Güncelleme Tarihi:
Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaya göre, gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 51'den yüzde 48'e, borç verme faiz oranı da yüzde 58'den yüzde 55'e çekildi.Â
Banka, ayrıca bir haftalık borçlanma faiz oranın da yüzde 52'den yüzde 49'a düşürdü. Â
Â
Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada, Banka'nın aynı doÄŸrultuda sürekli olarak yaptığı açıklamalara karşın, faiz oranlarının baÅŸka amaçlar doÄŸrultusunda da deÄŸiÅŸtirilmesi gerektiÄŸine iliÅŸkin görüşlerin kimi çevrelerce zaman zaman gündeme getirildiÄŸi hatırlatıldı.Â
Merkez Bankası'nın faiz politikasını enflasyon dışındaki deÄŸiÅŸkenlere bakarak saptamadığı ve yasası gereÄŸi saptamayacağı vurgulanan açıklamada, şöyle devam edildi:    Â
'Farklı bir ifadeyle, dış ticaret dengesi, bankacılık sisteminde ve ÅŸirketler kesiminde oluÅŸabilecek pozisyon açıkları, reel faizler yada kurların düzeyi faiz politikamızı saptarken dikkate alınan temel büyüklükler deÄŸildir.Â
Şüphesiz, enflasyon öngörülerimize dayanılarak yapılan faiz deÄŸiÅŸiklikleri bu ve benzeri deÄŸiÅŸkenleri etkilemektedir.''Â
   Â
"ÖNEMLİ BAŞARILAR ELDE EDİLDİ''
Â
Uygulanmakta olan programın temel amaçlarından birinin de mali sistemin geliÅŸmiÅŸ ülkelerde olduÄŸu gibi saÄŸlıklı bir yapıya kavuÅŸturulması olduÄŸu ifade edilen açıklamada, bugüne kadar bu amaç çerçevesinde yapılan uygulamalarda önemli baÅŸarıların elde edildiÄŸi bildirildi.Â
Açıklamada, şöyle denildi: ''Şüphesiz, mali sistemini giderek güçlendiren ekonomilerde, diÄŸer ekonomik deÄŸiÅŸkenlerde olduÄŸu gibi, kurlarda da aşırı dalgalanma olasılığı azalmaktadır.Â
  Â
Bu temel saptamadan yola çıkarak ve geçmişte yaşanan tecrübelerin ışığında, Merkez Bankası, diğer risklerin yanısıra döviz açık ya da fazla pozisyonu taşınmasının getirdiği risklere dikkat çekmektedir.
Â
Merkez Bankası tarafından kur riskine yönelik olarak yapılan uyarıların, kurların mevcut düzeyine yönelik bir rahatsızlığın ifadesi olarak yorumlanmaması gerekir.''Â
''PÄ°YASA YAKINDAN Ä°ZLENECEK''
Â
Açıklamaya göre, Merkez Bankası, önümüzdeki dönemde de döviz piyasasını yakından takip etmeye devam edecek.Â
Bu amaç doÄŸrultusunda ''Döviz, Efektif ve Vadeli Döviz Ä°ÅŸlemleri Takip Sistemi''nin hazırlandığı belirtilen açıklamada, yarından baÅŸlamak üzere Türkiye'de kurulmuÅŸ veya ÅŸube açmak suretiyle Türkiye'de faaliyet gösteren bankalar ve özel finans kurumlarınca gerçekleÅŸtirilen Türk Lirası karşılığı döviz ve efektif alım-satım iÅŸlemlerinin hacminin günlük bazda detaylı olarak izleneceÄŸi bildirildi. Â
Açıklamada, ''Ayrıca, döviz açık pozisyonuna iliÅŸkin gerekli denetimler Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nca yerine getirilmekte ve karşılaşılabilecek risklere iliÅŸkin önlemler alınmaktadır'' denildi.Â
Yüksek reel faizlerin döviz açık pozisyonunu teÅŸvik ettiÄŸi, bu nedenle Merkez Bankası'nın faizlerinin düşürülmesi gerektiÄŸine iliÅŸkin görüşlerin ileri sürülebildiÄŸi hatırlatılan açıklamada, yüksek reel faizlerin, geçmiÅŸte yaÅŸanan krizler ve uzun süreli yüksek ve dalgalı enflasyondan kaynaklanan risklerin bir sonucu olduÄŸu bildirildi.Â
 Â
Açıklamada, şöyle denildi: ''Reel faizler ancak ve ancak yapısal reformların kesintisiz yerine getirilmesi, mali disiplinin korunması, enflasyonun kontrol altına alınması ve Hazine borçlanmasının sürdürülebilirliğinin devamı ile kalıcı olarak daha düşük düzeylere inecektir.''
