Güncelleme Tarihi:
Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hulusi Belgü, döviz kurlarındaki yükselişten dolayı sektörün karşılaşabileceği olası risklerin etkisini en aza indirmek amacıyla tüm paydaş ve perakende sektörünün nefes almasını sağlayacak çözüm önerileri paylaştı.
Son aylarda kurlardaki dengesiz havanın yalnızca perakendecileri değil, AVM yatırımcılarını da etkisi altına aldığını belirten Belgü, “Perakendeci AVM’lere kira ödüyor, yatırımcılar ise bankalara döviz ile borçlanıyor. Bu çerçevede, kurlarda yaşanan en ufak bir dalgalanma zincirleme bir etki ile tüm organize perakende sektörünü etkisi altına alarak, olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Türkiye’de yerli ve yabancı alışveriş merkezleri ve yatırımcılarının tek çatı kuruluşu AYD olarak, sektörün yaşadığı sıkıntıların farkındayız ve bu noktada perakende sektörünü yatırımcılar, bankalar, markalar, üreticiler, tedarikçiler ve çalışanları ile ayrılmaz bir bütün şeklinde değerlendiriyoruz” dedi.
YABANCI SERMAYE TÜRKİYE’YE AVM’LERLE GİRDİ
Kamuoyunu bu konulardan en çok kiraların dövizle ödenmesi meşgul ettiğini belirten Belgü, “Her ne kadar 5 yıllık ve 10 yıllık geçmişlere baktığımızda döviz hep, enflasyondan daha düşük artış gösterse de son üç senedir bölgemizin ve ülkemizin içinde bulunduğu jeopolitik gerçekler sebebiyle yaşanan ani hareketlilik hem perakendecilerimizi hem de alışveriş merkezi yatırımcılarımızı rahatsız ediyor. Türkiye’nin bir diğer gerçeği de alışveriş merkezlerinin kullandığı banka kredilerinin yabancı para birimiyle fonlanması… Bu fonlamanın döviz ile olmasının sebebi alışveriş merkezlerinin bir tercihi değil; 5-10 yıl gibi uzun vadeli kredilerin fonlamasının yurt dışı kaynaklardan yapılması... Şu anda Türkiye’deki alışveriş merkezi yatırımları yaklaşık olarak 55 milyar dolarken, bu yatırımların %30’u, yaklaşık 17 milyar dolarlık bütçe ile yabancı yatırımcılar tarafından yapıldı ve Türkiye’ye son yıllarda giren direkt yabancı sermayenin %10’u alışveriş merkezleri vasıtasıyla girdi.” diye konuştu.
ÖNLEM ALMAK HEPİMİZİN GÖREVİ
Olası risklerin önlenmesinde sektör paydaşlarının tümünün elini taşın altına sokmalarının öneminin altını çizen Belgü, “Ülkemizin artık bir gerçeği haline gelen döviz kurlarındaki ani yükselişler için gelişen, büyüyen ekonomimizde felaket tabloları çizmek yerine mevcut şartlar içinde teşhisi doğru koymak ve gerekli önemleri almak hepimizin görevidir. Bizler, sektörün önde gelen temsilcileri olarak, devletimizin ve bankalarımızın da desteği ile kur riskini paylaşıp; bu soruna el birliği ile bir çözüm getirelim; ekonomimizin selameti ve sektörümüzün sürdürülebilir büyümesi yönünde ortak bir adım atalım düşüncesindeyiz. Bu kapsamda, hazırladığımız ‘Stratejik Kur Riski Paylaşım Modeli’ni ve bu çerçevedeki önerilerimizi sektörümüz ve kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi.
ÇÖZÜM KENDİ İÇİNİZDE GİZLİ
Dövizdeki hareketliliğin perakendecinin maliyetlerini artırdığını, alışveriş merkezlerine tahsilat problemi yaşattığını ve dolayısıyla banka kredi ödemelerini etkilediğini vurgulayan Belgü şunları söyledi. “Bu durum devletin hem gündemini meşgul ediyor hem de kâr kaybı sebebiyle vergi tahsilatlarında hissediliyor. Biz AYD olarak 2017’nin ilk aylarında görülen dövizdeki hareketlilik sonrasında Bankalar Birliği ile birlikte dövize karşı önlem almak ve çeşitli çağdaş finansal çözümler aramak için sektörümüze yönelik toplantılar, eğitimler yaptık. Ani yükselişin ardından dövizde yaşanan düşüş sebebiyle bu toplantılara perakende firmalarından kısıtlı katılım olmakla birlikte, her yükselişte döviz ile ilgili şikayetlerini basınla paylaşan derneklerimizden hiç katılım sağlanmadı. Bu durum hem bizim hem de sektörümüz için ayrıca üzücü. Oysa çözüm kendi içinde gizli.”
