Güncelleme Tarihi:
Konut, taşıt, kredi kartı, tüketici kredisi gibi kredi ödemelerinden bunalanlar için başlatılan ‘dost kredi’nin yeni versiyonu hazırlanıyor. Banka 60 ay vadeli dost krediye 3 ay ödemesiz dönem eklemek için çalışma başlattı.
Halk Bankası'nın Kurumsal ve Ticari Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ömer Baktır ile 2008 yılını ve 2009 beklentilerini konuştuk…
Yurtdışı müteahhitlik firmalarına ‘teminat mektubu’ vererek destek olan banka, önümüzdeki dönem Türkiye’nin yoÄŸun ticaret yaptığı birçok ülkede ÅŸube açma planları yapıyor…2009’da bankaların kredi verme konusunda büyük bir rekabet yaÅŸayacakları tahmininde bulunan Baktır, bunun ‘kredibil’ müşteriler için büyük avantaj saÄŸlayacağını söylüyor…Â
Dost krediyle başlayalım, bu uygulamanızdan kimler yararlanabiliyor? Aysel ALP YAZIYOR
Dost Kredi tüm tüketici, konut, taşıt kredileri ile kredi kartı ve kredili mevduat hesabı borçlarını kapsıyor. Nakit akışını ayarlayamayan tüketicilerin önümüzdeki dönem nakit akışını ayarlayabilmesini hedefleyerek bu krediyi çıkardık. Borçlar aylık 1.68 faizle, 60 ay vadeye yayılıyor. Şimdi bu krediye 3 ay ödemesiz dönem eklemek için yeni bir çalışma başlattık.
Dost kredi borçluya nasıl bir soluklanma sağlıyor?
Örneğin 2 bin lira maaş alıyorsunuz; aylık bin 500 lira kredi borcu ödüyorsunuz. Kalan 500 lira ile de geçinmeye çalışıyorsunuz. Biz 60 ay vadeli bu kredi ile aylık taksit tutarını 400 ila 500 liraya düşürüyoruz; bin 500 lira da size kalıyor. Dolayısıyla borcunuzu öderken hem tasarruf yapma imkanınız doğuyor hem de ihtiyaçlarınızı karşılamaya devam ediyorsunuz.
Biz hem üreten Türkiye’nin bankasıyız hem de bireysel bankacılıkta varız. Üretimi, hizmeti, ticareti finanse etmiyorsanız daha sonra kredi kartı ve tüketici kredisi verecek insan da bulamazsınız. Biz hem üretimi hem de tüketimi finanse ediyoruz.
Küresel krizin başlangıcı olan 15 Eylül sonrasını ayrı değerlendirmek kaydıyla 2008 sektör açısından nasıl geçti?
Bankacılık sektörü geçen yıl üç çeyrek koşup, son çeyrekte durdu. Ama bu reel sektördeki durmayla birlikte oldu. Halk Bankası ise 3 çeyrek koştu; son çeyrekte de yine büyüdü. Sektörün kredilerdeki büyüme oranı 2008 yılı için yüzde 20 olurken, banka olarak bizim kredi büyümemiz bu oranın epeyce üzerinde gerçekleşti. Yani krize rağmen, son çeyrekte sektörün kredi hacmi küçülürken; biz sektörün üzerinde büyüdük. Sektörde ve bizde aktiflerdeki büyüme ise hemen hemen aynı düzeyde oldu.
Krediler büyürken, sorunlu alacaklar da büyüdü mü?
Evet sektörde sorunlu alacaklar daha da arttı. Bir önceki yıla göre sorunlu alacakların artış oranı yüzde 30 oldu. Ama banka olarak bizim sorunlu alacaklar artış oranımız sektör ortalamasının altında kaldı. Yani hem müşteri sayımız hem de kredi hacmimiz sektörden fazla büyürken; sorunlu alacak miktarı sektörün altında artmış oldu. Bu oranları açıkça ifade edemiyorum; çünkü biz halka açık bir şirketiz ve 2008 yılı son çeyrek rakamları henüz kesinleşmedi.
15 Eylül’de başlayan kriz sektörde nasıl bir davranış değişikliğine neden oldu?
2008 bilançoları açıklanmaya başladı; geçen yıla göre karlılık oranlarında düşüşler oldu. Bu son derece doğal. Çünkü geçen yıl üç çeyrek koşan bankacılık sektörü son çeyrekte ciddi bir rekabete girdi. Bu rekabet ise mevduat, kaynak rekabetiydi. Mevduattaki maliyetlerin artması pasifteki yükümlülüğü artırdı. Dolayısıyla son çeyrek karlılık açısından birçok banka için zor geçti. Sektör yurtdışından taze kaynak gelmeyecek; vadesi gelen sendikasyonlar çevrilemeyecek korkusu yaşadı. Ancak korkulan olmadı.
2008 son çeyrek gelişmeleri sizi nasıl etkiledi?
Mevduat maliyetlerindeki artış en önemli gelişmeydi. Biz mevduatta pazar payımızı koruduk; yani bedavadan kamu bankasıyız diye mevduatımızda olağanüstü artışlar olmadı. Kredide 4.çeyrekte de büyümeyi sürdürdük. Sadece artan kurla büyümedik gerçek anlamda kredi artışı sağladık. Bizi etkileyen konu şu oldu; son çeyrekte hem kredi riski hem de vadeye bağlı fiyat riskleri yaşandı. Vadeye bağlı fiyat riski özellikle aktifte yaşandı. Mevduatın maliyetleri yukarı çıkarken; sizin geçmişte verdiğiniz kredilerin maliyeti aynı kaldığı için doğal olarak faiz marjları daraldı. Bu daralma bankaların karlılığını etkiledi.
Dolayısıyla bazı bankalar kredilerini geri çağırdı….
Biz banka olarak kredinin geri çağrılması bir yana ilave krediler verdik. Özellikle daralan pazar nedeniyle bu dönemde insanların bir şekilde nakit akışkanlığının bozulması ve insanların yükümlülüklerini yerine getirememesi durumu ortaya çıktı. Biz bunu çok önceden sezinleyerek karşılıklar yönetmeliğine de aykırı olmadan firmalarımızla konuştuk; vadesi gelenleri yeniden vadelendirdik. Vadesi gelmeyenler için de konuştuk; önümüzdeki dönem nakit akışlarını birlikte ortaya koyarak, gerekirse piyasa gerekirse banka borçlarını ödemesini sağlayarak onlara yeniden bir ödemesiz dönem hizmeti de vermiş olduk. Dolayısıyla piyasayı fonladık.
225 milyon euro’yu dağıtacak firma aranıyor…
Sendikasyonununuz yok ise nasıl kredi veriyorsunuz?
Öz kaynak ve mevduatlarımızın yanı sıra Avrupa Yatırım Bankası, Fransa Kalkınma Bankası, Dünya Bankası gibi yurtdışı kreditörlerden yaklaşık 12 ila 30 yıl vadeli temin ettiğimiz krediler var. 650 milyon euro seviyesindeki bu kaynağın 450 milyonunun dağıttık. 200-225 milyon euro kaynak ise hala elimizde ve bunu piyasaya aktarmak üzere aktif bir pazarlama startejisi yürütüyoruz.
Yani herkes kredi vermekten kaçarken, siz kredi verecek müşteri arıyorsunuz?
Bunlar yatırım kredilerinde 2 yıl ödemesiz 7 yıl vade; işletme kredilerinde ise 1 yıl ödemesiz 4 yıl vadeli olarak verdiğimiz krediler. Böyle bir ortamda firmalar için güzel bir ürün. Bunları aktif şekilde pazarlamak için dışarı çıktık. Hem firmalarımıza danışmanlık yapıyoruz hem de uygun koşullarda kredi veriyoruz.
Az önce saydığınız uluslar ararası kuruluşlardan yeni kaynak temin etmeyi düşünüyor musunuz?
Ciddi bağlantılarımız sürüyor. Onlar bize kredi kredi vermede istekliler; biz de alma konusunda ısrarlıyız. Önümüzdeki dönem kobilerimiz için ciddi miktarda yeni kaynaklar getireceğiz.
Banka rekabeti artacak
Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, bir süre önce sektörün elinde 18 milyar likidite biriktiğini söyledi. Elde tutulan kaynak banka için maliyet anlamına gelir.
Bankalar kredi mi vermiyor yoksa talep mi azaldı?
Son 5 yılda dünya ekonomisindeki büyüme emtia fiyatlarını da yukarı çıkardı. ABD’de başlayan daralma ile emtia fiyatları hızla aşağı düştü. Bu 2009’da finansal ihtiyaçları belirleyen en önemli enstrüman olacak. Yani bir firma üretebilmek için ihtiyacı olan bin ton hammaddeye bin dolar öderken; bugün 400 dolar ödüyor. Yani finansman ihtiyacında yüzde 60 oranında düşme oldu. İkincisi de Pazar daraldı. Dolayısıyla bu iki çarpanın, finansman ihtiyacındaki azalma ve talep daralmasının etkisiyle reel sektörün kredi talebi artmıyor, azalıyor. Bu da 2009’da bankalar arasında çok ciddi rekabete neden olacak..
Rekabet artacağına göre bankaların kredi verme koşulları esneyecek mi?
Bankaların genel kabul gördüğü kriterleri sağlayan firmalar bankalar tarafından büyük rağbet görecek.
Yani rekabet kredibl müşteriler üzerinden yaşanacak?
İster küçük ister büyük olsun; pazarını, alacağını ve stokunu yönetebilen; yatırımlarını planlı şekilde yapabilen şirketler bu dönemde şanslı şirketler olacak.
2009 yılına ilişkin olası gelişmeler sizi korkutuyor mu?
Biz kişisel korkuyla değil, kurumun cesaretiyle hareket ediyoruz. Bilgi işlemle desteklenen öyle bir altyapı oluşturduk, öyle parametrelerimiz var ki, kurumsal cesaretimizi buradan alıyoruz. 2009’da şube açılışlarına ve buna paralel olarak personel almaya devam edeceğiz. Ancak açılışların yılın ikinci yarısından itibaren yoğunlaşmasını planlıyoruz. İlleri tek tek dolaşıyoruz, geri kaldığımız illerde şube sayısını artırıyoruz İstanbul başta olmak üzere üç ile önem veriyoruz.. 30 ila 50 yeni şube açmayı planlıyoruz. Pasta küçülse bile biz payımızı artırmaya çalışıyoruz. Bankanın halen yurtiçi ve yurtdışı 637 şubesi; 12 bin 838 çalışanı var.
2009 şirketler için nasıl bir yıl olacak?
Firmalar bu dönemi avantaja dönüştürebilirler. Aşağı inen enflasyon, düşük faiz, finansman giderlerini ciddi anlamda kontrol altına alabileceğiniz bir dönem olacak 2009. Dünyada da Türkiye’de de sorunun kaynağı psikolojik, negatif beklentiler. Bu pozitife döndüğünde her şey düzelmeye başlayacak. Bankalar bu dönemde doğru müşteriye doğru kaynak aktarmak zorundalar.
Bu kadar çok sayıda doğru müşteri var mı?
Yeteri kadar olduğu düşüncesindeyim. Son on gündür küçük bankalar dahi piyasaya girme mücadelesi veriyor, ellerinde likidite bol. Sorunlu kredi kısmen de yaşanmaya devam edecek ama elinizdeki likiditeyi doğru müşteriye aktarmak zorundasınız.
Yurtdışında iş yapan müteahhitlere teminat mektubu vermeye başladınız mı?
Türk Müteahhitler Birliği ile iyi niyet çerçevesinde ciddi görüşmemiz oldu. Son yıllarda aktif olduğumuz v önümüzdeki dönem daha aktif olmayı planladığımız bir sektör yurtdışı taahhüt sektörü. Firmanın kredibilitesine, projenin uygunluğuna ve muhatap ülkenin riskine bakarak teminat mektubu veriyoruz. Bu sektör için banka bünyesinde bir de inşaat finansman daire başkanlığı kurduk. Burayı daha aktif hale getirmeye çalışıyoruz. Sektörün teminat sorunu çözülürse çok daha hızlı büyüyeceğini düşünüyoruz.
Ziraat Bankası, Yunanistan’da iki şube açtı, sizin yurtdışı planlarınız nedir?
Yurtdışında şube açma konusunda çalışmalara başladık. KKTC, Bahreyn, Almanya ve İran’da varız ama özellikle Türkiye ile ilgili ticaretin geliştiği her yerde olmayı arzu ediyoruz. Dünya ile entegre olmayı istiyorsanız her yerde soluk almanız gerekir.