Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de 101 bin hektar alan madenlere ruhsatlı. Sektör senede 8-10 bin hektar ormanlık alanı kullanıyor. Bu da toplam orman varlığının binde 3.9’u demek. Bir avuç da olsa orman varlığının artık bu gezegen için ne kadar hayati değer taşıdığını hepimiz kabul etmiş durumdayız. Öte yandan insanlık, yenilikçi teknolojiler için her yıl daha çok madene ihtiyaç duyuyor. Karbon salımını azaltmak için teknoloji olmazsa olmaz. Her alanda olduğu gibi konu yine ‘denge’ye geliyor. Gelişmiş ülkelerde madencilik sektörü ile çevre dengesini bir arada kurgulayan sistemler yıllardır işler durumda.
“Biz de Türkiye’de bu dengeyi sağlayarak yolumuza devam etmek istiyoruz”... Cümlenin sahibi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya. Mermer madenleriyle tanınan İtalya’nın Bari kentinde zeytinliklerin yanı başındaki sahaları göstererek söylüyor bunu. “Türkiye’deki mermer ocakları çok daha çevreci, bir zerre toz çıkmıyor” diyor. Çetinkaya’nın belirttiğine göre madencilik sektörü ile dengeli bir ekosistem oluşması için mevzuatta bazı değişiklikler yapılması ve 360 derece düşünülmesi gerekiyor. Bunun için bir süredir hem çevrecilerle hem de kamu ile temas kurmaya çalıştıklarının altını çiziyor. Uzun yıllardır kapalı kutu gibi yaşayan madencilik sektörü içinden geçtiği dönüşümü anlatmak için kapılarını sonuna kadar açmış durumda. Medyanın da bu yolculuğu aynı denge ile takip etmesi önemli.
MERMERDE PASA MESELESİ
Rüstem Çetinkaya, sektörde dönüşümü güçlendirecek yeni projelerin üzerinde duruyor. Bunlardan biri madenlerdeki ‘artıklar’la ilgili. “Atık değil artık, çünkü bu ürünler tamamen kullanılabilir, tekrar ekonomiye kazandırılabilir” diye altını çiziyor. Bahsettiği dönüşüm birçok sektörde yapılıyor. Sıfır atık mantığıyla çalışılıyor. “Konu maden olunca yapılamıyor” diyor Çetinkaya. Bunu da şöyle anlatıyor: “Bilecik’teki mermer sahamızda yıllık 700-800 bin ton kadar pasa (artık) çıkıyor. İtalya’daki mermer sahalarında bunu göremezsiniz çünkü değerlendiriliyor. Biz de bir proje yaptık. Normalde 20 yıl daha sahaya dökmek için ruhsat aldığımız pasayı yakınlardaki bir kireç, agrega tesisi almak istedi. Oluşan artık büyük kayalar halinde olduğu için küçük parçalar haline getirilmesi gerekiyordu. Bunun için 20 milyon TL yatırımla toz basmalı bir konkasör, yani kayaçları ufaltacak bir tesis kurmak istedik. Şu anda hiçbir harcama yapmadan belirlenen alanlara döktüğümüz artığı yatırım yaparak bertaraf etmeyi seçtik. Yani, bizim artığımız İtalya’daki örnekleri gibi başka bir tesisin girdisi olacaktı. Ancak, mevzuat izin vermedi.”
‘ÇAĞRIM HERKESE’
Bari kentinden pasa örneğinde olduğu gibi madencilik sektöründe dönüşüm odaklı iş modeli getirilmesi için konunun tüm taraflarına çağrı yapıyor Rüstem Çetinkaya: “Avrupa’daki, İtalya’daki örnekleri gibi tarımı ve çevreyi önceleyerek bu projeleri hayata geçirmek istiyoruz. Eğer madenlere karşı herkes samimiyse, eğer ortak amacımız tek bir ağacın dahi zarar görmemesiyse gelin bu projeyi hep birlikte hayata geçirelim. Birlikte hareket edelim. Biz, bu projeyi hazırlayacağız. Çünkü eğer bu pasalar değerlendirilirse yılda 1000 hektar daha az orman kullanılmış olur.”