Güncelleme Tarihi:
Başçı, İstanbul Sanayi Odasının (İSO) Aralık ayı Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada, göreve başladıktan kısa süre sonra İSO'dan böyle bir davetin geldiğini, bu yıl bitmeden de böyle bir toplantıyı yapmak istediğini söyledi.
Özellikle de 2012 yılı Para ve Kur Politikalarına dair basın toplantısının hemen ertesi gününde böyle bir toplantıya katılırsa belki bazı eksik kalan hususları tamamlama, bazı soru işaretlerini giderme imkanı olur diye düşündüğünü dile getiren Başçı, tam da düşündükleri, planladıkları gibi olduğunu, dolayısıyla toplantıda birtakım netleştirici politika mesajları da vereceğini anlattı.
Dünkü toplantının sadece bir çerçeve toplantısı olduğuna değinen Başçı, şöyle devam etti:
“2012 yılı süresince elimizdeki politika araçları nelerdir? Elimizdeki esneklikler nelerdir? Onları paylaştık. Konuşma metninde de şöyle bir ifade yer aldı; 'Esneklik ve öngörülebilirlik arasındaki ikilemi azaltmanın tek yolu her bir olası şoka karşı para politikası kararının ne olacağı hakkında kamuoyunu önceden bilgilendirmektir. Bu nedenle 2012 yılı boyunca iletişim politikası, en az para politikasının kendisi kadar önem taşıyacaktır.' Bir de bugün sizlerle paylaştığımız, 2012 yılı para ve kur politikaları metni daha ziyade olabildiğince yüksek düzeylere çıkardığımız para politikası esnekliğini ortaya koymaktadır. Politikada öngörülebilirlik ise diğer politika metinlerimiz ve iletişim araçlarımız aracılığıyla sağlanmaya devam edilecektir' şeklinde ifadeler yer almıştı. Ve '2011'den farklı olarak 2012 yılında politika öngörülebilirliğinin hızla artacağı' ifadesi kullanılmıştı. 'Ne kadar hızla artacak' diye sorarsanız, 24 saati biraz geçtik. Hemen başlayabiliriz.”
Erdem Başçı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İçinde bulunduğumuz günleri normal günler ve müstesna günler diye ikiye ayıracak olursak, normal günlerde ne yapacak Merkez Bankası, istisnai günlerde veya müstesna günlerde ne yapacak? O şekilde bir sınıflandırma yapıyoruz. Normal günlerde döviz tarafında döviz satım ihalesinde alınan tekliflerin 50 milyon ABD dolarına kadar olan kısmı karşılanacak. Bu ne zamana kadar böyle? 24 Ocak 2012 Para Politikası Kurulu Toplantısı tarihine kadar izlenecek olan yöntem... Merkez bankası bir gün eğer ihalede alınan tekliflerin 50 milyon dolarını karşıladıysa anlayın ki o gün normal bir günmüş. O şekilde de bir sinyal tarafı da var. Böyle günlerde piyasaya doğrudan döviz satım müdahalesi yapılmayacak. Peki Türk Lirası Merkez Bankasının fonlama tarafında strateji nasıl olacak normal bir günde? Politika faizinden düzenli olarak yapılan bir hafta vadeli fonlama tutarı, miktar ihalesi açılan normal günlerde 3 milyar TL ile 7 milyar TL arasında belirlenecek. Hangi faizden yüzde 5,75'den... Cuma günleri açılacak bir ay vadeli repo ihaleleri geleneksel yönteme göre yapılacak ve tutar her bir ihale için 3 milyar TL düzeyinde belirlenecektir. Yine 24 Ocak 2012'ye kadar. Böylelikle dönemin sonunda toplam aylık vadeli fonlama tutarı, 12 milyar TL düzeyine ulaşacaktır kümülatif bazda... Bunun faizi piyasada belirlenecek.”
