Krizden önce toplumun yarısı röntgenci, yarısı teşhirci gibiydi

Güncelleme Tarihi:

Krizden önce toplumun yarısı röntgenci, yarısı teşhirci gibiydi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2006 00:00

Boyner Holding Murahhas Azası Cem Boyner, 2001 krizinden önce Türkiye’de bir çeşit Lale Devri yaşandığını, ölçüsüz bir gösteriş harcaması olduğunu belirterek, "Toplumun yarısı röntgenci, yarısı da teşhirci gibiydi. 2001 kriziyle Lale Devri sona erdi, herkes yaşam biçimini yeniden ele aldı. 90’lar Türkiye için utanç ekonomisiydi. Bugün artık lüksün tüketimi 2001 öncesine hiç benzemiyor" dedi.

BOYNER Holding Murahhas Azası Cem Boyner, 2001 krizinden önce Türkiye’de bir çeşit Lale Devri yaşandığını, ölçüsüz bir gösteriş harcaması olduğunu belirterek, "Toplumun yarısı röntgenci, yarısı da teşhirci gibiydi. 2001 kriziyle Lale Devri sona erdi, herkes yaşam biçimini yeniden ele aldı" dedi. Cem Boyner, "90’lar Türkiye için utanç ekonomisiydi diye düşünüyorum. Bugün artık lüksün tüketimi 2001 öncesine hiç benzemiyor. Artık yeniden tamınlanan tüketim kültürü bağırmıyor, fısıldıyor. Gösteriş için satın alınmıyor, böyle yapıldığında yadırganıyor" diye konuştu. Cem Boyner, dünyanın en prestijli gazetelerinden Herald Tribune’ün, Paris, Milano gibi moda başkentlerinin ardından bu yıl İstanbul’da düzenlediği 2006 Moda ve Lüks Tüketim Konferansı’nda da (Luxury Conference) bugün Türkiye’deki perakende sektörünü ve Beymen’in hikayesini yerli ve yabancı katılımcılarla paylaşacak.

SAHTECİLİKTEN MODA MERKEZİNE: Luxury Conference’ın bu yıl İstanbul’da yapılmasının çok olumlu olduğunu söyleyen Cem Boyner, "Paris, Milano, Londra, Hong Kong ve Dubai’den sonra bu konferansın İstanbul’da yapılması çok önemli. İstanbul’u bir anda dünyanın önemli moda merkezleri arasında yerleştirdi" dedi. Boyner, ucuz işçilik ve sahte ürünler üreten bir ülke görünümdeki Türkiye’nin şimdi birden bire Paris ve Milano gibi ülkelerle aynı haritaya konulmasını ’çok müthiş bir sürpriz’ olarak değerlendirdi.

ORTA SINIF GÜÇLENİYOR:
Konferans tarihinin çok iyi bir zamana rastladığını söyleyen Cem Boyner, bugün artık lüksün tüketiminin 2001 öncesine hiç benzemediğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Bugün ile kriz öncesinde en büyük fark nedir derseniz orta sınıfın güçlenmesi derim. Kriz öncesi 90’lar kaybedilmiş ve dengelerin bozulduğu yıllardı. 2001 krizinden sonra Türkiye kendi küllerinden yeniden doğdu. Bugün lüksün tüketimi 2001 öncesine hiç benzemiyor. Artık yeniden tanımlanan tüketim kültürü bağırmıyor, fısıldıyor. İhtiyaç olarak satın alınıyor, görsüzce ve gösteriş için satın alınmıyor. Böyle yapıldığı zaman da çok yadırganıyor zaten. Sonradan görmelik yerine, daha bir itibar gelenek, daha bir hakça kazanıp vergisini verip, sakınmadan tüketen bir topluma dönüşüyor."

LÜKS DEMOKRATİKLEŞTİ: "Lüksün demokratikleşmesi lafta kalmadı" diyen Cem Boyner, her gelir grubundan tüketicinin, az da olsa, bir tane de olsa kendisine layık gördüğü çok özel bir ürünü ya da markayı giymeye, kullanmaya çok daha hazır olduğunu söyledi. 2001 krizi öncesinde Türkiye’de çok şaibeli edinilmiş servet ve ona karşılık bir servet düşmanlığı olduğunu belirten Cem Boyner, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye, vahşi batı tarzı para kazanma ve yarı komünist tarzı kıskanma süreci yaşıyordu. 2001 kriziyle dibe vurunca paldır küldür batan bankalar Lale Devri’nin sona ermesi, herkesin ihtiyaçlarını yeniden tariflemesi, yüzbinlerce vasıflı insanın işini kaybetmesi ve hayatını yeniden değerlendirmesini getirdi. Herkes yaşam biçimini incelemeye aldı. Türkiye bu duruma kolay gelmedi."

Moskova’da kaldıkça para kaybedecektik

MOSKOVA
’daki bir alışveriş merkezinde 2004 yılında açtığı çok katlı mağazasını geçtiğmiz aylarda kapatan Boyner Mağazacılık konusunda ise şunları söyledi: "Moskova’daki yerimizden memnun değildik. Ne yazık ki alışveriş merkezi verdiği planlara takvim olarak uyamadı. Ciddi bir trafik problemi vardı. Ayrıca bölgenin demografik gelişimi de uzun yıllar alacaktı. Seçimimizin doğru olmadığın gördük. Kiralar pahalı olsa da şehir içinde olmamızın doğru olacağını anladık. Kalabilirdik, ama kaldığımız sürece para kaybedecektik. Oturup beklemek yerine kapatalım, daha iyi bir yerde tekrar başlayalım diye düşündük."

Uluslararası bir marka, Moskova’daki mağazasını bizim işletmemizi istiyor

LUXURY
Conference’da Beymen’deki tecrübelerini de anlatacaklarını belirten Cem Boyner, "Yurtdışı uzun yıllardır Beymen’i çok yakından takip ediyor. 1990’dan beri yabancı markaları da kendi mağazalarımızda satıyoruz. Çünkü markalar ona nasıl baktığınıza ve korumanıza çok değer verir. Bugün hangi markanın kapısını çalsak müthiş bir ihtimamla karşılanıyoruz" diye konuştu. Yurtdışı merkezli uluslararası çok büyük bir markanın Moskova’daki mağazasını Beymen’in yönetmesini kendilerine teklif ettiğini söyleyen Cem Boyner, "Beymen’in alanındaki 3-4 büyük markadan biri. Halen görüşüyoruz. Biz kendi ekibimizle ve yönetimimizle bir ülkeye gidiyoruz. Beymen olarak açmak yerine bilinen bir markayı yurtdışına götürürsek daha fazla mı şansımız olur diye de düşünüyoruz" dedi. Beymen’in bir yıl önce Mısır’da açtığı 6 bin 500 metrekarelik mağazanın çok iyi gittiğini söyleyen Cem Boyner, Katar ve Amman ile konuştuklarını, Ortadoğu’yu değerlendirdiklerini ve Hindistan’ın da ilgi alanı içinde olduğunu belirtti.

2006 yılı ciromuz 600 milyon doları bulacak

2006 yılında son 10 yılın en parlak dönem olduğunu söyleyen Boyner Holding Murahhas Azası Cem Boyner, "Bütün ektiklerimiz bu yıl iyi bir sonuç verdi. 2006 yılı sonunda 600 milyon dolara yakın bir ciro çıkacak" dedi. Cem Boyner, 2007 yılında da bütün Boyner Topluluğu olarak ortalama yüzde 40’ın üzerinde bir büyüme hedeflediklerini sözlerine ekledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!