Güncelleme Tarihi:
Eczacıbaşı: Koltuğa yapışandan lider olmaz
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, ‘Kimsenin yerinden oynamadığı bürokrasi ve parti başkanlarıyla çağdaş liderlik olmaz’ dedi.
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, kimsenin yerinde oynatamadığı bürokrasi, yerinden oynamayan parti başkanları ile çağdaş yönetim ve liderlik anlayışının yakalanamayacağını söyledi. Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından düzenlenen ve Doğan Medya Grubu'nun da sponsorları arasında yer aldığı ‘‘Liderlik 2000 Konferansı’’nın açılışında konuşan Bülent Eczacıbaşı, yeni ekonomide meydana gelen değişimlerle yönetim anlayışının tamamen değişikliğe uğradığını ve eski ekonomideki klasik komuta kontrol sisteminin çöktüğünü söyledi.
Yeni sistemde emir vermek, iş yaptırmak, kontrol etmek gibi kavramların değiştiğini belirten Eczacıbaşı, bunlara bağlı olarak yetki ve sorumluluk kavramlarının da değiştiğini, eski sisteme göre çalışana daha fazla insiyatif tanıyan, yaratıcılığa çok daha fazla önem veren bir sistemin geldiğini söyledi.
Türkiye'de siyaset ve bürokrasi dünyasının yetkisi artarken, sorumluluğu azalan bir dünyada yaşamını sürdürdüğünü belirten Eczacıbaşı, yeni ekonomide fabrikası ve sermayesi olmayan insanların milyonlarca dolar kazandığını ve insanın en önemli faktör olduğunu belirtti. Eczacıbaşı, çalışanların iyi bir ücret, anlamlı bir amaç ve sağlam bir vizyonla en üst düzeyde enerjilerini yaptıkları işe aktaracaklarını söyledi.
Liderlik açısından vizyonun önemine dikkat çeken Eczacıbaşı, ‘‘İyi bir vizyonla, değişik yönlere savrulan enerjiler biraraya getirilebilir ve ortaya olağanüstü işler çıkartılabilir’’ dedi. Eczacıbaşı, yüzünü doğuya dönenle batıya dönenin, ‘Türküm’ diyenle ‘Kürtüm’ diyenin ortak enerjisinin de ancak bir vizyonla sağlanabileceğini söyledi. Eczacıbaşı, iyi konuşmacılara ve karizmatik insanlara dikkatli yaklaşılması gerektiğini, çünkü her iki özelliğe sahip olan insanların da insanları olumlu yönlere olduğu kadar olumsuz yönlere de götürebileceğini belirtti. Sunucu Jan Hopkins'in ‘‘Politikaya girmeyi düşünüyor musunuz?’’ sorusunu da Eczacıbaşı, ‘‘Kısa dönemde böyle birşey yok. Ancak uzun dönemde kimse ne olacağını bilemez’’ şeklinde yanıtladı.
Eczacıbaşı, konuşması sonrasında gazetecilerin ‘‘koltuğa yapışan siyasetçiler’’ tanımı ile Demirel'i mi kastettiğinin sorması üzerine ‘‘Saüdece Demirel'le ilgili değil. Tüm siyasetçilerle ilgili bir konuşmaydı bu’’ dedi.
Demirel: Ömür boyu liderim
Süleyman Demirel, liderliği, ‘ömür boyu süren bir sınav’ olarak tanımladı.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘‘Başarıyı sırtında taşımayan kimseye lider demek mümkün değildir’’ dedi. Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından düzenlenen ve Doğan Medya Grubu'nun da sponsorları arasında yer aldığı ‘‘Liderlik 2000 Konferansı’’nın açılışında konuşan Demirel, bin kadar izleyicinin bulunduğu konferansta, ‘‘Ben ömür boyu liderim’’ mesajı verdi. Politik yaşamının son derece başarılı ve halka hizmetle geçtiğini belirten Demirel, ‘‘Liderlik, yaşam boyunca süren bir sınavdır. Bu sınavların ne şekilde olacağı da önceden kestirilemez. Lider olarak mücadeleye giren kişi, kendisinde dağları devirecek gücü görmelidir. Görmüyorsa yola çıkmasın’’ dedi.
Konuşmasında liderin tanımını da yapan Demirel, ‘‘Lider halkı, insanları, olayları, kurumları etkileyip önder, rehber, olan yol gösterici kişidir. Lider rutin olmayan görevlerin ifasında ortaya çıkar. Etkin bir liderlik için bilgi, birikim, deneyim, insanları etkileme sanatı ve moral gereklidir’’ diye konuştu. Demirel liderde her zaman aranan şeyin de başarı olduğunu söyledi.
Yaklaşık 1.5 saat süren konuşmasında Farabi, Churhcill, Mustafa Kemal Atatürk, Maxwell, Martin Luther King ve Kruşcev'den örnekler veren ve insanlık tarihinde yöneten-yönetilen ilişkisini anlatan Demirel, liderlerle kahramanların ayrı özellikler taşıdığını, kahramanların liderlerden çok daha üstün yeteneklere sahip olan kişiler olduğunu söyledi. Atatürk'ün liderliğin üstünde kahramanlık vasıflarına sahip olduğunu kaydeden Demirel, şöyle devam etti: ‘‘Atatürk, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında elinde hiçbirşey yoktu. Ne topu, ne tüfeği, ne parası, ne de adamı vardı. Sadece iki şeyi vardı. Bir millete olan inancı, iki kendi kafasına koyduğu proje ve kendine olan inancı. Millete ve kendi davasına inancını birleştirerek hem Kurtuluş Savaşı'nı kazandı, hem de Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. İşte bu yüzden Atatürk çağımızın en önemli kahramanlarındandır.’’