Kurda oynaklığı azaltma imkanı var
Başçı, “Gerek döviz satım ihaleleriyle, gerek doğrudan müdahalelerle olsun sizin döviz kuru seviyesini tam olarak şuradan şuraya getirme imkanınız yok. Fakat döviz kurunun oynaklığını yumuşatma, azaltma imkanınız var” dedi.
Başçı, normal günlerde dönem boyunca bankalararası para piyasasında oluşan gecelik faiz oranlarının yüzde 8 ila 12 aralığında, bankaların Merkez Bankasından yaptıkları fonlamanın ağırlıklı ortalama maliyetinin ise yüzde 5,75 ile yüzde 8,50 aralığında gerçekleşmesinin sağlanacağını, bunların piyasaya yön vermek açısından son derece önemli olduğunu söyledi.
Erdem Başçı, şöyle devam etti:
“İstisnai günlerde durum nasıl olacak? İstisnai günlerde döviz tarafında döviz satım ihalesinde alınan tekliflerin 50 milyon ABD dolarından daha büyük kısmı, açıklanan sınırlar içinde kalmak kaydıyla, karşılanacaktır. Açıklanan sınırlar oldukça geniş. 1 milyar 350 milyon lira bir günlük azami satış sınırı var. İki gün içinde 1 milyar 700 milyon gibi bir sınır var. Bir sonraki döviz ihalesine kadar gerekli görülmesi halinde piyasaya doğrudan döviz satım müdahalesi yapılabilecektir. Peki TL tarafındaki davranışımız nasıl olacak bu tür istisnai günlerde? Politika faizinden fonlama yapılmayacaktır. Yani yüzde 5,75'den bankalara para verilmeyecek. Ne yapılacak? Haftalık vadeli fonlama, aynı gün açılacak gün içi ihalede geleneksel ihale yöntemiyle yüzde 5,75'den daha yüksek bir düzeyde oluşacak faiz oranından sağlanacaktır. Burada miktarı söyleyeceğiz, diyeceğiz ki mesela, bugün 4 milyar TL veriyoruz. İhalede oluşacak faiz oranından bir hafta vadeli bankalara fonlama sağlayacağız. Bu oluşacak faizin yüzde 12'yi geçmeyeceğini tahmin ediyoruz. Cuma günleri yapılan bir ay vadeli fonlamaya ise aynı usulle devam edilecek.”
“Hangi gün istisnai, hangi gün normal, tespitini Merkez Bankasına bırakın”
Başçı, hangi gün istisnai, hangi gün normal bir gün olduğunun tespitinin Merkez Bankasına bırakılmasını rica ederek, “Fakat bugün istisnai bir gün. Yarın da istisnai bir gün olacak. Bugün döviz satım ihalesinde 50 milyon doların üzerinde 150 milyonluk bir satış yaptık” diye konuştu.
Erdem Başçı, TL fonlama stratejisi ve döviz satışları kanalından kredilerin büyüme hızını ve döviz kurunu kısmen de olsa etkilediklerini söyledi.
TL fonlama stratejisi ile kredilerin büyüme hızını doğrudan doğruya etkileyebildiklerine dikkati çeken Başçı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Döviz kurunu ise dolaylı olarak etkileyebiliyoruz. Bu iş nasıl oluyor?Kredi büyüme hızının yavaşlamasıyla dış dengede başlayan gözlemekte olduğumuz iyileşme, cari açıkta gözlemekte olduğumuz iyileşme hızlanıyor. Bu suretle döviz kuru üzerindeki baskı hafiflemiş oluyor. Döviz satışları ise döviz kurunun oynaklığını daha ziyade etkileyecek bir araç... Gerek döviz satım ihaleleriyle, gerek doğrudan müdahalelerle olsun sizin döviz kuru seviyesini tam olarak şuradan şuraya getirme imkanınız yok. Fakat döviz kurunun oynaklığını yumuşatma, azaltma imkanınız var. Dövizi sattığınız zaman piyasadan TL'yi çekiyorsunuz. Piyasadan çektiğiniz TL kanalından da kredileri dolaylı olarak etkilemiş oluyorsunuz. Dolayısıyla 4 Ağustos tarihli Para Politikası Kurulu Toplantısında alınan karardan sonra daha ziyade Merkez Bankası bu iki kanaldan çalıştı. Ben özet olarak, bunun hem kredilerin artış hızındaki yavaşlama üzerinde, hem de döviz kurlarının diğer ülkelere göre TL'nin performansının daha iyi olması üzerinde etkili olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.”
