Güncelleme Tarihi:
YIL boyunca küresel ekonominin yönünü belirleyecek olan makro konuların tüm boyutları ile ele alındığı, aynı zamanda şirketlerin iş ve yatırım kararlarında belirleyici olan jeopolitik gelişmelerin tartışıldığı Davos Zirvesi ve Coface Ülke Risk Konferansı tüm dünya genelinden siyasetçi, üst düzey yönetici ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Integral Menkul Değerler AŞ Danışmanı Dr. Artunç Kocabalkan, yatırımcılar için 2017 görünümüne ilişkin yol haritası niteliği taşıyan önemli değerlendirmelerin yapıldığı organizasyonların yerinde nabzını tuttu. Her iki etkinlikten de bu yıl ABD-Çin ilişkilerinin çok konuşulacağı sonucu çıkarken, Türkiye ekonomisi için iç dinamiklerin belirleyici olacağı ifade ediliyor. İşte zirveden merak edilenlerin ayrıntıları...
TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR PAZAR
Türkiye, Fransa’daki Coface 2017 Ülke Risk Konferansı’nda nasıl değerlendirildi?
Uluslararası ticari alacak sigortası şirketi Coface tarafından her yıl Paris’te gerçekleştirilen 2017 Ülke Risk Konferansı’nda Türkiye, her zaman olduğu gibi çok ön plandaydı. Türkiye, özellikle siyasi konular, mülteci sorunu ve terör konusu ile ön planda oldu. Şu an için yatırımlar ile ilgili çok fazla bir şey konuşulmuyor. Türkiye jeopolitik olarak hâlâ çok önemli. Rusya ile ilişkisi hem Avrupa Birliği (AB) hem ABD tarafından yakın takipte. Özellikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığı, anayasa ve referandum tartışmaları ve TL’deki değer kaybının risk primini artırması Türkiye açısından dikkat çeken konular arasında yer aldı. Bununla beraber yatırımlar açısından bekle-gör yaklaşımının tercih edildiği gözleniyor. Ama yine de Türkiye çok büyük bir pazar ve göz ardı edilmeyecek bir ülke. Coface, Türkiye’nin notunu düşürmedi, Güney Afrika’nın notunu düşürdü. Genel düşünce, politik belirsizliğin ekonomide büyüme beklentilerini düşürdüğü yönünde. Buradaki uzmanlar gelişen piyasalar açısından bakıldığında Türkiye’nin siyaseten soru işaretleri olan dönemden çıkması ile birlikte hızlı bir büyüme içerisine gireceğini düşünüyor. Çünkü gelişen piyasalara artık yavaş yavaş para girmeye başladı. Biz dış faktörlerden daha çok iç faktörlerden dolayı olumsuzluklar yaşıyoruz. Özellikle Türkiye’deki terör ve siyasi belirsizlikler buna neden oluyor.
Bu yıl küresel ekonomide en çok neler konuşulacak?
Davos’ta; girişimcilik, kadının ekonomideki yeri, kapsayıcı kapitalizm gibi pek çok konu konuşuldu. Ama iş dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. Hep kısa vadeli kararlar alınıyor ve popülizm geri geliyor. ‘2017 yılında dünya ekonomisinde ne olacak?’ diye sorarsak, Ülke Risk Konferansı’nda ABD-Çin ilişkileri daha çok masaya yatırıldı. Donald Trump’ın daha önce seçim çalışmalarında kullandığı ABD-Çin savaşı konuşuldu. Tabii ki burada askeri bir savaştan değil; ekonomik, siber ve siyaseten bir savaştan bahsediliyor. Fakat Trump’ın açıkça bir savaş açması pek mümkün değil. Zaten ABD ekonomisi toparlanmaya başladı ve Trump toparlanan bir ABD ekonomisi ile başkan oldu. Konuşulan konular genel olarak; Trump’ın popülizmi ve güçlü bir dolar istemediği oldu. Fakat diğer yandan ABD’de yavaş yavaş artan enflasyon da değinildi. Bu sebeple, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) politikaları ve 2017 yılında buna karşı nasıl politikalar üreteceği de burada konuşuldu. Avrupa ekonomisindeki yavaş olan toparlanma, Avrupa’da da artan popülizm ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in tekrar seçilip seçilmeyeceği konferansın diğer önemli konuları arasında yer aldı. Genel olarak Paris’te, mali politikalar açısından 2017’nin kötü bir yıl olacağı, risk primlerinin ve faizlerin artacağı değerlendirildi.
