Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2005 00:00
Garanti Genel Müdürü Ergun Özen, uygulanan sıkı maliye politikaların sayesinde 2006’da bir kademelik not artışının kesin olduğunu, ikincisinin de gelebileceğini söyledi.
GARANTİ Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Türkiye’nin sıkı maliye politikalarının etkisiyle makro ekonomik politikalarda gösterdiği ivmeyle 2006 yılında bir kademelik
kredi notu artırımının ‘cepte’ olduğunu ayrıca ikinci bir artırımın da mümkün olabileceğini söyledi. 700 milyon dolarlık sendikasyon kredisinin imza töreni öncesinde basınla sohbet toplantısı yapan Özen, uluslararası piyasaların oldukça likit olduğunu, Türk bankalarının borçlanma vadelerini uzatma konusunda rahat olduklarını ve sıranın ülke notuna geldiğini vurgulayarak, ‘Bir artışı cepte görüyorum ama iki artış olabileceğini düşünüyorum’ dedi.
BORÇLANMA NOTU DAHA İYİ: Gerek bankacılık sektörünün, gerekse devletin ülke notundan daha iyi borçlanabildiğini vurgulayan Özen şunları söyledi: ‘Borçlanma gereği rakamları çok çok iyi. Artık faiz dışı fazlaya çok fazla konsantre olmanın yanlış olacağını düşünüyorum. Çok fazla bütçe açığı verirken faiz dışı fazla konuşmak daha doğruydu ama artık devlet bir süre sonra net kreditör yerine geçeceğinden iç borçlanma gereğine konsantre olmak daha doğru diye düşünüyorum. Orada iyi bir performans var ve sıkı maliye politikaları oldukça iyi uygulanıyor. Bu da rating artışını getirecektir, bir artışı cepte görüyorum ama iki artış olması lazım. Bu da tabii borçlanma maliyetlerine yansıyacaktır.’
LİKİDİTE SIKINTISI YAŞANABİLİR:
Türkiye’nin uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları S&P ve Fitch’e göre notu ‘BB-’, Moody’s’te ise ‘B1’ düzeyinde bulunuyor. Uluslararası analistlerin global bir likidite sıkışıklığı olabileceği konusundaki öngörülerini de değerlendiren Özen, bir likidite daralması beklendiğini ancak bunu çok şiddetli olmasının öngörülmediğini belirterek, ‘ABD faiz artırımlarının da sonuna geldiğini düşünürsek evet biraz daralma olabilir. Ama yükselen piyasalarda likidite kaybolmayacak açıkçası’ dedi.’Burada Türkiye’ye düşen görev en iyi yükselen piyasa olmak ve o likiditeden en iyi payı almak. Enflasyonun geldiği nokta itibariyle, bütçe açığının geldiği nokta itibariyle ve borçlanma vadelerini uzatabilme itibariyle baktığınız zaman en iyi yükselen piyasa olma yolunda ilerliyor diye düşünebiliriz’ diye konuştu.
Konutta faiz yüzde 1’in altına inerToplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Ergun Özen, mortgage sisteminde önemli olanın kredi vermek değil, ürünün yönetim şekli olduğunu belirterek, ‘Yani ürünün satış sürecinden sonra iyi yönetilmesi gerekir. Mortgage deyince hemen krizi hatırlatmaya gerek yok. Risk hep vardır, riske maruz değer vardır. Zaten bankalar bilançolarını olası risklere göre oluşturuyor. BDDK da bunu denetliyor’ dedi.
TEK HANELİ ORANLAR: Mortgage sisteminin işlerlik kazanması için faizlerin tek haneli rakamlara inmesi gerektiğini ifade eden Özen, şu an konut kredi sisteminin A gelir grubuna hitap ettiğini, riskli piyasalar gerileyip faizler düşünce B ve C gruplarına hitap edeceğini söyledi. Özen, 2 yıl içinde faizlerin daha da aşağıya düşeceğini, ancak konut fiyatlarını düşmeyeceğini ya da artacağını bildirerek, ‘Çünkü bu arz talep meselesi. 2006’nın sonuna doğru 1 puanın altına düşmesini bekliyorduk. Ama hızlı gelişti ve 2006’nın ilk yarısında 1’in altına inecektir’ diye konuştu. Bu konuda çok rasyonel bir tutum gösterilmediğini kaydeden Özen, ’Kar marjlarını çok ciddi yok ettik’ dedi.
Garanti’ye en düşük maliyetli krediGARANTİ Bankası, ihracatın finansmanında kullanılmak üzere uluslararası piyasalardan 1 yıl vadeli ve bir yıl uzatma opsiyonlu 700 milyon
dolar tutarında sendikasyon kredisi aldı. İşlemin, ödenen faiz ve komisyonlar dahil toplam maliyeti, Libor artı yüzde 0.575 olarak gerçekleşti. 13 ülkeden 32 bankanın katıldığı kredinin imza töreninde konuşan Özen, Garanti’nin, bir Türk bankasının bugüne kadar sağladığı en düşük maliyetli krediye imza attığını söyledi. Özen, ‘AB sürecinde Türkiye’nin gösterdiği gelişim, özelleştirmede kırılan rekorlar ve GE Consumer Finance ile ortaklığımızı da içeren son yılların en yüksek doğrudan yabancı sermaye yatırımının gerçekleşmesi, uluslararası piyasaların Türkiye’nin geleceğine güvenine işaret ediyor’ dedi.