Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlediği basın toplantısında son ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Konuşmasında Türkiye'nin krizlere karşı eskisi kadar zayıf olmadığının altını çizen Erdoğan, yaşanan krizin fırsata çevrilebileceğine dikkat çekti. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
- Birçok finansal kuruluş iflas etti veya el değiştirdi.
- 100 yılda bir görülen bu kriz reel ekonomiyi de derinden etkiledi.
- Bankaların kredi imkanlarını kısması yatırım ve tüketimi olumsuz etkiliyor.
- Bütün ülkelerdeki büyümelerde gözle görülür yavaşlama yaşanıyor.
- Birçok ülke bırakın büyümeyi ekomomik daralma tehlikesi ile karşı karşıya.
- Olumsuz şartlardan gelişmekte olan ülkeler de etkileniyor.
- Yavaşlayan yurtdışı talep, ihracatı tehdit etmeye başladı, azalan sermaye girişleri ekonomik canlılığı tehlikeye soktu.
TÜRKİYE ARTIK ESKİSİ GİBİ ZAYIF DEĞİL
- Türkiye özellikle 1980'lerden itibaren küresel ekonomilerle bütünleşme mücadelesinin içindedir. Ancak 2000'lerin başında dahi bu bütünleşmenin tam olarak gerçekleşemediğini gördük.
- 1980'lerden itibaren 2-3 yılda bir görülen krizlerin nedeni de budur.
- Mali disiplin ve sıkı para politikaları mali sektörün güçlenmesi, yapısal reformlar, artan rezervler, kamu borç stokunda iyileşmeler ve dalgalı kur politikası Türkiye'nin şoklara karşı dayanıklılığını artırdı.
- Türkiye bu krizi de asgari etki ile aşacak ve belirlenmiş hedeflere doğru ilerlemeye devam edecek. Bu süreç Türkiye için fırsata dönüştürülebilir.
- Büyüme performansımız bir süre son yıllardakinin altında kalacak.
- Son günlerdeki gelişmeler ABD ve Avrupa'da daralma habercisi olarak algılanabilir. Bunun ihracatta olumsuz yansımaları olabilir.
- Küresel büyümedeki yavaşlamanın ihracat üzerindeki etkisi, son yıllarda Ortadoğu başta olmak üzere yeni pazar açılımları ile kısıtlı kalacak.
- Mali disiplin üzerindeki kararlı ve titiz uygulamalarımız devam edecek.
- Vergi politikalarında etkinliğin artırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.
KAYITDIŞIYLA MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR
- Kayıtdışına yönelik denetimler artırılacak.
- Kayıtdışına yönelik yeni stratejimizi önümüzdeki günlerde paylaşacağız.
- Döviz borçlarının kamu toplam borcu içindeki payı yarıya indi.
- Borçlanma vadelerinde kayda değer iyileşmeler sağlandı.
- Döviz ve faizden gelebilecek dışsal şoklara karşı daha güçlü durumdayız.
- Kronik olarak yüzde 70-80'lerde seyreden enflasyon yüzde 11.72'ye indi.
- Düşüş eğilimi iki yıllık dönemde para politikasının kontrolü dışındaki şoklar nedeniyle yavaşladı. Bu şokların başında gıda ve enerji fiyatlarındaki yükselişler yer alıyor.
- Cari açık sorunun temelinde yurt içi tasarrufun yatırımları karşılamaması ve yurt dışına enerji bağlılığı yer alıyor.
- 2008 yılında bozulan şartların olumsuz etkisini görüyoruz. Yine de doğrudan yabancı sermaye girişinin yıl sonunda 15 milyar dolar olmasını bekliyoruz.
- Döviz geliri olmayan firmalar döviz riski konusunda daha dikkatli olsun.
REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAYA YÖNELİK DÜZENLEMELER YAPTIK
- Cari açığın çözümlenmesi için uzun dönemli yapısal politika tedbirlerini uyguluyoruz. Sosyal Güvenlik Reformu'nu gerçekleştirdik. Rekabet gücünü artırmak için düzenlemeler yaptık.
- Cari açığın büyük bölümü enerjideki artıştan kaynaklandı. Artan enerji talebimiz de bu faturayı kabarttı. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik projelerin önemi daha da arttı.
