Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2003 02:02
Duygusal markalaşma kavramıyla devrim yaratan Desgrippes Gobe Group’un kurucusu Marc Gobe, ‘‘Marka yaratmada yolun yarısı, ambalajdır. Ambalaj markanın en büyük silahıdır’’ dedi. Gobe, Türkiye'nin de formülünü iyi uygulaması halinde markalaşma potansiyeli bulunan bir ülke olduğunu söyledi.
Dünyanın en iyi marka imaj yaratım şirketleri arasında yer alan Desgrippes Gobe Group'un kurucusu ve yönetici olan Marc Gobe, Türkiye'yi markalaşmanın önemini anlamış ancak bu konuda yapılması gereken aşamaları henüz tam olarak gerçekleştirememiş bir ülke olarak gördüğünü söyledi. Gobe, ‘‘Ancak Türkiye formülü iyi uygulaması durumunda markalaşma konusunda potansiyeli olan bir ülke’’ dedi.
Duygusal markalama kavramıyla devrim yaratan kişi olarak tanınan Marc Gobe, Marka 2003 konferansının en önemli konuşmacılarının arasında yer alıyor. Başarılı markaların farkının insanlarla kurdukları duygusal bağ olduğunu kaydeden Gobe, bugün markaların duygusal kimliğinin kurumsal kimliğinden daha önemli olduğu bir dünyada yaşadığımızı kaydetti. Gobe, ‘‘Artık insanlarla kişisel ilişki kuran, duyguları yakalayan markalar başarılı olabiliyorlar’’ dedi.
YOLUN YARISI
‘‘Bunun için biz markaya duygusal bir kimlik kazandırıyoruz’’diye konuşan Gobe, şunları söyledi: ‘‘Bu oluşturmada en büyük silah olarak güçlü dış görüntüyü görüyorum. Bunda da ambalaj yolun yarısı. Çünkü ambalaj markanın kimliğini ve yaratıcılığını simgeler. Ambalaj verdiği mesajla tüketiciyi farkında olmadan etkileyebilmelidir. Bu çerçevede ürünün ambalaj stratejiniz ve hedefinizle uyumlu olması gerekmektedir.’’
Gobe, bu noktada logo ve markanın adının da bu ahengi destekleyecek nitelikte olması gerektiğini kaydetti.
Gobe, duygusal markalaşma yaklaşımına göre pazarlamacılar ve reklamcıların tüketicinin ihtiyaçlarını anlaması ve bu ihtiyaçlara uygun markalar yaratması gerektiğini ifade ederek, ‘‘Marka yaratılırken tüketicinin 5 duyusuna, yani görme, işitme, koku alma, dokunma, tat alma duyularına hitap edilmelidir’’ dedi.
Böylelikle tüketiciler ile daha derin, daha uzun süreli bir ilişki kurulabileceğini kaydeden Gobe, ‘‘Kurulan ilişki ile marka rakiplerinin arasından sıyrılarak farklı bir görüntü çizer. Bu da sadakat ve güven duygusu uyandırır’’ diye konuştu.
Markaların uyandırdığı istekler ve duygularla vazgeçilmez hale gelebildiğini vurgulayan Gobe, ‘‘Öyleyse marka iletişimi ve yönetiminde asıl hedef arzuları yakalayan güçlü marka kimlikleri ve kalplerin daha hızlı çarpmasını sağlayacak marka tasarımları yaratmaktır’’ dedi.
Gobe, bu hedefe ulaşmak için öncelikli olarak Marka Yönetim Sistemi'ni oluştururken, bu sistem çerçevesinde tüketiciye ilk etapta stratejik kontak sağlayacak güçlü marka görünürlüğünü sağladığını kaydetti. Gobe, marka görünürlüğü sağladığı markalar arasında Air France, Coca-Cola, Olimpiyat oyunları ve Nescafe olduğunu vurguladı.
Gobe, bu yeni anlayışın marka dünyası tarafından hızla benimsenmesine rağmen duyarlılık ve zekayı iyi kullanarak insani duyguların ardındaki güce erişebilen çok fazla markanın olmadığını da söyledi.
Coca-Cola'nın kimlik ve ambalajını yarattı
PARİS'te bulunan Ecole Profesionnelle de Desing Industriel'den mezun olan Marc Gobe, şu anda dünyanın en iyi marka imaj yaratım şirketleri arasında yer alan Desgrippes Gobe Group'un kurucusu ve yöneticisi. Gobe, Coca-Cola'ya pazar payında büyük başarı getiren en son kimlik ve ambalaj çalışmasına imza attı.
Gobe, 25 yıllık deneyimi boyunca Coca-Cola, Air France, Ann Taylar, Victoria's Secret, IBM, Gilette, Reebook, Sears, Starbuck, Godiva gibi markalarla çalıştı. Gobe'un ‘‘Emonitonal Branding-Markaları İnsanlara Bağlayan Yeni Paradigma’’ isimli kitabı en çok satan kitaplar listesinde yer alıyor. Tasarım alanında sayısız ödül alan Marc Gobe'nin çalışmaları The New York Times, The Economist, Leaders, Brand Week gibi önemli yayın organlarında yer aldı.