattı. Başçı, fonlamanın yüzde 12,5 düzeyinden yapıldığı durumlarda, bankaların taleplerini geçerli teminat karşılığında, ‘sınırsız’ olarak karşılayacaklarının altını çizdi.
“Fonlama kanalından bu suretle sağlanacak sıkılaştırma veya genişletmenin ekonomik ve finansal gelişmelere göre günlük sıklıkta dahi yapılabileceğini vurguladı.
FAİZİ 12.5’E ÇIKARIRIZ
Başçı, “Fiyat istikrarına ilişkin risklerin gözlendiği durumlarda ise bankaların gecelik borçlanma maliyetinin bir süre için yüzde 12,5 seviyesine yakın seyretmesine izin vereceğiz” dedi.
Başçı, ‘yabancı analistler faiz artışı dışında hiçbir önlemin işe yaramayacağı yorumunu yaptılar’ hatırlatması üzerine, “Evet döviz kurları ile ilgili en etkili araç faizlerdir. Bunu her ekonomist bilir. Biz bugün faizi artırdık. Faiz oranı yüzde 12 şuanda. Türkiye Cumhuriyetinin iki faizi var. 12.5. Yarın gerekli görürsek 5.75’e indiririz. Bu derece güçlüyüz; gerek görmezsek indirmeyiz. Dünyada bu kadar güçlü günlük politika yapabilecek başka merkez bankası yok” yanıtını verdi.
Başçı, cari işlemler açığında Temmuz ayında başlayan düşüş eğiliminin, Eylül ayındaki geçici duruksamadan sonra, yılın son çeyreğinde devam edeceğini belirtti. Zorunlu karşılıklar politikası hakkında bilgi veren Başçı, AB liderler zirvesinden çıkacak sonuca ve bunun dış piyasalarda algılanmasına bağlı olarak, gerekmesi halinde TL zorunlu karşılık oranlarında sınırlı bir indirim yapabileceklerini açıkladı.
BİZ NE İSTERSEK FAİZ O OLACAK
Başçı, buna ilaveten TL zorunlu karşılık oranlarının yüzde 40’ına kadar döviz olarak tutulmasına izin verebileceklerini söyledi. Ayrıca TL karşılıkların yüzde 10’una kadar da altın olarak tutulmasına imkan verecek teknik düzenleme çalışması yaptıklarını kaydetti.
Bu üç kararın bankaları maliyet yönünden olumlu etkileyeceğini belirten Başçı, kararlarla bankaların Merkez Bankasına bağımlılıklarını azalttıklarına dikkat çekti. Başçı, “Maliyet açısından kontrol bizde. Merkez Bankası faizin ne olmasını isterse o olacak” dedi.
Başçı, kıymetli maden depo hesapları ile yabancı para zorunlu karşılıkların bir kısmının altın olarak tutulabilmesiyle 28 Ekim Cuma gününden itibaren Merkez Bankası'nın altın rezervinde 1991 yılından bu yana ilk kez bir artış olmasını beklediklerini söyledi. TL zorunlu karşılıkların da altın olarak tutulmasına izin verilmesiyle altın rezervindeki artışın sürebileceğini belirtti.
26 MİLYAR DOLARLIK DÖVİZ ALDIK
2009 yılı Ağustos ayından bu yılın Temmuz ayına kadar 26 milyar dolarlık döviz aldıklarını anımsatan Başçı, “Bu döviz alımlarının
temel amacı, hem fiyat istikrarını hem de finansal istikrarı desteklemek için gerektiğinde ve basiretli şekilde finans sistemimize döviz likiditesi sağlayabilmekti. Bu çerçevede döviz piyasasında derinliğin kaybolmasına bağlı olarak sağlıksız fiyat oluşumları gözlendiğinde dalgalı döviz kuru rejimi ile çelişmeyecek şekilde döviz satım ihaleleri düzenleyebilecek ve/veya döviz piyasasına doğrudan müdahale edebileceğiz” dedi.
Küresel ekonomide yaşanan gelişmelere bağlı olarak, Türkiye’de bankalar arası döviz piyasasında döviz likiditesi akışkanlığını artırmak amacıyla Merkez Bankası nezdindeki Döviz Depo Piyasasında aracılık faaliyetlerine yeniden başlayabileceklerini vurguladı.
Finansal istikrarı sağlamak için Kasım ayından beri özel
Sektörün dış yükümlülüklerinde gözlenen aşırı hızlı artışı yavaşlatmayı ve bu yükümlülüklerin kalitesini iyileştirmeyi amaçladıklarını anlattı. Bu sayede aylık bazda mevsimsel etkilerden arındırılmış cari işlemler açığında 2011 yılı Temmuz ayında başlayan düşüş eğiliminin, Eylül’deki geçici duraksamadan sonra yılın son çeyreğinde devam edeceğini belirtti.
Cari açığın finansmanında ise doğrudan yabancı yatırımların ve uzun vadeli borçlanmaların payında istikrarlı artışın devam ettiği bilgisini veren Başçı, “İç ve dış talepte yaşanan dengelenmenin istikrarlı olarak devamı için, özellikle tüketici kredilerindeki mevcut büyüme eğiliminin yılın kalan kısmında bir miktar daha yavaşlatılmasının yararlı olacağını düşünüyoruz” dedi. Başçı böylece özel tasarruf eğiliminin artmasıyla cari açıktaki düzeltmenin daha hızlı ve sağlıklı olacağını vurguladı.
Başçı, alınan tedbirler sonucunda kredilerdeki büyüme hızında önemli yavaşlama olduğunu belirtti. Yıllık kredi artış hızının istedikleri gibi yıl sonunda yüzde 25 seviyesine yakın gerçekleşeceği tahmininde bulundu.
Küresel ekonomiye dair belirsizliklerdeki artışa ve risk iştahındaki bozulmaya paralel olarak bu dönemde gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları gözlendiğini belirten Başçı, bu görünümün gelişmekte olan ülkelerde kısa vadeli enflasyon baskılarına yol açarken aynı zamanda büyüme ve finansal istikrar kaygılarını da ön plana çıkardığını söyledi.
KUR ARTIŞI YÜZDE 30
Küresel risk iştahında bozulmanın Ağustos ayından itibaren devam ettiğini kaydeden Başçı, bunun TL’nin aşırı değer kaybına yol açtığını anlattı. 2010 yılının Kasım ayından bu yana değer kaybının birikimli olarak yüzde 30'lara ulaştığı bilgisini veren Başçı, bunun enflasyon üzerinde risk oluşturmaya başladığını vurguladı.
ENFLASYONU ETKİLEMESİNE İZİN YOK
Başçı, buna ek olarak Ekim ayında vergi artışları nedeniyle kısa vadeli enflasyon tahminlerini yukarı yönlü güncellediklerini söyledi. Ancak bu durumun orta vadeli enflasyon beklentilerini ve görünümünü etkilemesine izin vermeyeceklerinin altını çizdi.
Başçı, Temmuz ayındaki enflasyon raporunda tütün ürünlerindeki fiyat artışının enflasyona katkısını 0.3 puan olarak varsaydıklarını ancak yeni ayarlamalar nedeniyle bu katkıyı 0.9’a yükselttiklerini anlattı. Bu gelişmenin kısa dönemli enflasyon tahminlerini 0,6 puan artıracağının altını çizdi.
TAHMİN YÜKSELDİ
Başçı enflasyon tahminlerini oluştururken, vergi ayarlamalarının enflasyon hedefleri ile uyumlu olacağını varsaydıklarını ama gerçekleşmenin böyle olmadığını söyledi. Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2011 yılı sonunda orta noktası yüzde 8,3 olmak üzere yüzde 7,8 ile 8,8 aralığında gerçekleşeceği tahminlerini açıkladı. 2012 yılının sonunda ise enflasyonun orta noktası yüzde 5,2 olmak üzere yüzde 3,7 ile 6,7 aralığında gerçekleşeceği tahmininde bulundu. Orta vadede enflasyonun yüzde 5 hedefi düzeyinde istikrar kazanacağı öngörüsünde bulundu.
Başçı, son dönemde MB’nin politika duruşunu sıkılaştırmasının temelde döviz kurundan gelen enflasyon baskılarının beklentileri bozmasını engellemeye yönelik bir adım olduğunu tekrarladı.
