Güncelleme Tarihi:
İlk olarak 1841 yılında ABD'de doğudan batıya giden malların kaydının tutulması ve sonrasında bunun “tüccarlar ajansı”na dönüşmesiyle başlayan süreç, 1900 yılında ABD'de halktan borçlanan belediyelerin borçlarını ödeyememesi üzerine, bunları en iyi ödeme olasılığına sahip olandan en kötüye sıralayan Moody's'in kurucusu John Moody'in geliştirdiği reyting kavramıyla daha da somutlaştı.
Kredi değerliliğinde ilk somut adım, ilk hareket tahmin edileceği üzere bankacılık ya da finans alanında değil, ABD'de 1841 yılında ticari hayatta ortaya çıktı. ABD'nin doğusunu gelişmiş, batısının ise gelişmekte olan bir görünümde olduğu, iç savaşın henüz yaşanmadığı yıllarda mal akımı doğudan batıya giderken, doğudan giden malları satın alan batıdaki şirketlerin kaydı tutulmaya, kütük şeklinde sicili oluşturulmaya başlandı.
Bunun sonucunda New York'ta “tüccarlar ajansı” şeklinde nitelendirilebilecek bir oluşum başladı. Doğulu bir tüccar, batılı şirkete mal satarken sicile bakarak mal satmayı düşündüğü kişinin durumunun ne olduğuna, daha önce başka tüccarlara parasını ödeyip ödemediğine baktı. Bu hareket, 1856 yılında Kanada ve Londra'ya sıçrarken, burada da benzer girişimler görüldü.
Bu, bir şirketin veya tüccarın kredi değerliliğini anlamaya yönelik hareket niteliği taşıdı.
Dünyada 1841'deki ilk kredi derecelendirme oluşumunun mimarı olan Louis Lewis Tappan'ın kurduğu şirket, şu anda hala Dun & Bradstreet olarak devam ediyor.
Reyting denilen konsept de 1900 yılında Moody's'in kurucusu olan John Moody isimli kişinin yaptıklarıyla somutlaştı. O dönemde ABD'de yerel idareler kağıt çıkararak halktan borçlanırken, belediyeler borçlarını ödeyemez hale geldi ve bu kağıtları alan halk parasını alamadı. Moody de bir el kitabı hazırlayarak, yerel idareleri ödeme olasılığı olan en iyi olandan en kötüye doğru sıralama yaptı.
Moody, yatırımcıların tercihlerini yönlendirmek amacıyla “Moody's Manual of Industrial and Corporation Securities (Moody's'in Endüstri ve Şirket Menkul Kıymetleri)” başlıklı el kitabında firma borcu için derecelendirme yaparken, en yüksek kalitedeki borca “A”, orta kaliteye “B”, en düşük kalitedeki borca “C” derecelerini verdi.
Dolayısıyla dünyada ilk olarak 1841'de ticari hayatta başlayan kredi değerliliği, yarım yüzyıldan sonra 20. yüzyılın başında finansal kesime sıçrıyor.
Dünyadaki ilk kredi değerleme şirketi Louis Lewis Tappan tarafından 1841'de kurulurken, 1850'li yıllarda Cincinati'de avukatlık yapan John Bradstreet'in kurduğu şirket ile birlikte söz konusu iki şirket, ABD'de büyük buhrana kadar ayrı ayrı faaliyet gösterirken, sonrasında “Dun & Bradstreet” olarak birleşti.
Fitch 1913'te, S&P 1941'de kuruldu
1913 yılında şirketlerin performanslarını yayımlayan bir şirket olarak kurulan Fitch de 1924'de şu anda kullanılan 3 harfli derecelendirme çizelgesini piyasaya sundu.
Derecelendirmeler, 1931 yılında Wall Street'in çöküşünün ardından ilk kez düzenleyici amaçlarla kullanıldı. Duff and Phelps 1932'de, Standard and Poor's 1941'de kuruldu.
Derecelendirme kuruluşlarının etkinliklerine ilişkin ilk yasal düzenlemeler sözkonusu çalışmaların ilk yer aldığı piyasa olan ABD Sermaye Piyasası Kurulu (Securities and Exchange Commission, SEC) tarafından yapıldı.
