Demet CENGİZ
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 2008 00:00
Kaderi 2001 yılında Gucci Group tarafından satın alınınca değişen 42 yıllık İtalyan lüks marka Bottega Veneta, sert rekabetin yaşandığı lüks dünyasında logosu olmadan savaşıyor.
CEO’su Patrizio di Marco, Bottega Veneta’yı logoya ihtiyaç duymayan, kendi baş harflerine güvenenlerin markası diye tanımlıyor. Bottega Veneta, 366 milyon
Euro’luk satıştan 92 milyon Euro kárla rekor kırıyor.
1966 yılında Vittorio ve Lauro Moltedo çiftinin kurduğu Bottega Veneta, 21’inci yüzyıla girildiğinde çok formda olan bir marka değildi. Dünyanın önde gelen lüks gruplarından Gucci Group tarafından 2001 yılında satın alınınca bir anda canlanan İtalyan marka, elde ettiği başarılarla bazı üniversitelerde case study (vaka çalışması) olarak ele alındı. Satışlarını, Gucci Group’a dahil olduktan buyana 10 kat artıran Bottega Veneta, rekabetin sert yaşandığı lüks endüstrisinde en yüksek oranda kár eden markalar arasında yer alıyor. Logosuz marka Bottega Veneta’nın CEO’su Patrizio di Marco, elde ettikleri başarılar, lüks işinin incelikleri ve Türkiye pazarı hakkında sorularımızı yanıtladı.
Kárlılar arasındaÆ Lüks markalar arasında kárı en yüksek olanlardan biri de Bottega Veneta. - 2007 yılında rekor bir performans gösterdik. 2006’da 267 milyon Euro olan satışımız yüzde 37 artışla 366 milyon Euro’ya çıktı. Bu rakam 2001 yılındaki satışların 10 katı demek. 2005 yılında kárımız 14 milyon Euro, 2006’da 54 milyon Euro ve 2007’de 92 milyon Euro oldu. 2007 yılında işletme kárı yüzde 71’e çıktı. Böylece lüks endüstrisinde kárlı şirketler arasında bulunuyoruz.
Æ Pek çok lüks markanınki gibi sizin de en büyük pazarınız Uzakdoğu mu? Pazar dağılımınız nedir?- Avrupa yüzde 33.3 ile en yüksek satışa sahip olduğumuz bölge. Bunu Japonya yüzde 30.3 ile izliyor. Ardından Japonya hariç Asya-Pasifik bölgesi yüzde 18.8 ile geliyor. Avrupa’da İtalya, Fransa, İngiltere kilit ülkeler. Bunun yanında Almanya ve İsviçre’de de güçlüyüz. Partnerlerimizle çok markalı mağazalarda bulunduğumuz ve iki franchise butiğimizin olduğu Türkiye de bizim için ilginç pazarlardan. Ortadoğu’ya önem veriyoruz ve orada franchise kanalı ile büyümeyi sürdürüyoruz.
Æ Bottega Veneta’nın logosu yok. Bu rekabette bir dezavantaja dönüşmüyor mu? - Sektörde logosu olmayan tek marka Bottega Veneta’dır. Logo değil ürünün kendi konuşur. Kalıcı ve sınırlı sayıda ürünler sunuyoruz. Zamansız ürünler tüm yaşam boyu sürecek yatırımlar gibi... El yapımına odaklanıyoruz. Özel ve sadece bir tane yapılan ürünler var. Kalite ve ayrıcalığı akılda tutan bir yaşam stili markasıyız. ’Baş harfleriniz yeterli olduğunda’ sloganımız elit müşterilerimizi çok iyi yansıtıyor. Özetle, stil sahibi ve bir logoya ihtiyaç duymayacak kadar özgüveni olanların markasıyız.
Æ Şu anda kaç mağazanız var?
- 130 mağazamız bulunuyor. Geçen yıl 14 yeni mağaza açtık. Franchise mağaza sayısı da Hindistan, Türkiye, Danimarka, Ukrayna ve Litvanya’daki yeni açılanlarla 7’den 14’e çıktı. Ortadoğu’da 2008 yılında franchise mağazalarla büyüyeceğiz.