Bütçe açığı konusunda Türkiye'nin durumu iyi
Başçı, Türkiye'nin 2011'de projeksiyondan biraz daha fazla faiz dışı fazla üretecek gibi görüldüğünü belirterek, “Bütçe açıklarına bakıldığında gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye'nin durum oldukça iyi. Bu seneyi öngörülenden daha iyi noktada kapatacağız gibi görünüyor” dedi.
Başçı, Avro bölgesinde trend büyüme hızının çok yavaş olduğunu ve bu aylarda giderek aşağı doğru revize edilerek hafif bir resesyon beklentisi bulunduğunu, işsizlik oranları da devam ettiğini kaydetti.
İstihdam artışları hakkında da bilgi veren Başçı, “İstihdam artışı rekor seviyede bir hızla Türkiye'de artıyor. Türkiye'de bu dönemde yıllık ortalama yüzde 4' e yakın bir istihdam artışı var. Bizden sonra İsrail, Avustralya, İsviçre ve Almanya geliyor. İstihdam kaybı olan ülkeler de İrlanda, İspanya, ABD, Portekiz, Yunanistan, Japonya ve İtalya gibi gidiyor” dedi.
Başçı, bunların kamu ya da bankacılık sisteminde aşırı borçlu, bankacılık sorunları yaşayan ülkeler olduğunu, bunun sokaktaki insana önemli etkisi bulunduğunu söyledi.
Türkiye'de işsizliğin işgücüne katılım oranı arttığı halde düştüğünü dile getiren Başçı, Türkiye'de işgücüne katılma oranının Lehman krizine kıyasla ciddi şekilde arttığını, burada temel olarak kadınların iş gücüne katılma oranı arttığını, buna rağmen işgücüne yeni giren kişilere iş bulunduğunu söyledi.
Başçı, ABD'de ise işgücüne katılım oranları düşmesine rağmen rağmen işsizlik düşmediğini, orada erkeklerin işgücüne katılım oranının düştüğünü vurguladı.
"Türkiye'nin büyümesi sürüyor”
Öncü göstergelere göre Avrupa ve Türkiye'yi kıyaslayan Başçı, en çok kullanılan öncü göstergenin Avrupa'da 50'nin altında seviyede seyrettiğini ve bunun daralma ve hafif bir resesyona işaret ettiğini dile getiren Başçı, Türkiye'de ise tedbirlerden sonra 50'nin üzerine çıktığını ve bunun da Türkiye'de büyümenin sürmekte olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Başçı, ABD'deki en büyük sorunun da konut sektöründe olduğunu, burada da en çok izlenen konut fiyat endeksinin düşüş gösterdiğini, tedbir olarak parasal genişlemeye gidildiğini anlattı.
İngiltere, Avrupa Merkez Bankası ve Japonya'daki para politikalarına ilişkin de bilgi veren Başçı, Türkiye'de ise 2010 Nisan ayında başlanan çıkış sonrası bankaların Merkez Bankası'nda fazla para tutmadıklarını, burada zorunlu karşılıklar ve emisyon bulunduğunu, miktar olarak son derece sıkı olunduğunu kaydetti.
Başçı, politika araçlarıyla ilgili maliye politikasında faiz dışı fazlanın önemli bir araç olduğunu, Yunanistan'ın onca alınan tedbire rağmen faiz dışı fazlaya gelmediğini, İtalya'nın ise hafif faiz dışı fazlaya geldiğini kaydetti. Başçı, “Türkiye'de ise faiz dışı fazlanın artı düzeylerde devam ettiğini gözlüyoruz” dedi.
