Güncelleme Tarihi:
Hardy, “kur savaşı” teriminin 2010 yılı sonrasında sıklıkla kullanılmaya başlandığını hatırlatarak, özellikle küresel risk iştahının zayıfladığı bir ortamda yaşanan kur savaşında, gelişmekte olan ekonomilerin risk altında olduğunu vurguladı.
Özellikle küresel ekonomik büyümenin zayıflaması halinde dikkate değer büyüklükte cari açığı olan ülkelerin risk altında olduğuna dikkati çeken Hardy, “Buna sebep olansa, uyumlu parasal politikalarından çok, yabancı sermayenin ülkeden çıkma eğiliminde olacak olması. Bu durumda merkez bankaları enflasyon riskini ve enflasyonu düşük tutmak için göreceli bir şekilde politikasını sıkılaştırması gereksinimi duyabilir' ifadelerini kullandı.
Hardy, “Kur savaşında başka para birimleri karşısında para biriminin değer kazanması Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için ciddi sıkıntı yaratacaktır. Kur savaşının genel sonucu gelişmekte olan ekonomiler için kaybetmektir. Para biriminin değerli olması rekabetçiliğin ve tabi ihracatın zayıf seyretmesine neden olur” diye konuştu.
“Kur savaşının ortaya çıkardığı en büyük risklerden biri enflasyon”
Kur savaşına dahil olmanın beraberinde ciddi enflasyon riski yaratabileceğini belirten Hardy, şunları kaydetti:
“Kur savaşının ardındaki mantık, kendi para biriminin değerini bilinçli bir şekilde düşürerek, üretim, istihdam ve ticarette komşu ülkelere oranla ekonomik çıkar sağlamak ve küresel rekabetçiliği artırmaktı. Fakat kur savaşının ortaya çıkardığı en büyük risklerden biri, enflasyonun yükselmesi.
Birçokları içinde bulunduğumuz zamanı 1930'ların Büyük Depresyonu'na benzer bir zaman dilimi olarak görüyor. İngiltere ve Japonya da o dönemde paralarının değerini düşük tutmaya çalışmışlardı. Yatırım dünyası bir şeyin farkına vardı; hiçbir maden ile desteklenmeyen, karşılıksız para birimlerinin bulunduğu ve talebin zayıf olduğu bu dünyanın kazananı para birimini en çok devalüe eden ülke olacak.”
“Kur savaşı 'abartılı' değil”
Hardy, geçen hafta, G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplantısı öncesinde, döviz kurlarındaki volatiliteye ilişkin endişelerini dindirmeyeçalışan Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde'ın küresel kur savaşları tartışmalarını “abartılı” bulduğu yönündeki açıklamalarına katılmadığını vurguladı.
Hardy, “Kesinlikle abartılı değil. Büyük bir risk. Rekabetçi devalüasyonlar şeklinde devam etmesi ve bir üst seviyeye doğru ilerlememesi halinde bu durum sadece rahatsızlık nedeni olacaktır. Önemli olan kur savaşının tam anlamıyla bir ticaret savaşına dönüşmesini takip etmek olacak. Böyle bir durumun yaşanması ciddi ekonomik zarara neden olacaktır” öngörüsünde bulundu.
Tek gerçek para birimi olan altın dışında, tüm para birimlerinin muhtemelen uzun vadede değer kaybedeceğini belirten Hardy, “Mevcut risk daha da yükselerek ticarette korumacı önlemlerin alınmasına, daha kötü ekonomik anlaşmazlıklara neden olabilir. Japonya'nın agresif pozisyonu ya diğer ülkeleri de benzer adımlar atmaya teşvik edecek yada Japonya'nın politikasının etkilerinden kendilerini koruyabilmek için hareket etmeye yönlendirecektir” dedi.
“Avrupa devalüasyon oyununu şu anda kaybediyor”
Kur savaşının bundan sonraki seyrine ilişkin beklentilere de değinen Hardy, “İngiltere hali hazırda sterlinin değerini düşük tutan politikaları uygulamaktan son derece memnun. Öte yandan ABD, FED politikalarının doğrudan bir sonucu olarak rekabetçi devalüasyon oyununun yıllardır galibi. Avrupa ise özellikle merkezdeki sıkı para politikası nedeniyle, kur savaşında açıkta kalmış durumda. Çünkü Avrupa Merkez Bankası, FED ve diğer merkez bankalarıyla aynı şekilde hareket edemiyor. Bu yüzden hali hazırda Avrupa devalüasyon oyununu şu anda kaybediyor. Eğer Avro güçlü pozisyonunu sürdürmeye devam ederse, bu son derece sıkıntılı bir sürece dönüşecek” ifadelerini kullandı.
Başçı da “kurda galip yok” demişti
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da, geçen ay küresel kur savaşlarına ilişkin sorulara karşılık olarak, “Bence kur savaşlarıyla ilgili sorular merkez bankacılara sorulmamalı. Herkes çok miktarda para basarsa, o zaman küresel enflasyon ortaya çıkıyor ve kimsenin parası diğerine göre değer kaybedememiş oluyor. Bu tür bir mücadeleden hiç kimse kazançlı çıkmıyor. Bunu bildiği için de merkez bankacılar özellikle bu dilden konuşmamaya çalışırlar” yorumunu yapmıştı.