Mahmutpaşa’da büyük ders aldı, İstinyePark’ta 2 milyar dolarlık ‘iş’ yarattı

Güncelleme Tarihi:

Mahmutpaşa’da büyük ders aldı, İstinyePark’ta 2 milyar dolarlık ‘iş’ yarattı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2010 00:00

Orjin Group’un patronlarından Zafer Kurşun, bugüne kadar 39 milyon ziyaretçi ağırlayan, 2 milyar dolara yakın cironun gerçekleştiği İstinyePark’ın hayatının bir karması olduğunu söyledi. Kurşun “Ortaokulda Mahmutpaşa’da işportacılık yaptım. Hayatımın en büyük dersiydi. Ömrüm iş için dünyayı dolaşmakla geçti. Çok yoruldum. İstinyePark’ta bütün tecrübelerimi toplayınca başarı geldi” dedi.

ORJİN ile deri sanayinde Türkiye’deki pekçok yeniliğe öncülük ederken geri planda duran, İstinyePark ile istemese de öne çıkan Zafer Kurşun’un karakteri de yaşamı da sıra dışı. Sakin, mütevazı bir yaşam sürerken yaptığı hayır işlerini de ticari başarılarını da göz önüne sermiyor. Duygusu yüzünde, babacan tavırlı bir patron olarak biliniyor. Sık sık insanlara “oğlum” veya “kızım” derken duyabilirsiniz onu. Gerçek bir hayvansever... Gökova’daki evinde dünyanın en güzel gözlü eşeğine sahip olma hayalleri kuruyor. Yavru köpeklere elma yediriyor. Hırsız tilkiyi bile besliyor. Bütün bunları anlatırken gözlerinin içi gülüyor. Annesinin reddettiği oğlakları besleyebilmek için 1.5 kilometre yürüyüp biberondan sütle beslemeye üşenmiyor. Tıpkı bir keresinde, bir müşteriye ulaşabilmek için 6 farklı uçakla 6 farklı şehirde aktarma yaparak Japonya’ya 2 günde gitmeye üşenmediği gibi. Lüks moda devlerinin üretimini Türkiye’de yapabilmek için yıllarca nasıl uğraştığını, yoğun iş seyahatlerini insan dinlerken yoruluyor. Ama farkı yaratan da işte bu üşenmeme, mücadele etme duygusu olmuş. Zafer Kurşun ile biraz iş, çoğunlukla da işin dışındaki yaşamını konuştuk.

Masa’da 850 bin kişi
/images/100/0x0/55eaf6d3f018fbb8f8a2163f


İstinyePark Eylül 2007’de açıldı. Bugüne kadar kaç kişiyi ağırladınız, ne kadarlık ciro oluştu?
Hafta içi günde 37 bin, haftasonları günde 60 bin kişi... Toplamda 39 milyon kişiyi ağırladık. Bugüne kadar 1 milyar 850 milyon dolar, yani yaklaşık 2 milyar dolarlık bir ciro yapıldı.

Cemiyet hayatının, ünlülerin gözdesi Masa restoranda kaç kişi yemek yedi?
850 bin kişi.

Prada mağaza açacak, H&M aralıkta açıyor. Başka yenilikler var mı?
H&M, Rainforest Cafe’nin yerine açılıyor. Lüks caddesine bir marka daha geliyor.

Hayatımın karması yansıdı

İstinyePark’ın başarısı çok konuşuldu. Başarıyı getiren formül nedir?

Ortakların birbiriyle uyumu, çalışanların gayreti, tecrübelerimiz, edindiğimiz dünya vizyonu... Hayatımızın karması... Ben ortaokulda beklemeye kalınca babam Mahmutpaşa’da simit sattırdı. Ticareti orada öğrendim. Orada öğrendiklerimi başka hiçbir yerde öğrenmedim. Yıllarca deri işini geliştirmek için deliler gibi çalıştım. Aylarca evden uzak kalıp seyahat ettim. Çok yoruldum. Mahmutpaşa’dan Japonya’ya, İtalya’dan Amerika’ya hayatta ne görüp geçirdiysem hepsini İstinyePark’ta topladım.

Bodrum’da lüks proje

İnşaat alanında yeni projeler var mı? Halka açılma planınız ne oldu?

Bodrum’da Türkbükü-Torba arasında lüks bir proje yapacağız. Yaz-kış kullanılan, değişik bir şey olacak. Beyoğlu Tepebaşı’ndaki otel 2011’de açılıyor. Gayrimenkul piyasası hoşumuza gitmediği için halka açılmaya acele etmiyoruz.

Varlıklarınızın toplamı ne kadar olmuştur?
1 milyar doları geçmiştir.

İlk gözağrım değerli

Deri alanındaki işlerle daha az mı ilgileniyorsunuz artık?

Deride ne uzuyoruz ne kısalıyoruz. Dünyadaki lüks markaların hemen tamamına üretim yapıyoruz. İstikrar devam ediyor. Asla ihmal etmedik. Ne ihmal edeceğiz; canavar gibi çocuklarımız var! Ayrıca deri bizim ilk göz ağrımızdır, kıymetlidir.

Eşek ve horozu hâlâ arıyorum

Hayatımda ilk kez 4 hafta üst üste tatile çıkabildim. Bunu bilmezdim eskiden, hayal bile edemezdim.
Gökova’da bir ev aldık, hayatım değişti. En uzun öten horozu, en güzel gözlü eşeği bulacağım, diyordum. Hâlâ arıyorum. En lezzetli domatesleri yetiştirdim ama.
Köy hayatı yaşıyorum. Yılın 6 ayını orada geçirmeye kararlıyım. Biraz hayatın tadını çıkarmak istiyorum. Bahçeden domates, salatalık, biberle salata yapmak, denizden gelen balığı pişirip yemek arzusundayım.
Balık tutmayı çok severim. Profesyonel balıkçı teknesi aldım. Zahmetine de katlanıp gidip balık tutuyorum.