Faiz dışı fazla
Finansal sektör politikasında temel araçlar hakkında da bilgi veren Başçı, para politikasında da politika faizinin yanı sıra politika faiz koridoru, zorunlu karşılık oranları, döviz rezerv politikası ve döviz depo tesisi gibi ilave araçlar bulunduğunu anlattı.
Başçı, maliye politikasında Türkiye'deki durumun, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça iyi olduğunu belirterek, “Türkiye 2011'de projeksiyondan biraz daha fazla faiz dışı fazla üretecek gibi görülüyor” dedi.
Ciddi miktarda faiz dışı açık veren ülkelerin başında ABD ve Japonya'nın geldiğini, onları İspanya, İngiltere ve Fransa'nın takip ettiğine işaret eden Başçı, “Bütçe açıklarına bakıldığında gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye'nin durumu oldukça iyi. Bu seneyi öngörülenden daha iyi noktada kapatacağız gibi görünüyor. Yunanistan, ABD, İngiltere ve İspanya'da bütçe açıkları oldukça yüksek Fransa'da da yükselme eğilimi devam ediyor” diye konuştu.
Başçı, kamu borçları açısından da Türkiye'nin durumunun hem Maastricht kriterleriyle uyumlu olduğunu, hem de bu yıl büyük ihtimalle yüzde 40'lık rasyonun altına düşebileceğinin görüldüğünü söyledi.
Türkiye'nin gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında biraz daha orta noktada olduğunu, gerek bütçe açıklarında, gerek kamu borç yükünde olsun gelişmekte olan ülkelerin durumunun oldukça iyi olduğunu söyledi.
2012 yılı öngörüsü
Başçı, şunları kaydetti:
“2012 yılı ülkelerin algılanan temerrüt riski bazında ayrıştığı bir yıl olacak. Ben bu ülkeye para yatırırsam geri alabilir miyim en çok sorulan soru olacak. O yüzden kamu bütçe dengeleri ve borç yükü yatırım iştahı açısından çok önemli kriter olacak. Eğer yatırım iştahı veriyse A ülkesi mi B ülkesi mi hangi ülke sağlamsa ona git diye bir ayrışma 2012'de son derece mümkün. Çünkü fon var. Bol miktarda likidite merkez bankaları tarafından enjekte ediliyor. Oradan bir fonlama kaynağı var. Asya ülkeleri ise tasarruf etmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla bu fonlar gidecek yer arayacaklardır. Gelişmekte olan ülkeler çok önemli yatırım ortamı olarak görülecek. Çünkü büyüme konuları biraz tartışılacak. Bu ülkeler büyümeden nasıl etkilenir. Eğer büyüme konusunda kaygıları soru işaretlerini giderirlerse, temerrüt riski olmadığı için çok ciddi miktarda tekrar yatırım çekme imkanına sahip olacaklar. 2012'de yatırım iştahında artış, döviz kurlarının tekrar değer kazanması ve kredilerde artış eğilimini görme ihtimalimiz var. Senaryolardan birisi bu. Türkiye'de bu ülkelere dahil gibi düşünebiliriz.”
Merkez Bankasının her bir politika aracının hangi alanda neyi nasıl etkilediğine ilişkin bilgi veren Başçı, sermaye akımları, girişler yoğunsa o zaman genelde ilk olarak döviz alım ihalelerine başlandığını, döviz satımlarına son verildiğini kaydetti.
Zorunlu karşılık artırımı ile de aşırı düşük faiz oranlarının krediler üzerindeki genişletici etkisini frenlemeye çalıştıklarını anlatan Başçı, düşük fiyattan aldıkları dövizi yüksek fiyattan sattıklarını, bunu da ellerindeki araçları kullanarak yaptıklarını söyledi.