OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 07, 2003 00:00
Merkez Bankası, 2002 yılı para programı çerçevesinde belirlenen dönemsel ve yıl sonu parasal limitlerin tutturulduğunu açıkladı.Merkez Bankası 2002 yılı Raporu'nda, 2002 yılı sonunda tüketici fiyatları enflasyonunun yüzde 29.7, toptan eşya fiyatları enflasyonunun ise yüzde 30.8 oranında gerçekleştiği hatırlatılırken, bu gerçekleşmelerin tüketici fiyatları enflasyonu için son 20 yılın, toptan eşya fiyatları için de son 16 yılın en düşük rakamları olduğu kaydedildi. Raporda, uygulanan makroekonomik politikalar ve gerçekleştirilen yapısal reformların, programın inandırıcılığını artırdığı ve enflasyon bekleyişlerini düşurerek, enflasyonla mücadeledeki kazanımda belirleyici olduğu ifade edildi.  Bunun yanı sıra geçen yıl iç talebin, enflasyonu etkilemeyecek bir düzeyde kaldığı belirtilirken, 2002 yılı ikinci çeyreğinden itibaren gözlenen canlanmanın, daha çok stok birikimi ve ihracattaki canlanmadan kaynaklandığı bildirilen raporda, tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışın ise sınırlı kaldığı vurgulandı.  Raporda, dalgalı kur rejimi uygulaması ve iç talep yetersizliğinin kur hareketlerinin fiyatlara yansımasının boyut ve hızını azalttığının görüldüğü de belirtilerek, ''bunlara ilave olarak, gıda grubu fiyat artışlarının son 15 yılın en düşük düzeyinde Gerçekleşmesi, enflasyon oranının hedef altında kalmasına katkıda bulunmuştur'' denildi.   PASARAL HEDEFLEME POLİTİKASIMerkez Bankası'nın 2002 yıllık raporunda, 2002 yılında makroekonomik hedeflerle uyumlu bir parasal genişlemenin ötesine geçmemek ve geçilmeyeceğine ekonomik birimleri ikna etmek amacıyla, parasal hedefleme politikası uygulandığı ifade edildi. Raporda, parasal hedeflemeye ek olarak, Merkez Bankası'nın, nihai hedefi olan fiyat istikrarı ile tutarlı enflasyon hedeflemesine resmi olarak geçmeden ''örtük enflasyon hedeflemesi'' politikası izleyeceğini, gelecekte enflasyonun alabileceği değerleri dikkate alarak kısa vadeli faiz oranlarında değişikliğe gidebileceğini belirttiği bildirildi. Siyasal belirsizliklere ve Kasım ayında yapılması zorunlu hale gelen erken seçime rağmen, yıl genelinde gözlenen mali istikrarın ekonomik canlanma için elverişli bir zemin hazırladığı belirtilen raporda, 9 aylık döneme ilişkin verilerin, 2002 yılında yaşanan ekonomik canlanmanın yılbaşında öngörülen yüzde 3'lük büyüme tahmininin çok üstünde olduğunu gösterdiği vurgulandı. Raporda daha sonra şöyle denildi:  FAİZ DIŞI FAZLA ''Maliye politikasına ilişkin gelişmeler, 2002 yılında kamu kesimi faiz dışı fazlasının yıl sonu hedefi olan GSMH'nin yüzde 6.5'i düzeyine ulaşamayacağını göstermektedir. Faiz dışı fazla hedefine ulaşılamaması; esas olarak harcama kalemlerinde görülen düzeyin üzerinde artmasından ve gelir vergisinin hedeflenenin gerisinden kalmasından kaynaklanmaktadır.Sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transferler, artan ihracat gelirlerine paralel olarak vergi iadelerindeki yükselme bu artışta belirleyici olmuştur. Diğer taraftan
