Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2001 00:00
SON aylarda herkesin dikkati doğal olarak
döviz kurlarına yoğunlaştı. Piyasaların takip ettiği tek gösterge
dolar kurları oldu. Dolar kuru da kendini takip edenleri utandırmamak ister gibi, her gün yeni numaralar çekiyor. Hep beraber izliyoruz.Bu arada ekonomi çöküyor. İşsizlik giderek tahammül edilemez boyutlara geliyor. Bu yılın ilk üç ayında yalnızca bankacılık sektöründeki istihdam azalmasının 6 bin kişi olduğu söyleniyor. Bazı başka verilere göre, tüm ekonomideki işsizlerin sayısı geçen yılın son üç ayına göre bu yılın ilk üç ayında 450 bin kişi artmış. Geçen yılın aynı dönemine göre de, işsizlerin sayısındaki artış 100 bin kişi civarında. Bunlar çok büyük rakamlar. Büyük oldukları kadar da korkutucu boyuttalar. Geçmişte böyle rakamlar görülmemiş. Bazı başka rakamlar da kaygı verici. Geçen yılın ekim ayında yüzde 81'e kadar ulaşan imalat sanayiindeki kapasite kullanımı bu yılın haziran ayında yüzde 72'ye düştü. Yılın ilk dört ayında sanayi üretimindeki düşüş ise ortalama yüzde 5 civarında.Hizmetler sektöründeki durumu rakamlarla tespit etmek çok güç. Fakat, büyük şehirlerdeki kiralık dükkán ilanlarının her gün giderek artmasından ve kiraların düşmesinden hizmetler sektöründeki durumun sanayiden de kötü olduğu anlaşılıyor.ÜCRETLERBirçok özel sektör kuruluşu çalışanlarına zam yapamıyor. Büyük bir olasılıkla, yılın ikinci yarısı için çalışanlarına zam yapamayan şirket sayısı daha da artacak.Döviz kredisi kullanan şirketler zor durumda. Şubat krizinden önce yurtiçi bankalardan kullanılan döviz kredilerinin toplamı 13 milyar dolar civarındaydı. Yurtdışından özel sektörün kullandığı kredilerin toplamı da 40 milyar doların üzerinde.Bütün bu rakamların söylediği şu: özel sektörün borç yükü krizle beraber 50 katrilyon lira kadar arttı. Bu rakam da milli gelirimizin üçte birine yakın. Yani, şirketlerin borç yükleri ürettiklerinin üçte biri oranında arttı. Bu da ürkütücü bir rakam. Doğal olarak, banka kredilerinin zamanında ödenmesindeki sorunlar artıyor. Zaten sallanan bankacılık sektörü dönmeyen krediler nedeniyle de ayakta kalmanın mücadelesini veriyor.Reel ücretler artan enflasyon, hiç artmayan maaş ve ücretler nedeniyle hızla düşüyor. Dört kişilik bir ailenin mutfak harcamaları asgari ücretin iki katı düzeyine geldi. İşsiz kalmak istemeyenler eski ücretlerinin yarısını almaya razı duruma düştüler. Reel ücretlerin bundan sonra daha da düşmesi hiç şaşırtıcı olmayacak. Doğal olarak, hızla düşen reel ücretlerle iç talep de hızla azalıyor.POLİTİKALARBütün bunlar ekonomideki sayılı iyi göstergelerden birini yaratıyor. Cari işlemler dengesi fazla veriyor. Onun da çok iyi olup olmadığı tartışılır. Rahmetli hocam Demir Demirgil, ‘‘Türkiye ekonomisinin cari işlemler fazlası vermesi yanlış politikaların ödemeler dengesi üzerindeki tezahürüdür’’ derdi.Ekonomide yaşananların tümünü ‘‘siyasete güvensizlik’’ faktörü ile açıklamak mümkün görünmüyor. Güven unsuru mutlaka önemli. Fakat, uygulanan ekonomi politikalarının neye hizmet ettiği de çok iyi irdelenmelidir.Türkiye ekonomisi daima kurların istikrarlı olduğu dönemlerde büyümüştür. Döviz kurlarındaki istikrar, büyüme için yeterli olmasa da, gerekli bir şarttır. Galiba, konu yetkililerce artık anlaşılmaya başlandı.
button