- Kömür ve yerli kaynaklara ağırlık verildi. Enerji üretim ve tüketiminde verimlilik artırıldı.
- Özelleştirme programı tavizsiz bir şekilde devam edecek.
- İstanbul'u finans merkez haline getirme projesi başlatıldı.
- AB ile üyelik sürecinde üzerimize düşeni yapmak için hazırlanan Ulusal Program'da 131 yasa değişikliği yapmayı planlıyoruz.
KÜRESEL DALGAYI YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ
- Küresel dalgalanmayı çok yakından izliyoruz. Önlem alınması gerektiğinde tereddütsüz bir şekilde uygulanıyor.
- Ekonomide morallerin yüksek olması çok önemlidir. Son 6 yıldan elde ettiğimiz başarı moral ve iyimserlik zemini de ilerlemiştir. Morallerin bozuk olduğu bir ortamda yatırım da üretim de istihdam da olmaz.
- İki sihirli kelime: Güven ve istikrar. Bunları sarsmamak gerekir .
- Kimi çevreler karamsar senaryolar çizdiler ve çizmeye devam ediyorlar.
- 6 yıldır kriz kelimesini ağzından düşürmeyenler oldu ama biz bu beklentileri boşa çıkardık.
- Bunlar milletle aynı yöne bakamıyor.
- Türkiye'nin potansiyelinden habersiz olanlar bu kötümser senaryolarını elbette sürdürecek.
- Türkiye eski Türkiye değildir. Avrupa'da altıncı büyük ekonomiyiz. Kişi başı gelirde 10 bin doları aştık. Türkiye bunlardan daha iyisini hak ediyor. O seviyelere, daha iyilerine mutlaka ulaşacağız.
IMF İLE NİHAİ KARAR EKİM VEYA KASIM'DA
- IMF ile ilgili çalışmalar son safhada. Nihai kararı Ekim veya Kasım ayında veririz.
- Bankacılık sistemi açısından herhangi bir risk söz konusu değil
- Nükleer enerji ihalesini erteleme lüksümüz yok.
- Halkbank özelleştirmesinde önceliğimiz var ama havayı da koklayacağız. Piyasaların durumuna göre vakti geldiğinde en iyi şekilde yapmış olacağız.
- Dünyadaki olumsuz süreci fırsata dönüştürebiliriz. Türkiye'de yatırımlar aynı kararlılıkla devam edecek.
MERKEZ BANKASI'NA MÜDAHALEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİL
- Merkez Bankası'na faiz konusunda müdahalemiz söz konusu değil. Ben, faiz noktasında bu faizin düşürülebileceğine inanıyorum. Bu benim kanaatim. Bunu özellikle ekonomideki açık sözlülüğüm nedeniyle söylüyorum.
- Dalgalı kur-sabit kur tartışmalarında dalgalı kurdan yanayız. Eğer sabit kur olsaydı geçmişteki krizleri tekrar yaşardık.
- Yeni bir vergi getirmeyeceğiz ama ciddi bir vergi kaçakçılığı var. Vergiyi düşürünce vergi miktarı artmadı. Düşürmemize rağmen kayıtdışılık sürüyor vergide. Bunu denetim altına almamız şart.
- Hiç siyasi polemiğe girmek istemem. Göreve geldiğimizde ekomomi ne durumdaydı, şimdi ne durumda. Gayet açık. Milli gelir 230 milyar dolardı, şimdi 657 milyar dolar.
- Sanki ülke elden gidiyormuş gibi hava yaratmamak lazım. Tüm rakamlar ortada. Sadece THY ile yolculuk eden insan sayısı, otomobil sayısı nereden nereye geldi? Nasıl kalkındığımızı görüyorsunuz. Önceki dönemlerde yolsuzlukları örtmek için karşılıksız para basımı yapıldı. Biz bugüne kadar karşılıksız para basmadık.
- Yolsuzluğu halk mı siyasiler mi tartışıyor? Buna bakın. Siyasiler tartışıyor. En güzel tartışmayı Mart 2009 seçimlerinde halkım yapacak ve gereken cevabı verecek.
GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI
Erdoğan, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlediği basın toplantısında, soruları da yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin IMF ile anlaşması konusunda bir kararın verilip verilmediğine ilişkin soru üzerine, “Şu anda bu konuyla ilgili son safhasında nihai kararı öyle zannediyorum ki önümüzdeki ay veya Kasım gibi kesin veririz. Görüşmeleri neticelendirip bir mutabakat içerisinde birlikte bir neticeye varacağız. Kararımızı da açıklayacağız” dedi.
