Güncelleme Tarihi:
Egemen, İstanbul'da, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, nakit yönetiminin; şirketlerin tahsilat ve ödemelerinden oluşan nakit akışlarında verimliliği artırıcı birtakım ürün ve hizmetler geliştirmek, nakit yönetiminde son dönemde tartışılan en önemli konunun ise merkezileşme olduğunu söyledi. Egemen, verimlilik için birtakım kayıpları önlemek gerektiğini, çok uluslu şirketlerin Türkiye'deki faaliyetlerinin, dünyada faaliyetlerinin yönetildiği merkeze entegre edilmesinin verimliliği artırmada büyük önem taşıdığını kaydetti.
Garanti Bankası'nın, Bank of America ile yaptığı işbirliğinin buna hizmet edeceğini belirten Egemen, şöyle devam etti:
“Yani merkezi nakit yönetimi hizmetini Bank of America'dan alan çok uluslu şirketlerin Türkiye'deki faaliyetlerini Garanti Bankası, Bank of America'daki merkeze otomatik bir sistem üzerinden iletecek. Bu sayede Türkiye'de faaliyette bulunan yabancı şirketler, dünyadaki toplam faaliyetlerini konsolide ettiği merkezine Türkiye'deki faaliyetlerini de entegre edebilmiş olacak. Bank of America müşterileri, Türkiye'ye geldiğinde bütün bankacılık işlemlerini münhasıran Garanti Bankası'ndan alacak. Bu aldığı işlem ve hizmetlerle ilgili bilgiler ortak bir platform üzerinden onların genel müdürlüğüne iletilecek. Bu bilgiyi yurt dışına iletme konusunda da yeni bir entegrasyon modeli oluşturduk.
Bu yeni başlayan bir şey. (Şirketler) peyder pey bunların hepsi geliyor. Bizdeki faaliyetlerini Bank of America'ya raporlamaya başladık. Sadece Amerikalı şirketlerle de sınırlı olmayabilir.”
“27 BİN KURULUŞUN BİR KISMINI SİSTEM ÜZERİNDEN ENTEGRE EDEBİLİRSEK NE
MUTLU...”
Türkiye'de yerleşik 27 bin yabancı kuruluş bulunduğunu, bu rakamın 2002'de 2 bin olduğunu, Türkiye'ye son dönemde, yaşanan olumlu gelişmelerin ışığında, yabancı akışının çok arttığını bildiren Egemen, “Bu 27 bin kuruluşun bir kısmını bu sistem üzerinden entegre edebilirsek ne mutlu... Bu hizmet sayesinde bizimle çalışan firmaların hacmi artar” diye konuştu.
Tolga Egemen, böyle bir işbirliğinin Türkiye'de örneği bulunmadığını, bundan sonra ise olacağını düşündüğünü ifade ederek, Çin'e ilk giden Türk bankası olduklarını, BBVA'nin Çin'de ortak olduğu bir Çin bankası bulunduğunu, Türkiye'den Çin'e giden firmalar için, söz konusu bankayı aileden biri olarak görüp kullanabileceklerini söyledi.
İstanbul'un finans merkezi olmasını çok istediğini ifade eden Egemen, “Olamazsa da bu bir problem değil. 'İstanbul finans merkezi olmadı, Türkiye bölgesel bir güç olamaz' değil... Türkiye gene de bölgesel bir güç olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
KREDİ FAİZLERİ
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Egemen, kredi faizlerinin daha da artacağını düşünenler olduğunu belirterek, “Faizin daha da artacağını bekleyen kesim, daha da artacak diye şimdi (kredi) kullanmayı talep ediyor” dedi.
2010'un, kredilerin çok hızlı arttığı bir yıl olduğunu, 2009'da ortalama kredi artış hızı haftalık binde 1 iken, geçen yıl bu oranın binde 6 olduğunu bildiren Egemen, “Bu yıl ise binde 6 ile başladı ve şimdi biraz frenlemeye çalışılıyor. Haftalık artış yavaşlamaya başladı. Daha henüz ölçemiyoruz. Ama munzam karşılıklardaki son artış yeni oldu. Önümüzdeki dönemde bunun etkisini görmeye başlayacağız. Bütün bunlardan sonra kredi artış hızında nispi bir yavaşlama olacak. Kritik konu şu; bu cari açıkta da bir yavaşlamayı sağlayacak mı? Sağlamazsa boşuna...” şeklinde konuştu.
Egemen, yurt dışının Türkiye'ye olumlu baktığını, borçluluk oranlarının düşüklüğü nedeniyle Türkiye'nin yeni borç almasında bir sıkıntı görmediğini, o nedenle büyük bankaların şu dönemde yurt dışında bono ihraçları yaptığını, bu bono ihraçlarının da yurt dışında çok büyük ilgi gördüğünü ifade etti. Egemen, şunları kaydetti:
“Yurt dışının en büyük endişesi cari açıktaki hızlı artış. O zaten bizim de endişemiz. Yani yurt dışı da 'Farkında değilsin, burada bir tehlike var' demiyor. Bizim farkında olduğumuz tehlikeyi onlar da söylüyor. Yurt dışı, Türkiye'deki kamu otoritesinin cari açıktaki hızlı artışın bir tehlike olduğunu fark edip önlem almasını olumlu buluyor.”
Egemen, serbest piyasa ekonomisinde sermayenin serbest dolaşımı denilen bugünün dünyasında Türk bankalarının maliyetlerinin artırılması halinde Türkiye'de bunu yapmaya ehil firmaların gidip yurt dışı bankalardan kredi aldığını belirterek, “Demek ki her şeyi bir ölçü çerçevesinde yapmak lazım. Bu farkı çok açarsanız insanlar gidip yurt dışı bankalardan kredi alır. Kredibilitesi yüksek kuruluşlar Türk bankaları yerine yabancı bankalardan almaya başlayabilir. Bu sektör için bir tehlike” dedi.