seçim sürecine girilmesiyle birlikte yapısal reformlardaki kısmı duraksama ve bazı harcamalardaki program dışı artış faiz dışı dengeyi olumsuz etkilemiştir.''    2002 yılının 9 aylık döneminde özel tüketim harcamalarının önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1.1 oranında düşük bir artış gösterdiği vurgulanan raporda, kamu tüketim harcamalarının ise söz konusu dönemde yüzde 5.9 oranında arttığı ve ekonominin büyümesine katkıda bulunduğu bildirildi. Raporda, mal ve hizmet ihracatının 2002 yılının 9 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.6 oranında arttığı da belirtildi.     SEKTÖREL DEĞERLENDİRME Raporda, sektörel gelişmelere ilişkin değerlendirmeler de yer aldı. Buna göre raporda, tarım sektörü katma değerinin 2002 yılı 9 ayında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5 oranında, sanayi sektörü katma değeri yüzde 8.8, hizmetler sektörü katma değeri yüzde 4.9 oranında arttığı ifade edildi. Raporda şu bilgilere yer verildi: ''2002 yılında toplam sanayi üretimi yüzde 9.1, imalat sanayi üretimi ise yüzde 10.6 oranında artmıştır. 2002 yılında sanayi sektörü katma değerini ve üretimini, ekonomiye duyulan güvenin artmasına bağlı olarak faiz oranlarının geçen yıla göre azalması ve özel firmaların yurtdışı mali kaynaklardan daha uzun vadeli ve daha uygun koşullarda yararlanmaya başlaması oldukça olumlu etkilemiştir. Mal ve hizmet ihracatı ise 2002 yılının 9 aylık döneminde yüzde 10.6 artmıştır.'' Raporda, 2002 yılının son üç aylık dönemi itibarıyla Türkiye genelinde toplam istihdamın yaklaşık yüzde 51.9'u ücretli ve yevmiyelilerden oluştuğu, kendi hesabına çalışanların payının yüzde 28.9, ücretsiz aile işçilerinin payının da yüzde 19.2 olduğu da bildirildi.İÇ BORÇ STOKU YÜZDE 22.7 ARTTIRaporda, toplam iç borç stokunun 2002 sonunda, önceki yıla göre yüzde 22.7 oranında artarak 149.9 katrilyon liraya ulaştığı belirtildi.
Dolar bazında da stokun 84.9 milyar dolardan 91.7 milyar dolara çıktığı kaydedilen raporda, IMF kredilerinin iç borç stokunun ve finansman ihtiyacının azalmasının yanı sıra borç stokunun borçlanma araçlarına ve alıcılarına göre yapı değişimini de beraberinde getirdiği vurgulandı. Piyasanın toplam iç borç stoku içindeki payının yüzde 47.2'ye yükseldiği ifade edilen raporda, nakit iç borç stokunun döviz cinsi senetler ile sabit getirili senetlerdeki artışa bağlı olarak nominal yüzde 53.2 oranında artış gösterdiği ve 89.3 katrilyon lira olduğu bildirildi. IRAK OPERASYONU Nakit dışı iç borç stokuna ilişkin yeniden yapılandırmanın, 2002 yılı iç borç servisine yönelik endişeleri azaltarak, iç borçların sürdürülebilirliği konusunda güven arttırdığı kaydedilen raporda, daha sonra şu görüşlere yer verildi:   ''Kasım ayındaki erken seçim sonuçlarının piyasalarca olumlu karşılanması, mali piyasalarda faiz ve kurlarda gerilemeye yol açmıştır. Bu durum, borçlanma politikasını olumlu yönde etkilemiştir. Ancak yıl sonuna doğru ABD'nin olası Irak operasyonu ile ekonomi politikalarına ilişkin belirsizlik, borçlanma politikasını olumsuz etkilemiştir. 2002 yılında 2001'e göre hem borçlanmanın maliyeti ciddi oranda azalmış hem de piyasalarda yapılan borçlanmanın vadesi önemli miktarda uzamıştır.''    Kamu kesimi borçlanma gereğindeki azalmaya dikkat çekilen Merkez Bankası raporunda, bunun konsolide bütçe ve KİT'lerin finansman dengelerinin olumlu performans izlemesinden kaynaklandığı savunuldu. Raporda, faiz dışı harcamalarda gözlenen yükselme ve gelir tahsilatındaki azalma nedeniyle de yüzde 6.5'luk faiz dışı fazla hedefinin tutturulamadığı belirtildi.     