GELECEK DÖNEM ENFLASYONUNDA İYİMSERLİK SÜRÜYOR
Merkez Bankası, gelecek dönem enflasyonuna iliÅŸkin iyimserliÄŸinin devam ettiÄŸini bildirdi.Â
Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada, yapısal reformların kesintisiz sürdürülmesi ile enflasyonu etkileyen temel değişkenlerdeki gelişmelerin bu iyimserliğin temel nedenleri olduğu belirtildi.
Â
Temel deÄŸiÅŸkenlerden girdi maliyetlerindeki geliÅŸmelerin olumlu olduÄŸu ifade edilen açıklamada, Kasım 2001-Mart 2002 döneminde aylık ortalamalara göre, Türk Lirası karşısında ABD Doları'nın yüzde 15,2, Euro'nun ise yüzde 18,2 oranında deÄŸer kaybettiÄŸi, girdi maliyetleri üzerinde önemli etkisi olan kamu fiyatlarının ise sadece yüzde 8,4 oranında artığı hatırlatıldı.Â
Güncel veriler bulunmamakla birlikte, 2001 yılının son çeyreğinde imalat sanayi saat başı işçilik ücretlerinin sadece yüzde 6,5 düzeyinde artığı ve dönem enflasyonunun altında kaldığı ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:
''Ücret artışlarının yılın ilk üç ayında da sınırlı artış gösterdiği tahmin edilmektedir. Bu veriler ışığında, girdi maliyetlerinin önemli bir enflasyonist baskı yaratmadığı, özellikle kurlardaki gerilemenin gecikmeli etkilerinin önümüzdeki dönem enflasyonuna da olumlu yansımalarının devam edeceği düşünülmektedir.''
''Ä°YÄ°MSERLÄ°K DEVAM EDÄ°YOR''
Â
Enflasyon bekleyiÅŸlerindeki iyileÅŸmenin devam ettiÄŸi kaydedilen açıklamada, yasa ile konulan fiyat istikrarı temel amacı dışında kalanamaçlar için faiz deÄŸiÅŸikliklerine gidilmesinin, ekonomik birimlere Merkez Bankası'nın amaçları hakkında karışık sinyaller verilmesi anlamına geleceÄŸi, risk primini ve dolayısıyla reel faizleri yükseltecek yanlış bir uygulama olacağı hatırlatıldı.Â
Merkez Bankası'nın ve uygulanan programın böyle bir ''yanlışlığa düşme lüksü'' olmadığı ifade edilen açıklamada, ''Bu noktanın herkes tarafından çok iyi anlaşılmasında büyük yarar vardır'' denildi.Â
DiÄŸer yandan, son dönemde, gerek talep gerekse arz tarafından olumlu iÅŸaretler alındığı, sanayi üretim endeksi ve kapasite kullanım oranlarında yükseliÅŸ eÄŸiliminin devam ettiÄŸi belirtilen açıklamada, şöyle denildi:Â
''Mart ayı özel sektör imalat sanayi kapasite kullanım oranlarının Kasım 2000 krizinden bu yana ilk defa yüzde 70 düzeyinin üzerine çıkarak yüzde 71,3 olarak gerçekleÅŸmesi ve Mart ayındaki ithalattan alınan katma deÄŸer vergisindeki sıçrama, üretimdeki canlanmaya iliÅŸkin iÅŸaretler olarak algılanmaktadır.''Â
   Â
TALEP ARTIÅžI
Â
Ãœretimdeki artış iÅŸaretlerine paralel olarak, çeÅŸitli firmaların açıklamaları talepte de canlanma iÅŸaretlerinin mevcut olduÄŸu izlenimi verdiÄŸi kaydedilen açıklamada, ''Ancak, talepteki artışın ÅŸimdilik belirgin bir enflasyonist baskı yaratmayacağı düşünülmektedir'' ifadesine yer verildi.Â
Açıklamada, şöyle devam edildi: "Enflasyonla mücadelenin üretim kaybına neden olmaksızın yürütülebilmesinin, yapısal reformların kesintisiz sürdürülmesi yanında, kamu ve özel kesimin enflasyon hedefi ile uyumlu fiyat ve gelirler politikaları izlemeleri ile mümkün olabileceÄŸi gözden kaçırılmamalıdır.Â
Bu çerçevede, özel kesimin talepte meydana gelebilecek artışları, kısa dönemli bir bakış açısı ile kar marjlarını artırma fırsatı olarak görmemesi, ücret ve fiyat politikalarını enflasyon hedefi çerçevesinde belirlemesi önem kazanmaktadır.Â
Bu husus, gelecek dönemdeki faiz oranlarının belirlenmesinde Merkez Bankası'nın enflasyonu belirleyen temel deÄŸiÅŸkenlerdeki geliÅŸmeler ve enflasyon beklentileri yanında kamu ve özel kesimin fiyatlama davranışlarını da dikkate alacağı gerçeÄŸi çerçevesinde deÄŸerlendirilmelidir.''Â
Â
                              Â