PAYLAŞARAK SORUNLARIN ÖNÜNE GEÇEBİLİRİZ
Her alışveriş merkezi ve perakendeci bütçelerini yaparken dövizdeki hareketlilik için çeşitli öngörülemeyen giderler bütçelediğini söyleyen Belgü şöyle devam etti: “Bu bütçelerin zarar oluştuktan sonra kullanılması yerine önlem almak için kullanılması daha doğru olacaktır görüşündeyiz. İşte bahsettiğim ‘Stratejik Kur Riski Paylaşım Modeli’ de devletimizi ve bankalarımızı yanımıza alarak kalıcı çözümler planlamamız üzerine kurulu. Bugün Türkiye’deki tüm bankalar ‘future ve option’ hizmetleri vermekte. Bizim de önerimiz ve üstümüze düşen devletimizin de desteği ile maliyetleri Banka, Perakendeci ve Alışveriş Merkezi yatırımcısı olarak bölüşerek önlem almaktır. Bu sayede baştan bazı maliyetlere beraberce katlanarak 5 yıllık bir planlama yapabilir, karşılaşılacak maliyetleri önceden belirleyip paylaşarak olası sorunların önüne geçebiliriz.
Peki bunu nasıl yapabiliriz? sorusunun cevabını ise şöyle açıklayabilirim: “Her alışveriş merkezi normal zamanlarda %8, kriz dönemlerinde ise %10 ila %12’ye varan indirimlerle kiracısına yardımcı olur ve bunu sene başında bütçeler. Yani kirasının %8 ile %12’sini kiracısı için harcayacağını bilir. Aynı şekilde perakendeci de kur tahminleriyle belli bir oranda kur riskini bütçesine yansıtır ve bu miktar genellikle enflasyon beklentisi doğrultusundadır. Özetle seneye başlarken her iki tarafta toplamda %20 ila %30’luk bir gideri kriz dönemlerini öngörerek bütçeler. Oysa bu bütçenin bir bölümünü enbaşında kur riskini bertaraf etmek için ‘future ve option’ gibi bizi kur riskinden koruyacak enstrümanlar için kullanırsak hem perakendeci, hem de AVM yatırımcısı kendini korurken karlılığın artmasıyla vergi tahsilatı artacak bankalar da kredileri daha kolay tahsil edecektir. Dolayısıyla devletimizin ve bankalarımızın böyle bir işlemi desteklemesi kendilerine de fayda sağlayacaktır.
Diğer taraftan kur riskinden korunan AVM yatırımcısı ve perakende markaları, rahat bir nefes alacaktır. Oluşan güven ortamında AVM yatırımcıları perakende markalarına yıllık peşin ödemelerde cazip oranlarda indirim şansı da tanıyabilir. Burada kirasını ödemekte zorlanan perakendecinin yıllık peşin ödemesini nasıl yapacağı sorusu akıllara gelebilir. Bu noktada perakendeci yine kur riskini almadan banka kredisi alabilir. Burada önemli olan AVM yatırımcısının banka kredisinin üzerinde bir indirim vermesinin gerekliliğidir."
TL’YE GEÇMEK HAYAL DEĞİL
Bu model ile AVM kiralarında TL’ye geçmenin hayal olmadığını vurgulayan Belgü, “Ortaklaşa yapılacak olan bu planlamanın sonrasında kiraların TL ile ödenebilmesi için kademeli olarak alışveriş merkezlerinin Türk Lirası ile kredilenmesi için çalışma yapılmalı ve sonrasında bu kademelendirme kiralara da yansıtılmalıdır. Bunlar yapılırken tabii ki ülkemize milyarlarca dolar yatırım yapan yabancı yatırımcıların da kayba uğramamaları için önlem alınmalı. Güçlü ekonomimize güvenerek yatırım yaptığı ülkemizde yaptığı yatırımı geri alması için kur kaybına karşı yine banka ve devletimizin yardımına ihtiyacı olacaktır.
Peki o halde ne yapmamız lazım? Tüm taraflar olarak yapıcı ve çözümleyici somut adımlar için ilgili tarafların diyaloğu sürdürmesini sağlamamız lazım.
Peki ne yapmamamız lazım? İletişimi kullanarak pozisyon sağlamak adına her ortaya çıkan problemde kamuoyunu ve tüketiciyi ürkütecek açıklamalarla ülkemizdeki Türk ve yabancı yatırımcıyı ayrım yapmadan ürkütmemek lazım. Bu sektörü beraber büyütmemiz lazım.” diye konuştu.