SEC, derecelendirme kuruluşlarının faaliyetlerini ve piyasaya giriş çıkışlarını düzenlemek amacıyla 1975 yılından itibaren piyasalar tarafından güvenilirliği kabul edilmiş olan derecelendirme kuruluşlarına “ulusal kabul görmüş istatistiki derecelendirme kuruluşları (NRSRO)” adını verdi.
Eylül 2008 itibarıyla NRSRO statüsüne sahip 10 kredi derecelendirme kuruluşu, Moody's Investor Service, Standard & Poor's, Fitch Ratings, A. M. Best Company, Dominion Bond Rating Service Ltd., Japan Credit Rating Agency Ltd., R&I Inc., Egan-Jones Ratings Company, LACE Financial, Realpoint LLC'dir.
2001'de Moody's, S&P ve Fitch, Enron'u, çöküşünden 5 gün önce yatırım yapılabilir seviyesinden aşağı düşürdü. Şirketler ağır şekilde eleştirildi. Ekim 2008'de ABD Kongresi başlıca reyting kuruluşlarının yöneticilerini, finansal erimedeki rolleri nedeniyle şiddetli bir şekilde eleştirdi.
2007 yılında reyting kuruluşlarının en yüksek notu alan yapılandırılmış finansal ürünlerinin sayısı 37 bindir. Fitch tarafından değerlendirilenlerin yüzde 60'ı da buna dahildir. O dönemden bu yana binlercesinin derecesi düşürüldü.
“Artık tarihe karışacaklardır”
Dun & Bradstreet Bilgi ve Danışmanlık AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Selim Seval, kredi derecelendirme kuruluşlarının günümüzde geldiği nokta ve “yerli, milli bir derecelendirme kuruluşu” oluşturulmasına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelinen noktada aslında ülkelerin bir reytinge ihtiyacı olmadığını, ülkelerin ne yaptığına ve nasıl geliştiğine dair fazlasıyla bilginin bulunduğunu söyledi.
Böyle bir ortamda yatırımcıların “acaba Moody's, S&P, Fitch ne diyor” gibi birşeye ihtiyaç olmadığının altını çizen Seval, “Bu kuruluşları hiç dikkate almamak lazım. O kadar büyük yanlışlıklar yapıyorlar ki Yunanistan'ın notunu seçimden 10 gün önce yükseltmeleri bunun en son örneği. Hiçbir matematiksel
düşünceyle veya bir matematik modellemeyle ortaya çıkan reyting değil.
Bir süre sonra artık bunlar tarihe karışacaklardır diye düşünüyorum” dedi. Türkiye'de bir derecelendirme kuruluşu kurmak için gerekli altyapının bulunduğunu vurgulayan Seval, şunları kaydetti:
“Bu konunun G20'de gündeme getirilmesi düşünülüyor. Türkiye'nin tek başına değil de G20 içinde bağımsızlığından emin olacağımız ülkelerin katılımıyla bir adım atması gerekir. Dolayısıyla G20 içinde ülkelerüstü bir hareket başlatmak daha doğru olur. 20 ülke içinde örneğin 10 ülke, Türkiye'nin öncülüğünde bir reyting şirketi kurabilir. Tabii ki Türkiye'nin bir derecelendirme kuruluşu kurması zor değil.
Kaldı ki bu sadece Türkiye'de değil, dünyada da tartışılıyor. Avrupa'da, Fransa'da, Almanya'da yapıldı. Japonlar, Hintliler, Fransızlar kurdu. Ama kimse tanımıyor. Önemli olan, uluslararası düzeyde kabul edilebilirlik. Tartışılan kuruluşların kamu yararından ziyade kamu zararına çalışmaya başladığı bir dönemde temelden sistem değişikliğine gitmek gerekiyor.
G20 içindeki ülkeler 'Türkiye seni takip ediyoruz, hep birlikte oturup kuralım' derlerse ezberler biraz daha kolay bozulur. Münferit değil, müşterek birşey yapmak lazım. Türkiye de bunun öncülüğünü gerçekleştirebilir.”
