Güncelleme Tarihi:
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden yaptığı derlemeye göre, geçen yıl Türkiye'de takipteki alacakların toplam nakdi krediye oranının en düşük olduğu il Siirt çıktı. Buna göre Siirt, kredi geri ödemede en başarılı il oldu. Söz konusu kentin takipteki alacakları ise 26 milyon 530 bin lira olarak gerçekleşti.
Bu anlamda Siirt'i Kırşehir takip etti. Takipteki alacakların toplam nakdi krediye oranının yüzde 1,37 olduğu Kırşehir'in takipteki alacakları 28 milyon 190 bin lira. Kırşehir'in ardından yüzde 1,6 ile Rize, yüzde 1,66 ile Çankırı, yüzde 1,77 ile de Bingöl geldi.
En başarısız Batman
Geçen yıl kredisini geri ödemede en başarısız il ise Batman oldu. Yaklaşık 138 milyon liralık takipteki alacağı olan kentin, bu alacaklarının toplam nakdi krediye oranı yüzde 5,74 olarak gerçekleşti.
Batman'ı yüzde 5,21 ile Zonguldak takip etti. Zonguldak'ın ardından ise yüzde 4,74 ile Adana, yüzde 4,5 ile Diyarbakır ve Bilecik geldi.
11 milyar 729 milyon lirayla takipteki alacak miktarı en fazla olan İstanbul ise yüzde 2,31'lik takipteki alacakların toplam nakdi krediye oranı ile kredi ödemede en başarılı 18. kent oldu.
Takipteki alacağı 5,3 milyar liraya varan Ankara'da ise söz konusu oran yüzde 3,4 olarak gerçekleşti. Böylece Ankara sıralamada 60. oldu. 2,9 milyar liralık takipteki alacağı olan İzmir ise yüzde 4,35'lik oran ile 76. sırada yer aldı.
"Bölgesel risklerin artması ihracatı olumsuz etkiledi"
İstanbul Üniversitesi Bankacılık Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kadir Tuna, yaptığı değerlendirmede, takipteki alacakların yüksek olduğu iller incelendiğinde, bu oranda etkili olan sektörün tekstil olduğunun görüldüğünü söyledi.
Batman, Zonguldak, Adana ve Diyarbakır'daki takipteki alacak içinde tekstil sektörünün önemli bir paya sahip olduğunu belirten Tuna, Batman'da diğer illerden farklı olarak turizm ve gıda sektöründe ticari alacakların yüksek olduğunu kaydetti.
Son bir yıldır bölgesel risklerin artmasının özellikle ihracatı olumsuz etkilediğini aktaran Tuna, "Bu firmaların birçoğu fason çalıştığı için dış talepteki daralmadan çabuk etkileniyor. Sektörde irili ufaklı çok sayıda firma var ve bu firmaların birçoğunun öz kaynak yapısı zayıf ve yoğun rotatif kredi kullanıyor. Firmaların kaynak yapısının kısa vadeli olması da çalışma sermayesi yetersizliğine neden oluyor" dedi.
Takipteki alacakları en düşük olan Siirt, Rize ve Kırşehir'de dahi takipteki alacaklarda en büyük payı tekstil sektörünün aldığının altını çizen Tuna, sözlerine şöyle devam etti:
"Rekabette önemli bir yeri olan tekstil sektörünü oluşturan firma sayısı çok fazla. Bu firmaların birçoğu 40-50 çalışanı bulunan küçük aile işletmeleri. Sektöre giriş çıkışların fazla olması, sektörün kurumsallaşmasını güçleştiriyor. Birçoğu büyük firmalara fason iş yapanlar, karlılığı düşük işletmeler. Yönetim ve işletmecilik açısından zayıf olan bu firmalar, piyasa şartlarındaki değişimden çok hızlı etkileniyorlar.
Bu arada takipteki kredi oranını konuşurken çek ile ilgili düzenlemeyi de konuşmak gerekir. Mevcut durumda karşılıksız çekin yaptırımı olmadığı için yaptığı iş karşılığı aldığı çekin tahsilatında sorun yaşayan işletmeler yükümlüklerini yerine getirmekte zorlanıyor. Çek kullanımının en yoğun olduğu sektörün başında tekstil sektörü geliyor. Siz dürüst bir satıcı olarak malınızı satıyorsunuz ve karşılığında aldığınız çek tahsilatında problem yaşadığınızda bilançodaki pasif denge bozuluyor. Bu nedenle takipteki alacakların azalması için başta tekstil olmak üzere bazı sektörlerde daha fazla kurumsallaşmaya ve ticari hayatta dürüst satıcıyı koruyacak düzenlemelere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum."