Güncelleme Tarihi:
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsünce (IEEFA) hazırlanan "Sıfırdan 50'ye: Küresel Finans Petrol ve Doğal Gazdan Çıkıyor" başlıklı çalışmaya göre, küresel finans kurumlarının petrol ve doğal gaz yatırımlarından çekilmesindeki ivme, kömür yatırımlarından çıkışın ilk dönemlerine benzer eğilim gösteriyor. Uluslararası finans kuruluşları, politikalarını Paris İklim Anlaşması ile uyumlu hale getirerek, küresel iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlamayı amaçlıyor fakat IEEFA'ya göre, mevcut petrol ve doğal gaz yatırımlarından finansmanın çekilmesi politikalarının büyük bir kısmının küresel sıcaklık artışını 1,5 ila 2,0 dereceyle sınırlandıramayacak kadar zayıf etkisi bulunuyor.
BU YILIN İLK YARISINDA İKİYE KATLANDI
Çalışmaya göre, 2017'de fosil yakıt finansmanını sınırlandıran politikaları ilk kez uygulamaya koyan büyük ölçekli finansal kuruluşlar arasında Dünya Bankası, BNP Paribas, Credit Agricole Group ve AXA bulunurken, 2018'de 5 ve 2019'da 18 finans kuruluşu daha söz konusu sektörlere yönelik finansman sınırlandırması kararı aldı. Bu rakam bu yılın ilk yarısında ise ikiye katlandı. Bu dönemde, 23 uluslararası sermaye kurumu daha Kuzey Kutbu'ndaki katranlı kum, petrol ve doğal gaz yatırımlarından çıkmaya karar verdi.
Avrupa'daki finans kuruluşları, petrol ve doğal gaza yönelik finansmanın sınırlandırılmasında öncü rol üstleniyor. Bugüne kadar Avrupa'daki 36 finans kurumu, bu kapsamdaki politikalarını kamuoyuyla paylaştı.
ABD'de ise 6 finans kurumu benzer adımlar atarken, bu finans kurumlarından Goldman Sachs, JP Morgan Chase, Citigroup, Wells Fargo ve Morgan Stanley son dört ay içinde Kuzey Kutbu'ndaki sondaj faaliyetlerine finansman akışlarını sonlandıran politikalarını kamuoyuna duyurdu.
Raporun yazarlarından IEEFA Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü Tim Buckley, küresel ölçekte fosil yakıt projelerine yönelik finansman sınırlandırmada yaşanan ivmenin, artan iklim riskini daha iyi yönetmek isteyen diğer finans kuruluşları tarafından da benzer adım atılmasına yönelik beklenti oluşturduğunu belirtti.
Buckley, karbon yoğunluğu yüksek olan projelerdeki sıkılaştırılan yasal altyapının kar marjında daralma anlamına geldiğine ve bu durumun vadedilen getirilere ulaşılma potansiyelini zora sokarak riskleri artığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Küresel ölçekteki hisse senedi piyasalarında, petrol ve doğal gaz şirketlerinin neden olduğu tahribat, emisyonların azaltılmasına yönelik kamuoyu baskısı ve projelerdeki sorunlar, finansman kuruluşlarının yeni petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine finansmanı sınırlandıran politikalar geliştirilmesiyle sonuçlanıyor. Şirketlerin fosil yakıt yatırımlarını aşamalı olarak sonlandırmaları, kurum itibarına yönelik ve iklim değişikliğinin yaratacağı riskleri bertaraf etmenin yanı sıra finansal açıdan anlamlı görünüyor. Küresel ölçekte faaliyet gösteren finans kurumlarının, rezervleri arttıran fosil yakıt şirketlerine yatırım yapmaya devam etmeleri için finansal olarak rasyonel bir sebep bulunmuyor."