Güncelleme Tarihi:
Merkez Bankası (TCMB) toplam talep gelişmelerinin kur ve petrol fiyatlarındaki yükselişin enflasyona etkilerini sınırlayacağını belirterek, bu etkileri izlemek adına yılın son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında beklemeye geçerek kısa vadeli faizleri sabit tuttu.
Ekonomistler TL'de son dönemde görülen ciddi değer kaybının ardından TCMB'nin Kasım ayındaki artırımın ardından Aralık ayında da kısa vadeli faizleri artırmasını bekliyordu.
Reuters'ın 18 kurumun katılımıyla gerçekleştirdiği ankete göre; politika faizinde sekiz katılımcı 25 baz puan, beş katılımcı 50 baz puan artırım beklerken, beş katılımcı ise sabit tutulmasını bekliyordu.
Koridorun üst bandında ise 12 katılımcı 25 baz puan, üç katılımcı 50 baz puan artırım beklerken, üç katılımcı da sabit tutulacağını öngörüyordu.
Öte yandan 14 katılımcı koridorun alt bandının sabit tutulmasını, bir katılımcı 25 baz puan, bir katılımcı 50 baz puan, bir katılımcı ise 75 baz puanlık artırım yapılmasını bekliyordu.
Böylece TCMB Aralık ayında ağırlıklı artırım beklentilerinin aksine marjinal fonlama oranını yüzde 8.50, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 8, koridorun alt bandını ise yüzde 7.25 düzeyinde sabit tuttu.
"TEMKİNLİ DURUŞ SÜRDÜRÜLECEKTİR"
PPK açıklamasında yakın dönemde küresel belirsizliklerdeki artışa bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketleri ve petrol fiyatlarındaki yükselişin enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturduğu belirtilerek, "Öte yandan, toplam talep gelişmeleri bu etkileri sınırlamaktadır. Kurul, bu faktörlerin net etkilerinin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi açısından, gelişmelerin yakından takip edilmesinin faydalı olacağını ifade etmiştir" denildi.
Önümüzdeki dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağını belirten TCMB, "Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir" dedi.
DOLARDA 3.50'NİN ALTI ZOR
XTB Menkul Araştırma Müdürü Arzu Toktay: "Bankanın açıklama metnine gelince, önceki toplantıdan farklı bir söyleme rastlayamadık. Dikkat çekenler, yılın dördüncü çeyreğinde iktisadi faaliyetinde toparlanma, Avrupa Bölgesi kaynaklı artan ihracat talebi ve yapısal reformların uygulanmasının ekonomik büyüme üzerindeki olumlu etkisi olarak özetlenebilir. Ayrıca, döviz kuru ve petrol fiyatlarında yükseliş enflasyonda yukarı yönlü risk oluştururken toplam talepteki düşüş bu etkiyi zayıflatıyor.
14 Aralık FED toplantısı ve küresel ekonomide 2017 yılı beklentilerini Merkez’in nasıl yorumlayacağı önemliydi. Faiz koridorunun mevcut seviyede korunması ve açıklamalardan bankanın bir süre gelişmeleri takip ederek yeni bir adım atabileceğini anlıyoruz. Bize göre, iç talepte yavaşlama maliyetlerde artışı dengeleyerek enflasyon hedeflemesini makul hale getiriyor söylemi 'kilit konumda' TCMB’nin faiz artırımı konusunda temkinli olmasının bir başka sebebi de kararın mevcut koşullarda istenen etkiyi yaratabileceği konusundaki tereddütler olabilir. Döviz kuru hareketleri ve yükselen maliyetlerin etkisi ekonomiye yansımaya başlamış iç talep frenlenmiştir. Merkez’in Ocak ayı toplantısında küresel ekonomik koşulları dikkate alarak aksiyon alması ve gerekirse faiz silahını kullanması daha makul olabilir.
Kararın ardından politika faizinde 25-50 baz puan civarında artış bekleyen piyasalar Türk Lirası tarafında satışa geçti. Buna rağmen Dolar/TL paritesinin 3,55 direncini geçemediğini görüyoruz. İlerleyen saatlerde paritede 3,55 seviyesinin yukarı yönde kırılması ile 3,60 gündeme geliyor. Bardağın dolu tarafından bakmak istersek, mevcut koşullarda 3,50 altına gerilemenin kalıcı olmayacağını tahmin ediyoruz."
MERKEZ FAİZ SİLAHINI ÖNÜMÜZDEKİ AYLARA BIRAKTI
IşıkFX Başanalisti Gizmen Nalbantlı, "Merkez Bankası beklentilerime paralel olarak faizleri değiştirmeyerek bu silahını önümüzdeki aylara bıraktı. Bu karar Merkez Bankası’nın enflasyona paralel bir politika izlediğini gösteriyor. Kurdaki yükseliş banka için ikinci planda kalmış durumda. Alınan kararın yüzde 7 olan enflasyonu göz önüne aldığımızda doğru olduğunu düşünüyorum" dedi.
Nalbantlı şöyle devam etti: "Gecikmeli kur etkisi, zamlar ve baz etkisinin ortadan kalması ile birlikte Ocak ve Şubat aylarında yüzde 8 seviyesine yükselebilecek olan enflasyonu gördükten sonra, Merkez’den bir faiz artışı gelmesini bekliyorum. Merkez Bankası’nın karar metnindeki “Yakın dönemde küresel belirsizliklerdeki artışa bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketleri ve petrol fiyatlarındaki yükseliş enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturmaktadır” cümlesi de bunu destekliyor. Diğer tarafta geçtiğimiz ayki toplantıdan sonra kurdaki volatilite ve CDS primlerindeki düşüşün bu kararı desteklediğini söyleyebilirim.
Önümüzdeki yıl FED’in yapacağı faiz artışları sonrası dolarda görülebilecek aşırı değerlenme ile Merkez Bankası daha sert bir faiz artışı yapmak zorunda kalabilir. Hükümet kanadından faiz artışına karşı bir tablo olması buna engel olabilir mi? Bu sorunun cevabını önümüzdeki yıl alacağız. Ancak gelişmekte olan diğer ülkelerin reel faizlerine baktığımızda da böyle bir artırım olması gerekiyor.
Bu ülkeler arasında en düşük reel faizi veren ülke konumundayız. Yabancı yatırımcıyı geri döndürmek için içerideki risklerin yanında faizlerde de artışa gitmemiz gerekiyor. Karar sonrası kurda 3.5450 seviyesine doğru bir yükseliş gördük. Kurda 3.5450-3.55 bölgesi kuvvetli direnç konumunda. Bu bölgenin geçilmesi ile birlikte bir önceki zirve olan 3.58 sonrasında ise 3.60 ve 3.64 seviyeleri görülebilir. Yıl sonuna doğru yaklaştığımız günlerde ya da Ocak ayının ilk haftalarında kurda 3.75 seviyesini görebiliriz"
DİĞER HABER VİDEOLARINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN!
GEÇTİĞİMİZ AY NE OLMUŞTU?
Merkez Bankası geçtiğimiz ay 24 Kasım da gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının ardından politika faizinde 50, faiz koridorunun üst bandında ise 25 baz puanlık artırıma gitmişti.
Banka, sadeleşme adımları kapsamında faiz koridorunun üst bandında art arda yedi ay süren 250 baz puanlık indirimlere başta TL'deki değer kaybı olmak üzere iç ve dış belirsizliklerin artmasıyla Ekim toplantısında ara vermişti.