Şahane levrek buğulama yaparım

Severim yemek yemeyi. Ama klasik biriyim ben. Yani Türk yemeklerine düşkünüm. Rakı-balık severim.
Yemek merakım İstinyePark’tan sonra arttı.
Bana bakıp anlayacağınız gibi eşim çok güzel yemek yapar. Çok yememi de istemez.Ben balıkta iyiyim. Levrek buğulamayı şahane yaparım.
Izgara et pişirmede de iyiyim.
Bana patlıcan delisi derler. Közlenmiş patlıcandan bin bir türlü yemek yaparım.
Benim restoran tercihim daha ziyade salaş yerlerden yana.
Ağır restoranlar yerine daha basit mekanları severim.
Mekandan çok tarladan taze toplanmış sebze, dalından meyve, tazecik yakalanmış bir balık. Böyle şeyleri severim.
İş yemeğim varsa bizim buradaki Borsa’yı tercih ederim.

Duşta uyanırım

Güne geç başlarım, geç kapatırım.
Sabah 10.00 gibi işbaşı yaparım. Çünkü İstinyePark bu saatte açılıyor, geç kapanıyor.
Akşam 20.00’ye kadar takılırım.
Aslında günün gereği ne ise ona göre kalkarım ve yaşarım.
Sabahları 09.00 gibi kalkarım genellikle.
Pek sabah insanı değilimdir. Duşun altında uyanırım.

Devletin kalemini alınca babamdan fena sopa yedim

1954 doğumluyum ve çok erken yaşlarda iş hayatına atıldım. Hem çalıştım hem okudum.
14-15 yaşında çalışmaya başladım. Mahmutpaşa’da işportacıydım.
Ortaokulda beklemeye kalmıştım. Bazı yanlışlar dönüm noktasıdır. Mahmutpaşa bana işimi kazandırdı. Ticareti öğrendim. Orada öğrendiklerimi başka hiçbir yerde öğrenmedim.
Babam devlet memuruydu. Tersanede teknisyen olarak çalışıyordu. Parayla pek ilgim yoktu. Babam bana zorla simit sattırdı. Yıllar sonra “Eğer simit satmayı beceremeseydin bunları başaramazsın” dedi.
Devletin kalemini babamın cebinden aldığım için dayak yedim. Bu bana ders oldu. Benim hayatımı çok etkiledi. Devletin malına hep kutsal olarak batım. Devletle iş yapmadım. Devlet malından hep korktum.
Uzun yıllar muhasebecilik yaptım. Sonra Orjin’le deri işine girdik.

Günün gereği kadar

Toplantı konusu karışık. Günde 8 toplantı yaptığım da olur; hiç yapmadığım da. Günün gereği kadar
toplantı yapılır.
Benimki İstinyePark’tan önce ve sonra diye iki ayrı hayat.
Orjin’deyken sabah çok erken kalkardım, erkenden işe giderdim, çok çalışırdım.
Seyahatim çok olurdu, toplantılarım belliydi.
Şimdi artık işin dışındaki yaşama da vakit ayırabiliyorum. Tabii gençlerin yönetime girmesi omuzlarımızdan yükü aldı.
Detaycıyım. Mükemmeliyetçiyim. Ne yaptıysam iyisini yaptım.

Tavlada kimseyi tanımam

En büyük zevkim tavla. Oğuz Çarmıklı, Mehmet Cengiz, Cavit Çağlar, Tunç Özbey, Bülent Çulhas ile kıyasıya yarışırız.
İyi oynarım. Hırslıyımdır! Tavlada kimseyi tanımam.
Hiç acıma yok; yenilen koltuk altına alır tavlayı gider. Kaybeden bedelini öder. Genellikle yemek falan ısmarlanır.
İşin zevki tantanasıdır.

Ya hep ya hiç

Spor yaparsam yürürüm ve yüzerim.
İş yaşamımdaki disiplini, düzeni, istikrarı iş dışı yaşamımda yakalayamıyorum.
Ya hap ya hiç! Orta noktayı bulamıyorum. Ya üç ay deli gibi spor yapıyorum ya hiç yapmıyorum.
Günde 20 kilometre yürüdüğümü de bilirim bir yıl hiç yürümediğimi de.
Sigarada da öyle ya günde iki paket içerim ya bırakırım üç yıl hiç ağzıma sürmem. Kilo vermede de öyle. Ya çok sıkı rejime giriyorum ya hiç umursamıyorum.
Ama şimdi bir hoca tuttum. Her gün spor yapıyoruz.

Şoförüm oğlum gibi, arabayı o seçer

Araba kullanmayı sevmem. Mecbur kalmadıkça da kullanmam.
İlk otomobilime 29 yaşındayken sahip oldum. Doğan’dı.
Şu anda iki otomobil var. Birini haftasonu mecbur kalırsam ben kullanıyorum. Diğerini şoför kullanıyor.
Arabayı şoförüm seçiyor. O kullanıyor o seçsin. Benim için önemli olan ayağımı yerden kessin, güvenli olsun.
Şoförüm de oğlum gibidir. 20 yaşında geldi, 23 yıldır benim yanımda.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!