Bir gazetecinin, “Deniz Feneri ile ilgili RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın ismi sıkça geçiyor. Bu konudaki görüşünüzü alabilir miyim?” sorusuna Erdoğan, “Sorunuza teşekkür ediyorum. Bu gündemle alakalı değil” karşılığını verdi.
Başbakan Erdoğan, “ABD'de batan Lehman Brothers bankasından bir yabancı banka aracılığıyla Türkiye'deki yatırımcılara da ürün satıldığı ortaya çıktı. BDDK ve SPK'nın konuya ilişkin çalışmaları hakkında siz bilgi istediniz mi? Etkilenen yatırımcı grubu ne kadardır?” sorusunu, “Bana verilmiş bir bilgi yok. Banka sistemi açısından her hangi bir risk söz konusu değil” diye yanıtladı.
Faiz oranları ile önümüzdeki dönemde harcama kısıcı veya vergi gelirleri de dahil olmak üzere gelir artırıcı bir mali tedbir düşünülüp düşünülmediğine ilişkin sorulara Erdoğan, şu yanıtı verdi:
“Yüksek faiz noktasında, bu benim kendi kanaatim Merkez Bankası'nın kanaati farklı, burada bizim Merkez Bankası'na müdahalemiz söz konusu değil. Ama ben özellikle sizlerin bu sorusu ve piyasalar açısından söylüyorum burada biz faizlerin biraz daha düşürülebileceğine inanıyoruz. Bu benim kanaatim. Arkadaşlarımın içerisinde bu kanaatimi paylaşanlar da var paylaşmayanlar da var. Bunu özellikle ekonomideki açık sözlülüğüm itibariyle söylüyorum. Kurdaki sıkıntılar noktasında aynen onu da sizlerle paylaşıyorum, burada da böyle bir şey söz konusu fakat dalgalı kur, sabit kur bu noktaya gelince bu konuda ise kesinlikle sabit kurdan değil dalgalı kurdan yana olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Eğer sabit kur uygulaması olmuş olsaydı şu anda biz geçmişteki krizleri tekrar yaşardık.
Yeni bir vergi getirme konusuna gelince; bir defa biz kesinlikle yeni bir vergi getirmeyi asla düşünmüyoruz. Ama ciddi manada bir vergi, kayıt dışı sebebiyle, kaçırma olayı söz konusu. Bakıyorsunuz sosyal güvenlikte ciddi adımlar var ama Yeşil Kart olayına bakıyorsunuz oradaki açığımız gerçekten büyük. Bu işi de takibe almamız lazım. Olay sadece bir vergi olayı değil. Sosyal güvenlikte de yükümüz ağır. Bunu da azaltmamız lazım. Bu kayıt dışılığı ortadan kaldırabilmek için de bizim denetim mekanizmalarımızı güçlü hale getirmemiz lazım. Biz tam aksine eğer kayıt dışılığı ortadan kaldırabilirsek vergi oranlarını daha da düşürmeyi düşünüyoruz. Öncelikle bizim düşüncemiz şuydu; vergi oranlarını düşürürsek acaba vergi miktarı artar mı? Fakat baktık ki, pek öyle olmuyor. Düşürmemize rağmen hala vergi noktasındaki kayıt dışılık devam ediyor. Diğer ifadeyi kullanmak istemiyorum, bunu ne yapıp yapıp bir defa denetim altına almamız şart. Kurumsal olarak da ifadeyi vermeyeceğim çünkü kendilerinin kurumlarının ifade ettiği, (şu kadar bizim personelimiz var) ama kayıtlıya bir bakıyorsunuz, dörtte bir...
Bu olmaz. Bu bir defa vergisini, SSK pirimini hakkıyla ödeyen insanının rekabet gücüne bir darbedir, haksızlıktır. Bir yerde de çok açık söylüyorum bu artık açık, net milli haklardan hırsızlıktır. Eğer bunları biz temin etmiş olsak ne yapacağız? Vergiyi daha da düşüreceğiz ve ülkede hizmet noktasındaki aksiyonumuz çok daha fazlasıyla artacaktır.”