Liderlik konusunda inancın ve başkalarını bu inancın peşinden sürüklemenin önemine dikkat çeken Demirel, kendi yaşamından örnekler verdi. Aktif politik yaşamının 40 yıl olduğunu kaydeden Demirel, bu politik yaşamı sırasında 10 yıl siyaset dışı tutulduğunu, 2.5 darbe gördüğünü 6 defa hükümetten gidip 7 defa hükümet kurduğunu, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptığını ve bu görevlerin hepsini başarıyla yerine getirdiğini söyledi.
Maynard: Tiyatrodan ilham alın
Tiyatrocu ve yönetim danışmanı Michael Maynard, işdünyasının spor dünyasından ve ordudan ilham almaya çalıştığına işaret ederek, tiyatronun vereceği ilhamı da anlattı. Liderliğin bir kabiliyet meselesi olduğunu vurgulayan Maynard, bunun içgörü, insiyatif, ilham, katılım, doğaçlama gibi bazı unsurları olduğunu da dile getirdi. ‘‘Liderlik odaklanmakla ilgili’’ diyen Maynard, ‘‘İçimizde sürekli konuşan bir ses var. Devamlı kendimizi dinlediğimiz için karşımızdakini dinlemiyoruz. Önemli olan bunun farkına varmak’’ dedi. İnsanların ne kadar sorumluluk sahibi ise o kadar da etkin olduğunu kaydeden Maynard, insanları ‘‘mağdurlar’’ ve ‘‘seçiciler’’ olarak ayırdı. Dinleyicilere kelime oyunu oynatan Maynard, şirket yöneticilerine de kendi prodüksiyonlarınızı yaratmanız gerekir mesajını verdi.
Peter Senge: Bilgi değil sanayi çağındayız
Yazar Peter Senge de konferansta yaptığı konuşmada ‘‘Sanayi çağı devam ediyor’’ dedi. İnsanlığın bilgi çağında olmadığını, sanayi çağının devam ettiğini belirten Senge, ancak bilgi çağının yaklaşmakta olduğunu ve bu nedenle liderliğin önümüzdeki dönemde çok önemli hale geleceğini söyledi.
Toplumdaki herşeyin sanayi çağının ihtiyaçlarına göre düzenlendiğini kaydeden Senge, bugünkü sistem içinde üretim bandında mal üretilir gibi öğrenci yetiştirildiğini, şirketlerin çalışma sistemlerinin buna göre olduğunu, ancak bu durumun bu şekilde devam edemeyeceğini ifade etti. İçinde bulunduğumuz çağda kaynakların yağmalandığını iddia eden Senge, ‘‘İnsanlık doğal kaynakların kullanılması konusunda başarılı olamadı’’ dedi. Bugünkü sistemde liderliğin hiyerarşiye göre belirlendiğini kaydeden Senge, şöyle devam etti:
‘‘Oysa yakın gelecekte liderin özellikleri olması istenecek. Sözcükleri söyleyen dil, yapan ve yeni bir şey yaratan insanlar önem kazanacaklar. Geleceği şekillendirecek insanlar yani vizyonu olan insanlar önem kazanacak.’’
Yeniliğin yaratılmasında insanların birbirinden farklı bakışlara sahip olmasının çok önemli olduğunu belirten Senge, farklılıkların korunup farklılıklara saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. Ancak saygı dendiğinde bunu incelikli ve politik olma şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğini belirten Senge, ‘‘Saygı gerçeği söylemek ve karşındakine güvenmektir’’ dedi. Lider yetiştiren en önemli kurumun aile olduğunu iddia eden Senge, oysa endüstriyel çağın bu kurumu dağıttığını ve en önemli liderlik kurumunun zayıfladığını söyledi. Merkezi otoritenin zayıflaması gerektiğini vurgulayan Senge, merkezi yönetimin yerini yerinden yönetime bıraktığı Toyota'yı bu konudaki en başarılı örnek olarak gösterdi. Senge, Toyota'nın piyasa değerinin Ford ve DaimlerChraysler'den yüksek olduğunu belirti.
Liderin mizah anlayışı olmalı
Yönetim Danışmanı Dave Taylor konuşmasında Antartika'yı 28 kişilik bir ekiple geçmeye çalışan ve bu deneyiminde başarısız olarak geri dönmek zorunda kalan Mr. Schkleton'ı anlattı. Antartika'nın buzullarında 18 ay yaşam savaşı veren bir ekibin macerasını, dayanıklılığını, inancını ve daha sonra ekibin sağ salim kurtuluşunu anlatan Taylor, ‘Umutsuzluğa kapıldığınızda Antartika'nın ortasında 160 kilometre esen rüzgar ve eksi 89 derecede yaşam savaşı veren Schkleton ve ekibini hatırlayın’’ diye konuştu.