Güncelleme Tarihi:
MALUM, devir hesap devri... Bir taraftan zamları, maliyet artışlarını konuşuyoruz, bir taraftan enflasyonla mücadele konusundaki kampanyaları, indirimleri. Peki tüm bu tartışmalar acaba vatandaşa nasıl yansıyor. Önümüzdeki birkaç hafta ayrıntılı olarak ele almaya çalışacağım. Bu hafta ‘private label’ yani özel markalı ürünler var. Kiminde bizzat marketin adı var, kiminde başka isimler... Bu ürünler, markasız ürün, özgün ürün olarak da anılıyor ama ben ‘market markalı ürün’ demeyi tercih edeceğim. Sektör temsilcileriyle yaptığım görüşmelerde son dönemde market markalı ürünlere talebin arttığını öğrendim.
Ben de bizzat marketlere gidip hem fiyat farklılıklarını hem de bu ürünlerin özelliklerini inceledim. Hemen söyleyeyim, sıvı yağdan pirince, deterjandan kağıt havluya, çaydan kuruyemişe aklınıza hangi ürün geliyorsa arada çok büyük fiyat farklılıkları var.
FİYAT FARKI ÇOK FAZLA
*Birkaç örnek vermem gerekirse, bir markette bilinir bir marka 1.5 kiloluk çamaşır suyu 9.95 TL’ye satılırken aynı marketin kendi ürünü 4.75 TL idi.
* Aynı markette bilinir bir markanın 100 gramlık granül (çözülebilir) kahvesi 11.95 liraydı kendi markasıyla sattığı kahve ise 7.45 lira.
* Bir diğer markette 48 adet demlik poşet çayın markalısı 11.95 liraya satılıyordu. Aynı özelliklerdeki market markalı ürün 4.75 liraydı.
* Temizlik ürünlerinde de benzer bir tablo vardı. Yine yaygın bir zincir markette satılan çok bilinen marka detarjanın kilosu 6.89 liraydı. Marketin kendi ürettirdiği detarjanın kilosu ise 4.39 lira.
* Filiz çayın markalısı 14.95 market markalısı ise 9.45 liraydı.
* Hazır şehriyeli tavuk çorbanın markalısı 2.25 market markalısı ise sadece 0.90 TL’ydi.
UCUZ KÖTÜ MÜDÜR?
Özetle fiyat farkları hiç de azımsanmayacak kadar fazlaydı. Peki ama bu ürünler nasıl oluyor da ucuza satılıyor, hangi koşullarda üretiliyor? Bu markalar sağlıklı mı güvenilir mi? Yani özetle ucuz kötü müdür?Bu ürünlerin çok büyük bir bölümü hali hazırda kendi markası ile de reyonlarda gördüğünüz tedarikçiler tarafından üretiliyor. Ambalajlarda yapacağınız inceleme ile bunu siz de gözlemleyebilirsiniz. Market raflarında yer alan tüm ürünlerin yönetmeliklerle belirlenmiş şartlara göre üretilmesi şart.
Dolayısıyla bu ürünler için kalitesiz dememiz doğru olmaz. Ama ambalaj veya içerikleriyle markalı ürünler kadar kaliteli dememiz de yanlış olur. Ancak burada tüketicinin beklentisi çok önemli. Unutmayın en iyi gözlemi, testi kendiniz yaparsınız.
Market markaları nasıl ucuz oluyor?
* Marketler firmalara üretim yaptırırken uzun vadeli satış garantisi veriyor ve sözleşme imzalıyor. Firma bu üretim için stoklarını önceden ayarlıyor erken ve toplu hammadde alımı ile üretim maliyetlerini aşağıya çekiyor.
* Önemli bir gider kalemi olan ambalajlar markalı ürünlerinki kadar gösterişli olmuyor. Ambalajlarda sadece yönetmeliklere uygunluğa dikkat ediliyor.
* Pazarlama ve reklam harcamalarından tasarruf ediliyor. Markalı ürünlerin aksine market markalı ürünler neredeyse hiç pazarlama ve reklam harcaması yapmıyor.
* Raf parası yok. Markalı ürünler özellikle zincir marketlerin raflarında yer alabilmek için marketlere raf parası ödüyor. Oysa marketler kendi ürünlerini rafa koyduğu için bu kalem maliyetlerinde yer almıyor.
Haksız rekabet eleştirisi
UCUZA ürün imal ederek ucuza satan marketlerin haksız rekabete neden olduğu zaman zaman dile getiriliyor. Raf ücreti ve konumlama gibi avantajlar özellikle market markalı ürün üretmeyen ya da üretemeyen firmalar için büyük bir dezavantaj. Özetle marketlerin hem üretici hem de satıcı konumunda olması tartışmaların odağını oluşturuyor. Türkiye Esnaf ve Sanatlarları Konfedarasyonu (TESK) yetkililerinin de bu konuda eleştirileri olduğunu hatırlatmamda fayda var.
(*) Birden fazla markette inceleme yapılmıştır.Kıyaslama için aynı marketteki ürünler tercih edilmiştir.