Güncelleme Tarihi:
SABAHATTİN Sarı, elektronik eşya alanında önceleri perakende, ardından da toptan satışa geçti. Ticari hayatı dünyadaki gelişmelerden olumlu etkilendi. İki kutuplu dünyanın sonunun simgesi olan Berlin Duvarı’nın yıkılması, o yıllar ticarette yeni olan Sarı’nın işlerinin patlamasına yol açtı. “Berlin Duvarı yıkılınca Doğu Almanlar muza saldırdıkları gibi elektronik eşyalara da yöneldi. Hayallerindekileri satın alma fırsatı bulmuşlardı. Kısa sürede dükkandaki tüm mallar satıldı. Raflar ve depo boşaldı. TIR’la getirdiğimiz mallar raftaki yerini almadan daha TIR kasasındayken tükeniyordu. Almanya’da mal bulamaz oldum. O dönemde Amerika’dan Jumbo uçaklarla elektronik eşya getirdim. Yine de yetiştiremedim” diye anlatıyor Sabahattin Sarı o günleri...
İLK TÜRKLERDEN BİRİYİM
Dünyada iletişim devrimi olarak kabul edilen internet de Manolya şirketler grubunun büyümesinde çok etkili oldu. Sarı, internetin kendilerini nasıl etkilediğini şöyle anlattı:
“Almanya’da diyebilirim ki internet üzerinden ilk ticareti yapan Türklerdenim. İnternetten önce insanlar ne yapıyordu diye düşünüyorum. İnternet o kadar hayatımıza girdi ki, sanki hiç onsuz yaşamamış gibiyiz. Eskiden müşteri bize geliyordu. Şimdi müşteriye biz gidiyoruz. Ticaretteki en büyük değişim bu. Sen müşteriye gitmiyorsan uzun vadede sıkıntılısın demektir. İnterneti erken keşfetmek bizim başarıdaki önemli faktörümüz. İnternet üzerinden AB içinde en uygun pazarlara giriyoruz. Üye tüm ülkelere satış yapıyoruz. Şirketlerimizde günlük sekiz farklı lisan konuşuluyor. Bu da bizim ne kadar farklı pazarlara girdiğimizin göstergesi. Ucuz personel değil, yüksek maaşlı yani kalifiye personel çalıştırmak da bizim ilkemiz. İyi eğitilmiş, kalifiyesi yüksek, bilgisayarı iyi kullanan ve birkaç dili iyi bilen personel politikamız verimimizi artırdı. Ayrıca Almanya’da şirket sahibi olmanın da tabi ki avantajları var.”
DOĞA VE TARİH TUTKUNU
Sabahattin Sarı’yı yakından tanıyanlar onun doğa ve tarih tutkunu olduğunu da bilir. Dalmayı seviyor. Bodrum’da her yıl mutlaka denizin derinliklerini keşfediyor. Ormanda günlük gezilerini ihmal etmiyor. Sarı, “Doğa ile iç içe yaşamak beni huzurlu kılıyor. Berlin ve tatilimi geçirdiğim Bodrum bu olanağı sunuyor. Benim can yoldaşım Pasha ile sabahları Berlin’in etrafındaki ormanların içine dalıyoruz” diyor.
HAYATIN TADINI TORUNLARIMDAN ALIYORUM
“Asıl sorumluluğumuz kendimize, ailemize ve dostlarımıza karşı. Çalışma hayatından çok daha önemli ve kıymetli olanlar evde bekliyor. Aile olmuşsun, çoluk çocuğun olmuş. Arkasından torunların geliyor. Onları sevindirmen lazım. Torunlar eve giderken soruyorlar: ‘Dede bugün bana ne getirdin?’ Bahçede onlar için özel hazırlanmış çocuk parkı var. Onlarla havuza giriyorum. Dalmayı öğrettim. Son zamanlarda büyük toruna satranç öğrettim. Kız tavlası oynuyoruz. Hayatın tadını onlardan alıyorum.”
ŞİRKETİ BİRLİKTE YÖNETİYORLAR
Uzun yıllar eşi Dilek Sarı ile birlikte yönettiği şirketi, şimdilerde kızı Manolya Kıyıldı ve oğlu Mert Sarı ile yönetiyor. Sabahattin Sarı, “Birisi sağ, diğeri sol kolum. Onlar olmadan şirketi yürütmemiz artık çok zor. Kızım evlendi, iki torunum oldu. Kerem sırada. Ben erken baba ve genç dede olma keyfini yaşadım. Çocuklarıma da bunu tavsiye ediyorum” dedi.
TÜRKİYE’NİN BU 3 ŞEHRİ, BENİM İÇİN ÇOK ÖZEL
Sabahattin Sarı’nın hayatında Türkiye’nin üç kentinin çok özel yeri var. “Türkiye deyince aklıma ilk Ankara geliyor” diyor Sarı... Çünkü gençliğini bu kentte geçirmiş.
* Bodrum da onun için çok önemli. Tatilini mutlaka Bodrum’da yapıyor.
* Diğer büyülendiği ve vazgeçmediği yer Hatay. Hatay aynı zamanda eşinin memleketi... “Her yıl uğruyoruz” diyor Sabahattin Sarı ardından ekliyor: “Farklı dine ve farklı etnik yapıya ev sahipliği yapıyor Hatay. Yüzyıllardır farklılıklara ve zenginliklere yurt olmuş. Dünyaya örnek bir kent. Doğa ve tarihi zenginliği de var.”
ROMA BENİ ÇOK ETKİLERİ
Avrupa’daki tarihi kentleri gezmeyi çok sevdiğini anlatan Sabahattin Sarı, “Her yıl mutlaka Türkiye dışındaki ülkelere gezilerimiz oluyor. Bir çok ülke ve şehir gördüm. Beni en çok etkileyen Roma oldu. Tarihi dokusunu koruyarak günümüze kadar gelmeyi başarmış. Yeni yapılar tarihi binaları, tarihi yapılar da yeni binaları ezmiyor. Uyumlu bir kent” diyor.