Güncelleme Tarihi:
Reklam yaratıcılığı yarışmaları hakkında, sektöre bir katkısı olup olmadığı, değeri, önemi, hizmet ettiği amaç vb. konularda genel bir değerlendirme yapar mısınız?
“Marifet iltifata tabidir”
Adında yaratıcılık geçen bir organizasyonun sektöre katkı yapmadığını düşünmek mümkün değil. Zira yarışma ve sonuca dair tartışmaların bile sektörün ihtiyacı olan dinamizme katkı sağladığını yeni bir hareket olduğunu düşünüyoruz ki hareket zaten bizim yaşam kaynağımız.
Ancak marifet iltifat için midir yoksa hedef kitle için midir diye ghost iş/gerçek iş karmaşasını da sulandırmadan etmeyelim. Her iki şekilde de adında yaratıcılık geçen bir organizasyonda bulunmak sektöre itici bir güç olduğu düşüncesindeyiz. Çünkü alkış, markalarımızın da ajanslarımızın da çalışanlarımızın da ihtiyacı olan bir motivasyondur hele ki bizim gibi egosu yüksek bir sektörde. Çünkü tartışırsınız ya da tartışmazsınız jürinin değerlendirdiği şey yaratıcılık bu da direkt bireysel olarak bakarsak zekayı, problem çözme becerisini taçlandırıyor.
“İltifatsız mal zayidir”
Sadece iltifatın, gerçekte bir ödül mü olduğu ya da başarıyla sonuçlanmış bir kampanya veya ilan mı olduğu konusunda yanılmamak gerekiyor. Ödül almak bizi iyi bir reklamcı yapmıyor ancak iyi bir reklamcı olma yolunda kalemimizin ucunun hep sivri kalmasını sağlıyor.
Yaratıcılığın, pazarlama iletişimi faaliyetlerinin iş başarısındaki rolü hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Çocukken ebeveynlerimizle ilişkilerimizde menfaatimize bir sonuç almak için bin tane plan yapardık araya küçük yalanlarla bezediğimiz hikayeler uydururduk belki, belki de o karara olan ihtiyacımızı duygusal bir senaryoya çevirirdik. Eğer bir ikna iletişimi yürütüyorsanız çocuk da olsanız iletişim profesyoneli de olsanız süreci her zaman ilgi çekici kılmak sıradanlıktan kurtararak alıcının ihtiyaçlarına yönelik tasarlamak zorundasınız. Bu da basit anlamıyla yaratıcılıktır.
Somutlaştırırsak bir insan ortalama olarak bir günde 6 bin civarı mesaja maruz kalıyor, bu mesajlardan 3 bin kadarı pazarlama faaliyetlerine giren mesajlar. Bu 3 bin mesaj arasından başarıya giden yolun adı yaratıcılık oluyor.
Ödüllendirilen çalışma(ları)nızın, ödüle değer bulunma gerekçeleri sizce nedir?
Bu sene ödül alan çalışmalarımızın ikisinin de basit ve yalın; günlük hayatımızın içinden, yaşam pratiğimizden, çözümler ürettiği için ilgi çektiği ve başarılı olduğu kanısındayız.
Reklamı ödüllendirilen markanız, yer aldığı pazar segmentinde rakiplerinden nasıl farklılaşıyor, bu farklılaşmada reklamlarınız nasıl bir rol oynuyor?
1954 yılında dondurma makineleri üreterek faaliyetlerine başlayan “Uğur” olarak çok köklü bir soğutma kültürüne sahibiz. Ticari hayatımız boyunca Türkiye’de bu alanda ilkleri gerçekleştirdik. Özellikle kurulduğumuz ilk yıllarından itibaren dondurma gibi her kesime hitap eden bir lezzetle büyüyen bir markayız. 30 yılı aşkın bir süredir derin dondurucu üretimiyle son kullanıcıya da hitap ediyoruz ve gıdaların korunmasına hizmet ediyoruz. Sektördeki tecrübesiyle Uğur, soğuğun gücünü insanların hayatına lezzet ve sağlık katmak için kullanıyor. Zaten son dönem reklamlarımızda bu konulara vurgu yaptığımız gibi ödül kazanan bu çalışmamızda da saklamanın sonucundaki ekonomik faydaya atıfta bulunuluyor.
Kırmızı Ödülleri gibi reklamda yaratıcılığı destekleyen ve ödüllendiren yarışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz; bu yarışmaların sizce endüstriye katkısı var mı, neden?
Her sektörde olduğu gibi reklamcılıkta da iyi çalışmayı, kreatif fikri cesaretlendirecek ve ödüllendirecek organizasyonlar şart. Bizler bu tür yarışmaların marka ile tüketici arasında köprü olan pazarlama ve ajansların ürün ve hizmetle beraber insanları daha iyi tanıma çabasına katkıda bulunduğunu düşünüyoruz. Asıl ödül halkın markayı konumlandırdığı yerdir. Çünkü onu var eden, tüketicinin zihnindeki ve kalbindeki yeridir.