Güncelleme Tarihi:
Buna göre, şubat ayında otomobil ve hafif ticari araç satışları 49 bin 652 adet oldu. Bu dönemde, 37 bin 641 adet otomobil satılırken, 12 bin 11 adet hafif ticari araç satışı gerçekleşti. Açıklanan verilere göre, şubat ayında toplam otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yılın şubat ayına göre yüzde 15.1 oranında daraldı. Bir önceki ay olan ocak ayına göre ise pazar yüzde 30 arttı. Geçen ay 38 bin 131 adet otomobil ve hafif ticari araç satışı gerçekleşmişti. Ocak-Şubat döneminde toplam 87 bin 783 adet otomobil ve hafif ticari araç satışı gerçekleşirken, pazarın yüzde 90.2’sini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 31 bin 90 adetle yüzde 46.6 pay, B segmenti otomobiller 28 bin 597 adetle yüzde 42.9 pay aldı.
10 ARAÇTAN 4’Ü SUV
Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise ilk iki ayda en çok tercih edilen gövde tipi yüzde 40.7 pay ve 27 bin 152 SUV otomobiller oldu. SUV otomobilleri; yüzde 36.2 pay ve 24 bin 145 adet satış ile Sedan, yüzde 21.5 pay ve 14 bin 326 adet satış ile Hatchback gövde tipli otomobiller takip etti. Aynı dönemde, otomatik vitesli araçlar 51 bin 305 adetle pazarda yüzde 77 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobiller 15 bin 355 adetle yüzde 23 pay aldı.
OLUMLU ETKİLEDİ
Şubat ayında pazarın canlı kalmasında biriken tüketici talebinin yanı sıra BDDK’nın güncellediği taşıt kredisi koşulları da etkili oldu. Henüz kredi kullanım verileri açıklanmasa da sektör temsilcileri şubat ayında kredilerin bir miktar olumlu etkisinin olduğunu belirtti. Şubat ayına ilişkin rakamları değerlendiren ODD Başkanı Ali Bilaloğlu,“BDDK’nın yaptığı kredi güncellemesinin satışlara etkisini yorumlayabilmek için istatistikleri beklemek gerekir. Diğer yandan, prensip olarak tabi ki pazar üzerinde olumlu etkisi olmuştur. Araç alma iştahı genel olarak geçen seneye göre azaldı. Ancak arz tarafı halen çok sıkışık. Birçok marka talebe cevap veremiyor. Rusya krizi arz tarafındaki sorunu büyütecek. Gerek Rusya gerek Ukrayna’da ciddi araç üretim ve yan sanayi tesisleri bulunuyor. Oradan gelmesi gerek ürünlerin eksikliği, tedarik zincirlerini etkilemesini ve sonuç olarak üretim tesislerini durdurma noktasına kadar götürecek potansiyele sahip” şeklinde konuştu.