Güncelleme Tarihi:
Son yıllarda Herbalife, Amway, Avon, Oriflame, Tupperware ve Forever Living gibi çok uluslu firmaların Türk pazarına girmesi ve pazarın büyümesiyle iş ya da ek gelir arayanlar, doğrudan satış sistemiyle büyük sermayeler kullanmadan iş sahibi olabiliyor.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Üyesi Aygün Cevizci, Dünya Doğrudan Satış Dernekleri Federasyonunun (WFDSA) 2007 yılı verilerine göre “network marketing” sisteminde dünyada gerçekleştirilen toplam cironun 111 milyar doları bulduğunu, dünyadaki toplam iş gücü sayısının ise 64 milyon kişi olduğunu belirtti.
Yapılan araştırmalarda, bu sistemde çalışanların yüzde 73'ünün, bu işin ailesinin yaşam kalitesini geliştirdiğini söylediğini aktaran Cevizci, “Bu, çok iyi bir rakam” dedi.
Cevizci, Türkiye'de bu işi yapanların yüzde 71'ini genç nüfusun oluşturduğunu kaydederek, “Bu sistemin yaygınlaşması bakımından Türkiye, Avrupa ortalamasının çok üzerinde. Çünkü genç nüfusumuz çok yüksek” diye konuştu.
Türkiye'deki rakamlara bakıldığında, toplam cironun 864 milyon dolar, iş gücünün ise 649 bin olduğunu dile getiren Cevizci, sektörün 1988 yılından bu yana sürekli büyüdüğünü söyledi.
Cevizci, “Kriz ortamlarında çok da fazla ağlamamak gerekiyor. Kendimize alternatifler arıyorsak, gerçek anlamda bunları bulabiliriz. Zaten bu endüstri de kriz ortamlarını çok seven, kriz ortamlarında çok hızlı büyüyen bir endüstri” dedi.
KAPIDAN SATIŞ İLE FARKI
“Network marketing” endüstrisinin doğrudan satışın organize olmuş hali olarak tanımlansa da, aslında bir çeşit franchise sistem olduğunu anlatan Cevizci, “Ama franchisingde yüklü rakamlar ödersiniz. Sadece isim hakkı için minimum 20 bin dolarlardan kapı açılır, 50 bin, 100 bin, 300-500 bin dolar verilen franchise sistemler var. Ama 'network marketing' sistemlerde son derece küçük rakamlarla üye olunuyor. Zaten büyük rakamlar isteniyorsa, orada dikkat edilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Cevizci, yaşanan kriz nedeniyle aralarında iş adamlarının bile bulunduğu çok sayıda insanın, ek gelir peşinde koştuğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bu kredi kartı zilleti hayatımıza o kadar kötü girdi ki, insanlar birinci, ikinci kartları ödemek için üçüncü, dördüncü kartları ediniyorlar. Bu borçlardan kurtulabilmek için de mevcut gelirlerinin yanı sıra ek gelir getirecek başka işler arıyorlar. Daha çok böyle arayışlarda olanlar bu sisteme dahil oluyor. Çünkü full-time mesainizi alan bir iş değil. Haftalık belirli bir zamanınızı bu işe ayırdığınızda çok ciddi bir gelire ulaşmak mümkün. İki-üç ay gibi bir sürede, ayda 2-3 bin YTL kazanca rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Tabii işe bakış açınıza göre, bu rakamlarda sınır olmuyor. Çok daha yukarılara çıkılabiliyor.”
Bu sisteme talebin yükselmesinin bir başka nedeninin e-ticaret boyutuna ulaşması olduğunu anlatan Cevizci, sistemin nasıl işlediğine dair şu bilgileri verdi:
“Internetten siparişinizi veriyorsunuz, Türkiye'nin en uzak köşesine en fazla 3 gün içinde siparişiniz teslim ediliyor. Ne kargo parası ödüyorsunuz, ne de başka bir şey. Her türlü ürünü bulmak mümkün, makarnadan kahveye, sirkeden çelik tencereye, su arıtma cihazından kozmetiğe, besin desteklerinden her türlü temizlik malzemesine kadar. Benim çalıştığım, dünyanın en büyük 'network marketing' şirketlerinden biri olan Amway'in mesela, ürün yelpazesi çok geniş. Kimi de belli ürünlerde satış gerçekleştiriyor.
Sistemin güzelliği mal ve hizmetlerin nihai tüketiciye ulaşması için klasik ticarette geçerli olan toptancı ve perakendeci zinciri kırılıyor. Malum, gidip çorap fabrikasından 1 tane çorap alamayız. 'Desteyi bozamayız' derler. Onlar toptancıya verir, toptancı da perakendeciye. Ama 'network marketing' sistemde üretici firmalar direkt nihai tüketiciyi kendi bünyelerine dahil ederler. Yani, nihai tüketici hem toptancı, hem perakendeci, hem de müşteridir. Burada tavsiyenin ekonomik değeri kullanılır. Reklam için büyük servetler ödenmez.”
KİMLER BU İŞİ YAPABİLİR?
Aygün Cevizci, doğrudan satışın, her kesimden insana gelir olanağı sağladığını, bu sayede Türkiye'deki işsizlik sorununa da bir parça çözüm getirdiğini söyledi.
“Network marketing”i, halen Türkiye'de büyük bir tüketici sorunu hale gelen kapıdan satış ile karıştırmamak gerektiğini vurgulayan Cevizci, burada hem iş yapma sürecinde, hem de alınan-satılan ürünlerde para kaybı olmadan vazgeçme imkanı bulunduğunu, firmaların ürünlerinin satışını yapan kişilerin satış yapacakları kişilerle önceden mutabık kalındığı bir zaman ve yerde, bire bir tanıtarak satış yaptıklarını, tüketici için en korunaklı satın alım yöntemlerinden biri olduğunu anlattı.
Cevizci, bu işe başlamanın yollarını şu sözlerle aktardı:
“Bir marketten sürekli alış veriş yapıyorsunuz. Diğer market size 'ben size yüzde 30 daha ucuza vereceğim. Ürünlerinizi kapınıza kadar teslim edeceğim. Kullandınız, memnun kalmadınız 6 ay sonra bile iade ödemesi yapacağım. Memnun kalırsanız, bunu başkalarıyla paylaşırsanız, size gelir sağlayacağım' diyor. İnsanların bunu tercih nedenleri, bunlara ilave olarak çok çok küçük bir yatırımla işe başlamaları. 75 YTL ya da birkaç yüz YTL gibi paralarla başlayabiliyorsunuz. Firmaya göre değişiyor.
Kendi aramızda 'elektronik gelir azaltıcı” adını koyduğumuz televizyon karşısında geçirilecek birkaç saat içinde bu iş yapılabilir, bu inaktif zaman aktif olarak geçirilebilir. Kendi işinizin sahibi oluyorsunuz, ama burada risk yok. Sermayenizi riske atmıyorsunuz, belirli bir iş yerine sahip olmanız gerekmez, yani işletme sermayesine gerek yok. Bir üyelik formu dolduruluyor, isim hakkını kullanma bedeli olarak cüzi katılım payı ödeniyor. İlk siparişlerinizi vererek işe başlıyorsunuz.”