“Kamu kurumunun Türk devletine verdiği notu kimse ciddiye almaz”
Japonya merkezli JCR Eurasia Rating Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Öktem de dünyada 4 tür derecelendirme kuruluşu bulunduğunu, bunların uluslararası, yerel, dışsal ve son olarak milli kredi derecelendirme kuruluşlarından oluştuğunu belirtti.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının tarihsel bir hikaye gerektirdiğini ifade eden Öktem, şu görüşleri dile getirdi:
“(Ben bunu kurdum, yarın uluslararası olacak) demek kolay değil. Şu anda öne çıkan kredi derecelendirme kuruluşlarının hepsini ABD regüle ediyor. Neden? ABD'nin doğal bir tekel hakkı var.
Dünya tahvil piyasasının yüzde 50'si orada döndüğü için ABD'nin sermaye piyasaları otoritesi tarafından domine ediliyor. Örneğin biz JCR olarak Japon kökenli olsak bile, lisansımız ABD tarafından verilmiş. Dolayısıyla kurduğunuz kuruluş, eğer uluslararası olacaksa mutlaka önünde sonunda ABD'den lisans alması gerekiyor. Kurulacak yerli derecelendirme kuruluşu, uluslararası anlamda olacaksa ki bunu çok zor görüyorum, o zaman mutlaka dünyada hangi ülke tahvil piyasasında, sermaye piyasası araçlarında etkinse onun lisanslarına ihtiyaç duyar. Bu durumda milli olmaktan çıkar. Devletten aldığınız lisans o kadar önemli değil. Yeter ki piyasalardan lisans alın. Diğer taraftan Türkiye, tasarruf açığı olan bir ülke. Kuruluşun uluslararası düzeyde olması için cari açığını kapatması, tasarruf oranını yüzde 50'lere çıkarması lazım.”
Eğer bir reyting kuruluşu başına “milli” kavramını koyarsa tarafsızlığını baştan kaybedeceğini savunan Öktem, “Bir reyting kuruluşu, sahipliğine bağlı olarak karar alırsa tarafsız olamaz. Milliyetçi, duygusal gerekçelerle, etnik gerekçelerle karar alamaz, politik yelpazenin bir kenarında dursa da tarafsız olamaz. Kamunun sahibi olduğu bir kurumun Türk devletine verdiği notları kimse ciddiye almaz” diye konuştu.
Çin'in 10-15 yıl önce böyle birşey denediğini belirten Öktem, ödemeler dengesi fazlası olan ve uluslararası rezervi trilyon doları geçen Çin'in sermaye piyasalarında çok büyük etkinliği olmadığı ve tahvil piyasası gelişmediği için kurduğu Dagong'un uluslararası düzeye gelemediğini söyledi.
Bütün dünyada 4 türde 76 reyting kuruluşu bulunduğunu ifade eden Öktem, bunlardan yaklaşık 10'unun uluslararası boyutta olduğunu, S&P, Moody's, Fitch ve JCR olmak üzere 4'ünün ön plana çıktığını kaydetti.
Orhan Öktem, reyting kuruluşlarına yönelik eleştirilerin birçoğunda haklılık payı bulunduğunu, ancak bunun güven bunalımına neden olmadığını, bu kuruluşların müşteri sayısının yaşananlara rağmen her geçen gün arttığını savundu.
Türkiye'deki düzenlemeler SPK ve BDDK tarafından yapılıyor
Türkiye'de derecelendirme kuruluşlarının faaliyeti, gözetim ve denetimine ilişkin düzenlemeler Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yapılıyor. Türkiye'de derecelendirme faaliyeti, kredi derecelendirmesi ve kurumsal yönetim ilkelerine uyum derecelendirmesi faaliyetlerini kapsıyor.
Derecelendirme, Türkiye'de kurulan ve derecelendirme faaliyetinde bulunmak üzere SPK tarafından yetkilendirilen derecelendirme kuruluşları ile Türkiye'de derecelendirme faaliyetinde bulunması SPK tarafından kabul edilen uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından yapılıyor.
2005 yılından bu yana, Fitch, Moody's ve Standard & Poor's tarafından Türkiye'nin kredi notunda gerçekleştirilen ilk artış, 2009 yılı Aralık ayı başında Fitch'ten gelmişti.