70’TEN FAZLA ÜLKE KATILDI
Türkiye için Davos nasıl geçti ve Davos’ta bu yılın gündem maddeleri neler oldu?
Davos’ta gerçekleşen zirveye 70’den fazla ülke katıldı. Türkiye’den de Sayın Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek katıldı. Kapsayıcı kapitalizm, popülizm, korumacılık ve sanayi devriminden bahsedildi. Ancak esas konu bu yılın ‘Çin Yılı’ olmasıydı. Bu nedenle genel itibariyle Çin ve ABD ilişkileri konuşuldu diyebiliriz. Özellikle ABD’de yeni Başkan Trump’ın gelişiyle birlikte Çin ve ABD arasındaki ilişkilerin nasıl ilerleyeceği çok merak edildi. Bu yıl ilk defa bir Çin Devlet Başkanı katıldı. İşin ilginci o ki; Çin, kapitalizmin esas savunucusu olduğunu ve reformist olduğunu düşünüyor. Bu da çok ilginç oldu. Davos gibi bir yapıyı oluşturmak kolay değil, yıllardır sürdürmek de kolay değil. Davos’un önemli bir zirve olmaya devam edeceğini düşünüyorum.
Zirveleri genel olarak değerlendirir misiniz?
Hem Davos’ta hem de Paris’teki konferansta katılımımızın en önemli yararı 2017’de dünyayı ve Türkiye’yi anlamak ve anlatmak için pek çok farklı görüşü, pek çok farklı düşünceyi dinleyebilmek oldu. Davos’taki bu sene en önemli konu elbette “Trump ne yapacak?” sorusuna cevap bulmak şeklindeydi. Çünkü Trump’ın açıklamaları da kampanyası da yapacağım dediği şeyler de hiçbir kitapta yazmıyor. Daha doğrusu söyledikleri ile yapacakları arasında bir fark olacağı düşünülüyor çünkü söyledikleri amaçlarına uymuyor. Örneğin Türkiye özelinde düşünürsek; Rusya ile Suriye’de ittifak yapan bir NATO ülkesi Türkiye. Trump’ın Türkiye’ye bakışı nasıl olacak? NATO’ya bakışı konusunda NATO oldukça etkisiz bir kuruluş diyordu, peki şimdi başkan olduktan sonra ne yapacak önemli soru bu. Bir diğer önemli konu da elbette Davos’ta çokça gündemde olan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in açıklamalarıydı. Bu sene Davos’ta Çin yılıydı. Çin; ne ABD’li ne de Avrupalı liderlerin olmadığı bir Davos toplantısında kapitalizmin tek savunucusuydu neredeyse, çünkü Trump’ı anlamak için bir rehbere ihtiyaç duyan dünya, Çin Devlet Başkanı’nın açıklamalarını çok daha net gördü. Dünyada her şey ters yüz olmuş gibi. Çin Devlet Başkanı diyor ki kapitalizmin, serbest ticaretin esas yanında olan biziz, ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz ve ABD’yi suçluyor. ABD’ye diyor ki veya dünyaya diyor ki siz korumacısınız, yanlış da değil aslında.
TÜRK FİRMALARLA ORTAKLARI BULUŞTU
COFACE Türkiye Genel Müdürü Emre Özer, 24 Ocak 2017’de Paris’de düzenlenen Coface ülke riskleri konferansına ilişkin şunları söyledi:“Coface, her yılın ocak ayında ise tüm dünyadan oldukça önemli konuşmacı ve katılımcıların yer aldığı ülke riskleri konferansını düzenleyerek, o yıl dünya ticaretine yön verecek ana unsurları firmalarla paylaşıyor. 24 Ocak’ta bizler de Türkiye’den değerli bir kaç firmamız ile konferansa katıldık. Böylece Türkiye’nin ve ihracatımızda önemli yer tutan diğer ülkelerin notları, dünyadaki ekonomik değişimler ve küresel durgunluk adına üretilen çözümleri takip etme şansımız oldu. Global büyümenin yüzde 2.7 olacağını öngören Coface, bizim en fazla ihracat yaptığımız pazar olan gelişmiş ülkeler için yüzde 1.6 ile istikrarlı bir büyüme öngörüyor. Coface Türkiye’nin notunda bir değişiklik yapmazken, 2015 yılından bu yana ilk kez notunu artırdığı ülke sayısı düşürdüklerinden fazla oldu. Kısaca 2017 yılı ülke riskleri konferansı firmalara dünyadaki değişkenliğin hızını işaret ederken belirsizliği ancak güvenli ticaret ile kâra dönüştürebileceklerinin altını çizdi.”