Başçı, politika tepkisi vermeselerdi enflasyonun 6 puan daha yüksek çıkacağını söyledi.
Başçı, “ Böylece TÜFE enflasyonu, temelde döviz kurundaki aşırı değer kaybına bağlı olarak, enflasyon beklentilerindeki bozulmanın da etkisiyle, yıl sonunda yüzde 10,1 ile çift haneli rakamlara ulaşacaktı” dedi.
Tüm bu olumsuz gelişmelere meyden vermemek için döviz piyasasına aktif bir şekilde müdahalede bulunduklarını anlatan Başçı, “Fiyat istikrarı temel önceliğimiz doğrultusunda gecelik borç verme faizlerini artırarak güçlü bir politika tepkisi verdik. Ayrıca, bugün açıkladığım strateji çerçevesinde döviz kurunun iktisadi temellerden kopuk düzeylerde seyretmesine ve bu durumun fiyat istikrarı ile finansal istikrarı bozmasına göz yummayacağımızı da net bir şekilde ifade ettik. Önümüzdeki dönemde de fiyat istikrarını sağlamak için gereken her türlü tedbiri alacağımızı bir kez daha vurgulamak isterim” diye konuştu.
MEMUR MAAŞI ENFLASYONA GÖRE ARTMALI
Konuşmasının ardından soruları da yanıtlayan Başçı, memurların toplu sözleşme masasına oturacakları dolayısıyla zamlarının enflasyon hedefi üzerinde olabileceği anımsatması üzerine, “Memur maaş artışlarının enflasyon hedefleri ile uyumlu olması iyi olur. Mevcut konjonktürü iyi bilmek lazım. Avrupa’da birçok ülkede ücretler düşürülüyor” dedi.
Tütündeki vergi artışlarının enflasyon üzerindeki artırıcı etkisi dolayısıyla hükümeti sözlü olarak uyardıklarını belirten Başçı, MB’nin bir görevinin de hükümete danışmanlık olduğunu anımsattı. Enflasyon hedeflerine ulaşmak açısından mali disiplinin harcama kısarak yapılmasını tercih ettiklerini vurgulayan Başçı, “Ancak hükümet vergi artışı yapıyor. Bu bir siyasi tercihtir.” yanıtını verdi.
Bir soru üzerine Başçı, 2009 Ağustos ayından bu yılın Temmuz ayına kadar 26 milyar dolarlık döviz aldıklarını ve bunun 8.5 milyar dolarını piyasaya sattıklarını açıkladı. Kur seviyesi konusunda mümkün olduğunca konuşmayacağını belirtirken, aşırı değerli veya aşırı değersiz TL gördüklerinde bunu kamuoyu ile paylaşacaklarını söyledi.
Başkan Başçı, bugünkü önlemler içinde faiz artırımının olmadığı anımsatılarak, “Hükümet istemediği için mi faizleri artırmıyorsunuz” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“ABD’nin gelmiş geçmiş en şahin Merkez Bankası başkanı, olarak anılan Paul Valcker idi. 1980’lerin başında başkan iken petrol şokları nedeniyle ABD’de enflasyon ilk kez çift haneye çıkmış, yüzde 12’ye ulaşmıştı. Bunun üzerine Başkan, faiz oranlarını bir gecede yüzde 19’a çıkardı. Buna en büyük tepkiyi de inşaatçılar göstermişti. Merkez Bankası önünde eylem yapmalarına izin verilmeyince, inşaat kalaslarının üzerine posta pulu yapıştırıp Başkana göndermişlerdi. Ama 1 yıl sonra uzun vadeli faizler hızla inince Başkana bir özür ve teşekkür mektubu gönderdiler, ‘işlerimiz açıldı, çok teşekkür ederiz’ diye. Kendimi Valcker'e benzetmek için söylemiyorum ama gerektiği zaman para politikasını sıkılaştırmaktan çekinmememiz lazım. Ne kadar da güvenilir olursa o kadar kısa sürer bu parasal sıkılaştırmalar, yeter ki enflasyon hızlıca düşsün.”