Güncelleme Tarihi:
MERKEZ BANKASI BAŞKANI UYARDI / WEB TV
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, önümüzdeki dönemde faiz indirimlerinde yavaşlama olsa da yönünün uzunca bir süre daha aşağıya doğru olacağını söyledi. Yılmaz, ikinci bir kriz dalgası gelmesi veya Türkiye’ye sermaye girişinin hızlanması durumunda faizlerde ek bir indirim süreci başlatacaklarını açıkladı.
Türkiye ekonomisinin kısa dönemde hızlı büyüme için IMF anlaşmasına ihtiyacı olduğunu belirten Yılmaz, orta ve uzun vadede ise kendi işini kendi görür durumuna gelmesi gerektiğini yani IMF’den mezun olması gerektiğini vurguladı.
Başkan Yılmaz, 4. dönem enflasyon raporu nedeniyle düzenlediği toplantıda, son bir yıl içinde enflasyonda gözlenen hızlı düşüşün Türkiye’ye özgü bir gelişme olmadığının altını çizdi. Yılmaz, enflasyonun küresel kriz şartları nedeniyle tüm dünyada hızla gerilediğini belirtirken, “Yılın son çeyreğinde çekirdek enflasyon verileri, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke enflasyonlarının ana eğiliminin aşağı yönlü olduğunu göstermektedir” dedi.
İndirim yavaşlayacak!
İstihdam verilerindeki ve kredi piyasalarındaki kısmi iyileşmeyi dikkate alarak, faiz indirimlerinde yavaşlama olacağını tekrarlayan Yılmaz, “Bununla birlikte küsel ekonomideki sorunların henüz tam olarak giderilememiş olması ve toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin devam etmesi nedeniyle, para politikasının aşağı yönlü esnekliğinin uzun bir süre korunması gerektiğini yinelemekte yarar görüyorum” diye konuştu.
İkinci kriz var mı?
Başkan Yılmaz, küresel büyümenin kesintiye uğraması ve bunun Türkiye’de ekonomik faaliyetlerdeki toparlanmayı geciktirmesi durumunda politika faizlerinde ek bir indirim sürecine geçileceğini açıkladı. İkinci kriz dalgasının gelmesi ihtimalinin sorulması üzerine ise Yılmaz, “Bu zor bir soru. Sıfır ile 50’nin arasında bir olasılık sözkonusu ama 50’den az olduğunu düşünüyorum” yanıtını verdi.
Yılmaz, ayrıca Türkiye’ye sermaye girişlerinin hızlanması durumunda da politika faizlerini ‘geçici’ olarak baz senaryoda öngörülene kıyasla, daha düşük seviyelere çekebileceklerini duyurdu.
IMF gerekli mi; mezun mu olmalı?
Başkan Yılmaz, çeşitli vesilelerle IMF konusunda yaptığı açıklamaların birbirleriyle çelişkili gibi göründüğünü söyledi. Ancak Yılmaz, Türkiye’nin kısa vadede yeniden hızlı büyümeyi yakalayabilmesi, Hazine’nin yüzde 100’ün üzerine çıkan borçlanma oranını düşürebilmesi ve özel sektöre kaynak yaratılabilmesi için IMF’ye ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. Ancak Yılmaz, Türkiye’nin IMF ile geldiği noktanın önceki yıllardaki gibi ‘denizin bittiği’ yer olmadığını belirterek, “Türkiye likidite ihtiyacı ortaya çıktığında yani denizin bittiği noktada IMF kapısına giderdi, şimdi o noktada değiliz” dedi.
Kısa vadede Türkiye’nin IMF’ye ihtiyacı olduğunu ancak uzun vadede kendi işini kendi görüyor durumuna gelmesi gerektiğini söyledi. IMF’den mezun olmalı, derken de bunu kastettiğini açıkladı.
10 Aralık’ta açıklanacak!
Başkan Yılmaz, kamunun iç borçlanma ihtiyacının artmasının, küresel ekonomide süregelen sorunların ve yüksek seyreden işsizlik oranlarının kredilerdeki artışı sınırlayacağına dikkat çekti.
Yılmaz, bankanın fonlama politikasında bir değişiklik olup olmadığı sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Şu an fonlama politikasında herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Hazine ile bir çalışma yürütüyoruz. Ancak önümüzdeki dönemde IMF ile herhangi bir anlaşma yapılıp yapılmaması, Hazinenin buna paralel fonlama maliyetini aşağıya çekip çekmemesi, onun dışında bizim zorunlu olarak, bunun altını çiziyorum, zorunlu olarak, çünkü gerçekten bilançomuzda 2010 yılında, 2001, 2000 yıllarında bankacılık sistemimizi yeniden yapılandırmak üzere aldığımız kağıtların vadesi geliyor ve sıfırlanacak. Dolayısıyla dışardan bakan için bizim merkez bankası bilançosu, para kurulu uygulayan bir ülke gibi görünümü olacak. Özellikle İMKB ve ters repo piyasasında yapılan işlemler nedeniyle teminat veriyoruz, teminata ihtiyacımız var. Dolayısıyla bir portföy oluşturmak durumundayız. Bununla ilgili olarak Hazineyle koordinasyonumuz devam ediyor, üzerinde çalışıyoruz, açıklayıcı bilgiyi sanırım 10 Aralık'ta, 2010 yılı para politikası genel çerçevesiyle ilgili basın toplantısında sizlerle paylaşacağız.”
Yılmaz, toplantının ardından gazetecilerle sohbeti sırasında bir soruyu yanıtlarken ellerinde 18 milyar liralık hazine kağıdı olduğunu, vadesi gelecek tutarın 8 milyar lirayı bulduğunu bildirdi.
Merkez Bankası Başkanının konuşmalarından satırbaşları ise şöyle:
- Yılın son çeyreğinde kredilerde toparlanma eğiliminin güçlenmesini bekliyoruz. Bununla birlikte kobilere verilen kredilerde standartların halen sıkı olması, parasal koşullardaki genişlemenin iktisadi faaliyet üzerindeki olumlu etkisini kısmen de olsa sınırlamaya devam etmektedir.
- İş gücü piyasasında bir iyileşme görülmemesi ekonomideki talep yetersizliğini besleyen bir unsur olmuştur.
- Toplam nihai yurt içi talepte ikinci çeyrekte gözlenen hızlı artışın üçüncü çeyrekte yerini nispeten yatay bir seyre bırakacağı tahmin edilmektedir.
- Dış talebin toplam talebi uzunca bir süre sınırlamaya devam edeceği tahmin edilmektedir.
- Yakın dönemde istihdam verilerinde gözlenen iyileşmenin hızlı bir toparlanmaya dönüşmesi beklenmemekte, işsizlik oranlarının uzunca bir dönem yüksek düzeylerini koruyacağı tahmin edilmektedir. Bu çerçevede birim iş gücü maliyeti ve yurt içi talebe ilişkin görünümün enflasyona düşüş yönünde verdiği desteği sürdürmesi beklenmektedir.
- yılın son çeyreğinden itibaren kredi piyasasındaki gelişmelerin yurt içi iktisadi faaliyeti desteklemeye başlayacağı, orta vadede ise para politikasının etkilerinin daha da belirgin hissedileceği tahmin edilmektedir. Diğer yandan kamunun artan iç borçlanma gereksiniminin, küresel ekonomide süregelen sorunların ve halen yüksek seyreden işsizlik oranlarının kredi genişlemesini sınırlamaya devam edeceği öngörülmektedir.