Güncelleme Tarihi:
- Reçetesiz ilaç pazarına ne zaman girdiniz?
2007 temmuzdan itibaren pazara çok ilgi duymaya baÅŸladık ve girdik.Â
-Â Neden?
Temel sebep şu; ilacı ruhsatlandırdıktan sonra geri ödeme süreleri uzuyor. Bedeli devlet tarafından ödenir lafının kayda geçmesi için gereken süre eskiden birkaç ayken şimdi bir yıla kadar çıktı. Biz de riski dağıtmak istiyoruz.
Hem insanlar artık kendilerine daha özen gösteriyorlar, bilinçleniyorlar ve daha iyi hissetmek istiyorlar... Güneşten korunmak istiyorlar mesela. İyi beslenemediklerini düşünüyorlarsa, ki artık esisi gibi değil sofralar, vitamin mineral destekleri alıyorlar.
İnternet gibi kimsenin kontrol edemediği ve insanların deneyimlerini paylaştığı bir alan oluştu. Gazeteler, dergiler insanlara kendilerine bakmalarını söylüyor. İlla hasta olup tedavi olmaları değil, öncesinde de insanlara kendilerine bakmaları söyleniyor.
- Bu ilaçların temel amaçları nedir?
İki amacı var. Birincisi hasta olmamak için gereken bazı önlemlerin alınması. Öncelikle bu, hastalanmadan...
Bir bacağı daha var, hastalandığınız zaman da illa ilaç kullanarak iyi olacağınız anlamına gelmiyor. Ateşiniz yoksa, soğuk algınlığınız varsa boğazını ferahlatmak için nasıl bitki çayları içiyorsanız, beslenme ve mineral destekleri adı altındaki nütrisyonlar da tedavi etmiyor ama belirtileri hafifleterek sizi rahatlatıyor.
- Sadece eczanelerde mi satılıyor?
Evet, hepsini eczanelerde satıyoruz. Aslında CE belgeli bazı ürünleri marketlerde satabilmek gibi bir hakkınız var ama diğer taraftan Türkiye'de 22 bin tane eczane var. Eczaneler aslında ailemizin sağlık danışmanı gibi çalışıyor. Onlar tansiyona da bakıyor, pansuman da yapıyor, her konuyu da danışıyoruz. Sonuçta eczanenin hayatımızda sağlıklı ilgili önemli bir fonksiyonu var.
Türkiye'nin ilaç devi Eczacıbaşı Grubu, reçeteli ürünlerin ardından şimdi de reçetesiz ilaç pazarına göz koydu. Yaklaşık iki yıl önce pazara giren grup, bu ürünlerin toplam ciro içerisindeki payını artırmayı hedefliyor. Eren GÜLER YAZIYOR |
Dolayısıyla bu ürünlerin eczane danışmanlığında, onlara sorarak, onların görüşü alınarak satılması bize çok yararlı geliyor.
- Pazarın büyüklüğü ne kadar?
Türkiye ilaç pazarı 9.8 milyar dolar civarında. Bunun 750 milyon dolarlık kısmı reçetesiz ürün pazarı.
- Dünyada?
Reçetesiz ilaçlar ve geri ödenmeyen tedaviye destek ürünlerde sadece Doğu Avrupa pazarı 6 milyar dolar. Toplam Avrupa 22 milyar dolar, dünya 86 milyar dolar. Çok büyük bir potansiyel var burada.
- Ne kadarlık bir büyüme bekliyorsunuz?
Her yıl toplam ilaç pazarı içerisindeki payının 0.5 puan artacağını düşünüyoruz. 2009'u söylemek zor ama 2015 yılında toplam ilaç pazarının yüzde 10-12'sine ulaşmasını bekliyoruz.
- Sizin cironuzdaki payı nedir?
Bizim cirodaki payı yüzde 9 civarında. Kalanı reçeteli ilaçlar.
- Hedefiniz nedir?
Hedefimiz reçetesiz ilaçların payını 2015 yılında yüzde 20'ye çıkarmak.
- Pazarın en büyük oyuncuları kim?
"Krizle birlikte tüketiciler daha küçük ambalajlara yöneldi, yeni ürünler denemeyi bıraktı. " |
- Pazarın gelişimi nasıl peki?
Geçen yıl vitamin mineral ve besin destekleri alanında 2007'ye göre yüzde 20'lik büyüme oldu. Ama bu ilk 9 aya sıkıştı. Tek başına ocak rakamlarını alırsanız yüzde 30'luk bir küçülme var.
- Kriz etkisi mi?
Evet. Krizle birlikte tüketici daha küçük ambalajlara yöneldi, yeni ürünler denemeyi veya yerine koymayı erteledi. Elindeki bitince yenisini almadı, ara verdi....
- Bütün ürünlerde mi aynı şey yaşandı?
"25-45 yaş arası erkeklerin yüzde 20'si kendindeki saç kaybından mutsuz. " |
- İnsanlar 'boşver dökülsün şimdilik' diyorlar yani...
Kriz nedeniyle böyle bir yaklaşım olabilir.
- Bu saç bakım pazarında gelecek var mı?
Saçta farkında olmamak mümkün değil. Çünkü her sabah aynaya bakıyorsunuz. Saç vitamin gibi acaba alayım mı almayayım mı gibi bir şey değil, çok görünür birşey. Büyük bir pazar var orada ve 25-45 yaş arası erkekler bu konuda çok hassas.
- KelleÅŸiyor mu erkekler?
Öyle bir veri yok ama şu var: 25-45 yaş arası erkeklerin yüzde 20'si kendindeki saç kaybından mutsuz. Bunların yüzde 10'u bunu çok ciddiye alıyor ve bir takım ürünler alıyor. Yüzde 5'i oynak, bir deniyor, bırakıyor, başka yöntemler deniyor... Diğer yüzde 5'i ise yanlış şeyler biliyor. İşte , 'bu genetiktir, baharda saçlar dökülür' gibi.. Halbuki pek ilgisi yok. Biz hayvan değiliz ki kıllarımızı bahar gelince kaybedelim. Saç canlıdır, dipleri ile ilgili birşey yaparsanız, dipten zayıflamış saçlarınızı güçlendirebilir ve görünümünü iyileştirebilirsiniz.
Evrensel ve hiç yok olmayacak pazarlar var. Saç da bunlardan biri. Erkekler doğacak, büyüyecek, saçları azalacak, bundan üzüntü duyacaklar, kendini daha az yakışıklı bulacaklar. Böyle gidecek...