Maliye'nin denetim ayıbı

Güncelleme Tarihi:

Maliyenin denetim ayıbı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 1997 00:00

Haberin Devamı

Hükümetler vergideki kaçağın azaltılarak gelirlerin artırılması için çaba harcarken, Maliye Bakanlığı'nın vergide denetim gücünü giderek kaybettiği ortaya çıktı. Bakanlık, 1992'de 6 milyona yakın mükellefi denetlerken, bu rakam 1996'da yüzde 35 azalarak 3.8 milyona indi.

Günde milyarlar kazananların, devlete bunun çok azını beyan etmesinin ardında, ‘‘denetim eksikliği ve sistemdeki aksaklıkların’’ yattığı belirlendi. Maliye Bakanlığı, vergi gelirlerini artırmaya çalışırken, rakamlar gelir artırmanın temel unsuru olan denetimde ciddi bir zaafiyet oluştuğunu ortaya koyuyor. 1992 yılında denetlenen mükellef sayısı 5 milyon 966 bine ulaşırken, 1996 yılında bu rakam yüzde 35 oranında azalarak 3 milyon 856 bine geriledi.

Vergide ortaya çıkan büyük kayıp ve kaçağın temelinde, ‘‘yasaların yetersizliği değil, uygulamadaki eksiklikler’’ yatıyor.

Gelir idaresinin günün şartlarına göre düzenlenememesi, vergi denetimlerinin sağlıklı yapılamaması, vergi kaçıranların hakettikleri cezalara çarptırılmadığı inancı, mükellefleri vergi kaçırmaya adeta özendiriyor. Maliye Bakanlığı yetkilileri, vergideki kaçağın sebeplerini şöyle özetliyorlar:

KAÇAĞIN NEDENLERİ

Devletin birçok biriminde tek kişinin istihdamının yeterli olduğu yerde 3-4 kişi çalışırken, vergi denetim kadroları doldurulamıyor. Halen 216 olan maliye müfettişi kadrosunun 110'u, 650 olan hesap uzmanı kadrosunun da 361'i boş bulunuyor. Aynı şekilde 900 kişilik gelirler kontrolörü kadrosunun 566'sı, 3 bin 449 olan vergi denetmen kadrosunun da 1542'si boş bulunuyor.

Batı'da olduğu gibi vergi kaçıranlara hapis cezası uygulanmaması, uzlaşma müessesesinin vergide indirime dönüşmesi, vergi davalarının yıllarca sürümcemede kalması vergi kaçıranları cesaretlendiriyor.

Vergi affı ve diğer nedenlerle, vatandaş vergi cezalarını da ödeme gereği duymaz oldu. 1996'da 56 trilyonluk vergi zam ve cezasının sadece 25.7 trilyonu, 1997'nin ilk yarısında da 60.4 trilyonluk cezanın sadece 12.9 trilyonu devlete yatırıldı.

Götürü vergi, istisna ve muafiyetler de vergide kayıp ve kaçağı artırıyor.

Hayat standardı düşük vergi ödeme aracı oldu. Mükelleflerin düşük gelir beyanında bulunmalarının önüne geçmek için getirilen ve en düşük bildirimi öngören hayat standardı, tam tersi az vergi ödeme aracı haline dönüştü. Günümüzde mükelleflerin yüzde 80'i, ne kadar kazanırsa kazansın, hayat standardı kadar beyanda bulunuyor.

Kayıtlı utanmazlığın 40 yöntemi

Maliye Bakanlığı'nın belirlemelerine göre, Türkiye'de vergi kaçırmada 40'a yakın yol izleniyor. Bu yöntemlerle hasılat gizlenirken, maliyetler de olduğundan yüksek gösteriliyor. Bakanlığın tespit ettiği vergi kaçırma yollarından bazıları şunlar:

Yapılan hizmetler ya da mal teslimleri karşılığında yasal belge düzenlememek ya da düşük tutarlı belge düzenlemek.

Belgeleri muhasebe defterlerine eksik kaydetmek. Paravan firma ya da şahıslar kullanarak hasılatı başkasına maletmek.

Teminat maksadıyla verilen para veya menkul kıymetlere üçüncü kişilerce tahakkuk ettirilen faizi kaydetmemek.

Döviz veya döviz cinsinden alacaklardan doğan kur farkını hesaplamamak.

Taksitli satış veya geç ödemede müşterilerden alınan vade farkını kayıtlara yansıtmamak.

Arızi gelirleri yasal kayıtların dışında tutmak.

Muhasebe defterleri üzerinde giderleri olduğundan fazla göstermek, belgelerde tahrifat yapmak.

İş ile ilgisi olmayan şahsi giderleri indirim konusu yapmak.

Döviz cinsinden olan bir borçtan kaynaklanan kur farkını fazla hesaplamak.

Götürülük sınırının aşılmasına rağmen, bunu vergi dairesine bildirmeyerek, düşük vergi ödemek.

Kurumların yüksek ya da düşük bedellerle satış, kiralama, borç verme yoluyla kârın bir bölümünü örtülü yoldan ortaklara aktararak düşük Kurumlar Vergisi ödemesi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!