GÜNDEM NE OLACAK?
Zirvede konuşulanlara çerçevesinde küresel ekonomide gündem ne olacak?
Zirvede bakıldığında bu yıl küresel ekonomide konuşulacak konunun ‘Fed’in ne yapacağı?’ olacağını sanıyorum. Küresel yavaşlamadan bahsediliyor; bunu aşmak için Çin ve ABD ekonomisi arasında çekişme mi yoksa birlikte ilerleme mi olacak o da büyük bir merak konusu oluyor. Çin-ABD ilişkileri bu yüzden bu yılın en önemli konularından biri. Ayrıca buna bağlı olarak küresel ekonomide enerji fiyatlarının bir miktar düşük kalması bekleniyor.
DÜNYA EKONOMİSİ ABD VE FED GÖLGESİNDE
2017 yılına girerken dünya ekonomisi için ABD’nin yeni başkanı ile birlikte yeni bir dönem de başlıyor diyebiliriz. Muhafazakâr ekonomi görüntüsü veren Donald Trump’ın özellikle Çin’e yönelik söylemleri ve gümrük duvarları konusundaki düşünceleri, dünyada ticaret savaşlarının habercisi olarak algılanırken, bu durumun dünya büyümesini olumsuz etkilemesinden korkuluyor. Yeni dönemde ABD dolarındaki güçlenme sürecinin devam edip etmeyeceği de yine dünya ekonomisi için önemli olacak. Bilindiği gibi dolar pek çok ülkede, özellikle gelişen ülkelerde önemli bir maliyet kalemi ve ülke ekonomileri üzerinde baskı yaratmakta. Dolardaki güçlenmenin tamam mı yoksa devam mı olacağı Trump’ın ilk 100 günlük icraatları sonucunda daha belirgin olacak. Global ekonomiler için bir diğer önemli faktör ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımlarını hangi şiddette gerçekleştireceği. Aralık toplantısında faizlerini 25 baz puan artırarak yüzde 0.75 seviyesine çeken Fed, 2017 yılı için 3 faiz artırımı beklentisinde olduğunu işaret etti. Bu beklentiler büyük ölçüde piyasalarda fiyatlandı ancak ekonomi ve enflasyondaki gelişmelere bağlı olarak bu sayı daha artabileceği gibi daha az da olabilir. Bilindiği gibi Fed 2016 yılına dört faiz artırımı beklentisi ile girmiş ancak yılı sadece bir faiz artırımı ile kapatmıştı. İşsizlik yüzde 4.7 ile Fed’i memnun etse bile yüzde 2.2 seviyesine demir atmış enflasyondaki durgunluk henüz hızlı faiz artırımları için uygun görünmüyor. Bu noktada Fed’in Şubat toplantısının dışında Mart ayındaki toplantı daha önemli olacak.
AVRUPA’DA SEÇİMLER BAŞLIYOR
Euro Bölgesi’nde ise stabil devam eden yüzde 1.7 seviyesindeki büyüme ve yüzde 0.9 seviyesine saplanmış enflasyon, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) yüzde 0.05 olan faizini artırmak için yeterli değil ve hala aşağı yönlü riskler barındırıyor. Bunun yanında Avrupa’da şubat ayında Almanya Cumhurbaşkanlığı seçimi ile başlayacak seçim maratonu, martta Hollanda Parlamento, mayısta Fransa Cumhurbaşkanlığı ve haziranda Fransa Genel Seçimleri ile devam edecek. Ayrıca Avrupa bankalarının sermaye yeterliliği konusu da Euro üzerinde baskı yaratmaya devam ediyor. Bu çerçevede EUR/USD paritesi 2017 yılında 1.03-1.10 arasında dalgalanacak gibi görünüyor.
OLUMLU SÜREÇ KAPIDA
Gelişen ülke piyasalarında ise fon akışlarının zayıf olması beklenirken, Türkiye ile aynı grupta yer alan ülkelerde önemli bir hikâye görülmüyor. Türkiye için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) adımları Türk lirasının stabil bir seyre girmesinde önemli olacağı gibi, siyasilerin atacağı reformlar çok daha fazla önemli olacak. Nisan ayına kadar referandum konusu piyasada bir miktar belirsizlik yaratabilir. Ancak referandum sonrasında belirsizliğin kaybolması olumlu bir süreç başlatabilir.
Uyarı Notu: “Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.”