Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de birçok öncü işe imza atan Alaton’u daha yakından tanıma fırsatını hayatını anlattığı kitaplarında bulmuştum. Her zaman söylemi ve hayat bakışı farklı olan iş adamının kitapları da sıra dışıydı. Mehmet Gündem’in kaleme aldığı ‘Lüzumlu Adam’ adlı ilk kitap İshak Alaton’un ailesini, işini, 1992’ye kadar yaşadıklarını anlattığı bir kitaptı. Diğer kitap ise ‘Lüzumsuz Adam’ adıyla çıkan ve bizlere Alaton’u çok daha iyi anlatan bir kitap olmuştu.
Geçen yıl, 88 yaşında kurucusu olduğu Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini 2001’de öldürülen ortağı Üzeyir Garih’in oğlu İzzet Garih’e bırakan İshak Alaton, holdingin ‘onursal’ başkanıydı.
Duayen işadamlarının sözlerini yazdığım notlarımda Alaton’dan şu sözleri buldum: “Felsefesi olmayan başarılı işadamı olamaz’ Altını çizmişim ve devam ediyor: ‘Mutluluğun bir tarifi de şudur: Bugünkü şartların dünkü şartlara göre daha iyiyse ve yarınla ilgili beklentilerin bugünkü şartlarına göre daha iyiyse sen mutlusun.”
İshak Alaton’un hem söyleşileri hem de kitabı bu gibi altı çizilecek sözlerle dolu.
Tam 88 yaşına kadar çalışmış biri. Bunun arkasında azim, disiplin, inanç, vizyon ve çalışkanlık var.
FİLM GİBİ BİR HAYAT
Hikayesine gelirsek...
İshak Alaton, İspanya’dan Selanik’e oradan da Ankara’ya gelen Yahudi bir aileden geliyor.
Babası ve annesi Ankara’dan İstanbul’a 1923 yılında göç etmiş.
Babası Ankara’da Çubuk Barajı’nda iki kez Atatürk’le sohbet imkanı bulmuş bir CHP’li. Halk Evleri’nde gönüllü öğretmenlik yapan baba Hayım Alaton, Atatürk’ün vefatından sonra siyasetle ilgilenmekten vazgeçmiş. Zaten bundan çok kısa süre sonra da hem babasının hem de kendisinin hayatındaki en büyük kırılmalardan biri yaşanıyor. İshak Alaton’un ablası İsrail’de, erkek kardeşi İsveç’te, kız kardeşi ise İstanbul’da yaşıyor. 1942’deki Varlık Vergisi ailenin bir günde her şeyini bitiriyor. Varlık Vergisi’ni ödeyemeyen baba Hayım Alaton, Aşkale’ye sürgüne gönderilen 5 bin gayrimüslimden biri. Ve tam bir yıl sonra İshak Alaton’un anlatımıyla ‘yaşlanmış değil ihtiyarlamış’ olarak geri dönüyor. 41 yaşında bembeyaz saçlarıyla ‘bitik’ bir adam olarak hayatına devam ediyor, hayata yeniden başlayamıyor.
KARDEŞİ TÜRKİYE’Yİ TERK EDİYOR
İshak Alaton, ‘parasızlıktan’ okuyamıyor üniversiteyi. 6-7 Eylül olaylarını birebir yaşayan kardeşi Bon Alaton, Türkiye’yi terk ediyor, İsveç’e yerleşiyor. Yıllar sonra tatil için geldiğinde ise bir çocuğunu beklenmedik bir şekilde kaybediyor ve bir daha asla Türkiye’ye dönmüyor.
İshak Alaton, da yirmili yaşlarının başında hayatını değiştiren adımı atıyor. Mehmet Kavala’nın yanında getir götür işleri yaparken İsveç Konsolosu’yla tanışıp, İsveç’e gidiyor. Kaynak işçisi olarak bir lokomotif şirketinde çalışıyor. İsveç’te bu iş dışında da işler yapıyor ve 28 yaşında Türkiye’ye döndüğünde ‘ben başka işler yapmalıyım’ diyor.
İYİLİKLE İNTİKAM
Evet Türkiye’ye dönmeyebilirdi. Yıllar sonra verdiği bir röportajda o günleri, ‘Sanırım iyilikle intikam almak istedim. Sizler hata ettiniz ama biz bunun da üstesinden geliriz. Bunu göstermek istedim ve çok çalıştım’ sözleriyle anlattı İshak Alaton.
1954 yılında ‘diplomalı’ bir yol arkadaşı arayışı Üzeyir Garih’le yolunu kesiştiriyor. Bankalar Caddesi’nde bir göz odada Alarko kuruluyor. AL (Alım-satım), AR (Araştırma-Geliştirme), KO (Komple Tesis Kurma).
Ve tam 47 yıl süren bir yol arkadaşlığının temelleri atılıyor.
1958 yılında İsveçli eşiyle evleniyor İshak Alaton. Leyla ve Vedat Alaton’un çocukluklarını çok çalışmaktan ıskaladığını söylüyor.
Ortağı Üzeyir Garih ile birlikte ilk başta ısıtma, soğutma işleri yapıyorlar. Sonraları taahhüt işleri, alt yapı işleri, limanlar, havalanları, metrolar…İşler birbirini kovalıyor.
1973 yılında holding oluyor Alarko.
İshak Alaton, kitabında iş yaşamındaki başarısını anlatırken, ‘Bazı insanlar öldükten sonra yaşamaya devam ederler. Ben de bunun için çalıştım. Alarko benden sonra da yaşayacak’ diyor. 6 binin üzerinde çalışanı olan Alarko, 1954’ten bu yana gücünü korumayı başarıyor.
İsveç’te yaşadığı dönemde ‘sosyal demokrasi’den etkilenen, Sosyal Demokrat Parti’nin gençlik kollarına giren İshak Alaton’un özellikle 1990’lı yıllardan sonra dile getirdiği ‘demokratikleşme’ konusundaki açıklamaları sık sık basının gündemine geldi. O’nu farklı bir işadamı yapan özelliklerinden biri de bu duruşu.
28 Şubat sürecinde TÜSİAD’tan ruhen koptuğunu söylemekten çekinmedi.
2001 yılı 47 yıllık ortaklığın noktalandığı yıl oldu. Üzeyir Garih Eyüp Mezarlığı’nda uğradığı bıçaklı saldırıyla hayata veda etti.
İshak Alaton, yol arkadaşını kaybetti.
İshak Alaton, 2002’den sonra AK Parti yorumlarıyla da gündeme sık sık damgasını vuran çıkışlar yaptı. TÜSİAD’ın artık ülkenin gerisinde kaldığını ilan eden de, Yeni Türkiye ile eski Türkiye’nin farkını en beklenmedik açıklamalarla dile getiren de o oldu.
Bunu devletle yaptığı işlere bağlayanlar da oldu. Uzun süre katılmadığı TÜSİAD toplantısına 2014 yılında Muharrem Yılmaz başkanlığında katıldı. 17 yıl önce hazırlanan ancak o dönemde TÜSİAD’ta kabul görmeyen ‘Demokratikleşme Raporu’ vurgusuyla yıllar sonra yine çok konuşuldu.