Bottega Veneta: Türkiye’de gözümüz hep açık olacak
Æ Türkiye’deki faaliyetlerinize gelirsek...-2004 yılında moda dünyasındaki en prestijli lüks mağazalardan Beymen Nişantaşı ile Türkiye pazarına girdik. İlk shop-in-shop mağazamızı ise Ekim 2006’da Unitim’le Kanyon’da açtık. Beymen’le yaptığımız ortaklık sonucu Eylül 2007’de ilk kendi butiğimizi İstinyePark’ta açtık. Altı ay sonra da inanılmaz bir yer olan Akaretler’de ikinci butiğimiz açıldı.
Æ İstanbul dışına çıkmaya niyetiniz var mı?-Bir yıldan kısa bir sürede İstanbul’da 2 butik açtık. Biraz bu pazarda güçlenmemiz gerek. Türkiye’de lüks pazarının potansiyelinden dolayı İstanbul’un Asya yakasına gitmek ve Ankara gibi büyük şehirlerde olmak için de gözümüz hep açık olacak.
ÆTürkiye’de neden bir ortakla yer almak istediniz?
-Boyner lüks dünyasındaki en önemli oyunculadan biri. Türkiye’de lüks işinde çok derin tecrübelere sahip ve çok saygın bir ismi var. Bu Türk lüks pazarındaki olağanüstü potansiyelden yararlanmak için avantaj yaratıyor.
Æ Lüks markayı yönetmek diğerlerinden daha mı zor?
-Lüks markayı yönetmek her zaman daha zordur. Çünkü lüks pek çok gizemi içerir ve tüketici beklentisi yüksektir. Lüks tüketicisi daha sofistikedir. Talep etmek konusunda güveni yüksektir. Kendi zevkine güvenir. Kalite ve cool olmakla ilgili etiket ve logoya güveni daha azdır. Yüksek kalite ve el işçiliği arar. Kitlesel üretime yönelen lüks markalara tepki duyarlar.
Global oyuncu olmak için güven şartÆ Global oyuncu olmak için çabalayan Türk girişimcilere neler tavsiye edersiniz?
- Bottega Veneta’yı 2001 yılında satın aldığımızda en kötü pazar koşullarıyla karşı karşıyaydı. 11 Eylül saldırısının ardından tüketicinin ilgisi azalmış, iletişim ve perakendeye yaptıkları büyük, pahalı yatırımlarla devasal lüks grupları, sektöre girişi engelleyen önemli bariyerler koymuşlardı. Üstelik lüks tüketicisi de değişmişti. Fakat kimse tam olarak trendlerin bittiği yere parmağını koymamıştı. Markayı net bir strateji ile aldık ve markanın kaderi değişti. Başarımız ’Case study’ (vaka çalışması) olarak işledi. Pazardaki trend ve zorluklarla mücadele etmek yerine kararlılık, güven ve tüketiciye karşı dürüstlüğü elden bırakmazsanız başarı gelir. Yönetime yaklaşımda her zaman açık fikirli olunmalı. Kitlesel üretim yapan perakendeciler ve hatta tüm endüstriler her zaman daha farklı ele alınabilir.
Gucci vaatleri de yükseltiyorÆ Gucci Group’a bağlısınız. Bu tek başınıza olmaktan ne kadar farklı?-Kalabalık lüks piyasasında bilinirliği ve itibarı olan bir gruba bağlı olmak güvenli bir çevre yaratır. Biz Gucci Group’a verdiğimiz sözleri tutmak ve ’adil paylaşım’ için elimizden geleni yapıyoruz. Gucci Group ile olmak rekabet ortamı, tüketiciyi tanımak ve yüksek derecede operasyon kontrolü de sağlıyor. Bu aynı zamanda yüksek seviyede kaynak ve taahhüt de gerektiriyor.