Güncelleme Tarihi:
FASONCU olmak yerine markalaşmaya odaklanmanın ne kadar büyük başarı sağladığına dair en iyi örneklerden birini son yıllarda kozmetik sektöründe çok hızlı çıkış yakalayan Adnan Akad ortaya koyuyor. Kardeşleri ve babası Hüseyin Akad ile birlikte büyüttüğü 26 yıllık aile şirketinden 2006 sonunda ‘kendi markalarımı yaratmak istiyorum’ diyerek ayrılan ve sadece 2.7 milyon lirayla (1.5 milyon dolar) bir sermaye ile 2007 Şubatı’nda ilk faturasını kesen AA Kozmetik Pazarlama Ticaret Ltd’in sahibi Adnan Akad, 2011’de 39 milyon lira ciro yakaladı. Akad 2012 yılını 55-60 milyon lira ciro ile tamamlayacağını belirtiyor ve Çorlu’da nisan ayında ikinci fabrikasının temelini atacak. Aylık ihracatının 1.5 milyon dolara ulaştığını söyleyen Adnan Akad şöyle anlatıyor girişimcilik öyküsünü:
Babam sinek ilacıyla büyüdü
Biz aile şirketi olarak başladık. Önce iki amcam ve babam Kartal’da ortak bir aerosol tesisi kurmuşlar. Aslen Hasankeyfliyiz (Mardin). Amcam inşaat mühendisliği okumuş ama bir şekilde kozmetikle tanışmış ve aerosol tesisi kurmuşlar. Fason olarak çok ünlü markalara sinek ilacı üreterek büyümüşler. Sonra amcalarım ayrılmış ve babam (Hüseyin Akad) 1981’de kendi kozmetik şirketini kurmuş. Bu aile şirketimizde 5 kardeş ve babam beraberdik. 26 sene böyle birlikte çalıştık. Saç spreyi ve oda spreyinde, deodorantlarda çok iyi üretimler yaptık. İhracata ağırlık verdik aynı dönemde içerde satış kanalı olarak parfümeriler yok oldu ve ürünler büyük perakendecilere kaydı.
Kuaförlere markalı girdim
Ben markalaşma kararı aldım ve aile şirketimizden 2006 sonunda ayrıldım. 2.7 milyon liralık (1.5 milyon dolar) bir sermayeyle yola çıktım ve 2007 şubatında da ilk faturamı kestim. Hedefim kendi markalarımı yaratmak ve ‘marka olarak’ başarı yakalamaktı. Satış kanallarındaki büyük değişimin ve küresel markaların rekabet gücü karşısında ben de ‘kuaför kanalına’ odaklandım. Çünkü kuaförler sanat icra ettikleri için bütün perakende dönüşümüne karşı en büyük esnaf grubu olarak ayakta kalmayı başardılar. Belki 100 bin kaför vardır Türkiye’de. Halen kozmetik 16 farklı satış kanalında tüketiciyle buluşuyor ama kuaförler yin ede çok güçlü. Biz de hem kadın hem de erkek kuaförlerinde kendi markalarımızla çok iyi bir pazar elde ettik. Ürün adedimizle çok güçlü bir noktaya geldik. Ciroda da ilkler arasındayız. Mesela Morfoz kuaför markamızda 150 çeşit ürünümüz var. Amiral gemimiz bu marka. Ayrıca başka markalarımız da var tabii ki ve 500 çeşit ürüne ulaşmış durumdayız. Üstelik ürünlerimizin tamamına yakınını da kendimiz üretebiliyoruz.
Almanya ve İngiltere’ye giriyoruz
Biri pazarlama bir de üretim olmak üzere 2 şirketimiz, 200 civarında istihdamımız var. Aerosol kapasitemiz aylık 3 milyon adet, saç renklendiricide 1 milyon, saç bakımı ürünlerinde 1.5 milyon ve saç şekillendiricide de 300 kapasitemiz var. İhracatımız 100 ülkeye yayılmış durumda ama amacımız az ülkede iyi pazar elde etmek ve oralarda marka bazında kalıcı olmak. Şu anda Almanya ve İngiltere’de de kuaförlere girmek için çalışmalarımızı tamamladık. Hollanda, Romanya ve Arnavutluk’ta çok iyi durumdayız. Aylık ihracatımız 1.5 milyon doları aştı.
Kapasitemiz yetmiyor yeni fabrika geliyor
ADNAN Akad, Çatalca’da 16 bin metrekarelik kapalı alana sahip bir tesiste üretim yaptıklarını belirtiyor ve “Geçen yıl ciromuz 39 milyon liraydı. Bu yıl 60 milyon liraya gidiyoruz. Yeni kapasite yatırımı yapıyoruz. Ayrıca Çorlu’da 30 dönüm yer aldık ve nisanda yatırıma başlıyoruz. 4 milyon dolarlık yeni bir yatırım olacak. Bu tesiste OTC ürünler, diş macunu, ağız çalkalama ürünleri v.b. üretime ağırlık vereceğiz. Çatalca’daki tesisimizde de üretim devam edecek. Hedefimiz iki tesisle 2013’te 100 milyon TL ciro yapmak” diyor.
Markalaşma kadınlara bağlı
AA Kozmetik Pazarlama Ticaret Ltd Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Akad, kozmetik sektöründe marka olmanın çok kritik bir konu olduğunu söylüyor ve şöyle konuşuyor: “Markalaşmak gittikçe zorlaşıyor. Çünkü kozmetikte küresel devler ya markaya çok yatırım yapıyorlar ya da biraz öne çıkan markaları satın alıyorlar. Dünyada bir marka savaşı sürüyor. Ancak bu noktada yani markalaşmada kadın tüketicilerimize büyük görev düşüyor. Çünkü alışverişin yüzde 80’ini kadınlar yapıyor. Onların marka tercihi her şeyi belirliyor. Eğer kadınlarımız Türk markalarına yönelirse bu ülkenin ekonomisinde gerçek bir devrim olur.”