VERGİ POLİTİKALARI Vergideki gelişmelerin de irdelendiği raporda, 1 Ağustos 2002'den itibaren özel tüketim vergisinin uygulamaya girdiği hatırlatıldı. Ağustos-Aralık döneminde 4.8 katrilyon lirası petrol ve doğalgaz ürünlerinden, 853 trilyon lirası kalolı gazoz, alkollü içki ve tütün mamullerinden, 304 trilyon lirası motorlu taşıtlardan, 77 trilyon lirası da dayanıklı tüketim ve diğer mallardan olmak üzere 6 katrilyon lira gelir elde edildiği bildirildi. Geçen yıl KDV tahsilatında da olumlu bir performans gösterildiği kaydedilen raporda, gelir vergisi tahsilatının ise sınırlı düzeyde kaldığı ifade edildi. Raporda, 2002'de faiz oranlarının bir önceki yıla göre düşük olmasının yanısıra maaş ve ücretlerdeki artışın sınırlı tutulmasının da gelir vergisi stopajını olumsuz etkilediği anlatıldı. Bütçe dengelerine de değinilen Merkez Bankası raporunda, konsolide bütçe faiz dışı harcamalarının GSMH içindeki payının 2002'de bir önceki yıla göre 0.7 puan artarak yüzde 23.4 olmasının beklendiği belirtildi. Bu gelişmeyi sosyal güvenlik kuruluşlarına transferler ve vergi iadelerindeki artışın yarattığı kaydedilen raporda, ''2001'de GSMH'nin yüzde 5.5'i kadar fazla veren faiz ve özelleştirme dışı bütçe dengesinin, 2002 yılında hedeflerin gerisinde kalarak yüzde 4.4 oranında fazla vermesi beklenmektedir'' denildi. DÜNYA EKONOMİSİ YÜZDE 2.8 BÜYÜRRaporda, dış ekonomik gelişmeler başlığı altında dünya ekonomisi de değerlendirildi. Raporda, gelişmiş ülkelerde 2001 yılı sonlarında görülmeye başlayan iyileşme ve 2002 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşen büyüme hızlarının, 2000 yılı ortalarından bu yana durağan bir seyir izleyen dünya ekonomisinin, tekrar ''toparlanma sürecine'' gireceğine ilişkin beklentilerin arttırdığına işaret edildi.    Ancak 2002 yılı ikinci çeyreği ve sonrasında gözlenen gelişmelerin, küresel ekonominin daha öncekilerin aksine, durgunluk ortamından oldukça yavaş ve kırılgan bir büyüme sürecine geçtiğini gösterdiğine dikkat çekildi. Dünya ekonomisine ülkeler ve bölgeler itibariyle bakıldığında, büyüme performansları açısından önemli farklılıklar olduğu gözlemlendiği belirtilen rapora göre, Japonya ve
Euro Alanı ekonomileri düşük hızlarda büyürken, ABD ekonomisinde büyüme hızı bir önceki yıla göre artış gösterdi.    Japonya ise güçlü ihracat performansına baÄŸlı olarak önceki yılki daralmanın ardından 2002 yılında sınırlı bir büyüme hızına ulaÅŸabildi. GeliÅŸmekte olan ekonomiler, dünya ortalamasının üzerinde büyüme hızları sergilerken Latin Amerika ekonomilerinde gerileme yaÅŸandı.     ''2002 YILINDA ENFLASYONÄ°ST BASKILAR AZALDI'' Raporda, geliÅŸmiÅŸ ülkelerde ''2002'nin'', enflasyonist baskıların azaldığı bir yıl olduÄŸu vurgulanırken, bu sayede söz konusu ekonomilerin para politikalarını, büyümeyi destekleyici yönde kullanabildikleri belirtildi.    Ancak, geliÅŸmiÅŸ ülkelerde izlenen gevÅŸek para politikaları uygulamalarının, söz konusu ekonomiler ve dolayısıyla küresel ekonomide güçlü ve hızlı bir toparlanma sürecini baÅŸlatmaya yeterli olmadığına dikkat çekilen raporda, ''tüketim harcamaları gerek ABD'de gerek Euro Alanı'nda sınırlı bir artış göstermiÅŸ, yatırım harcamaları da yıl genelinde gerilemiÅŸtir'' denildi.   Raporda ayrıca, geliÅŸmiÅŸ ekonomilerde 2002 yılında ortak olarak gözlenen bir olgu ise bütçe dengelerinde görülen kötüleÅŸme olarak özetlenirken, ABD, Euro Alanı ve Japonya'da bütçe açıklarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYÄ°H) oranının, önceki yıla göre arttığı ifade edildi.Â
button