A.A.
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2010 14:40
Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ercan Uygur, Merkez Bankasının son dönemde yaptığı iç talebi daraltmaya yönelik tedbirlerinin krediler üzerinde etkisi olacağını ifade ederek, “Bankalar daha az kredi vermeye çalışacak. Çünkü bankaların kredi toplama maliyeti artacak” dedi.
Ercan Uygur, Merkez Bankasının geçtiğimiz günlerde “azalan enflasyon ve cari açık riskine” dayalı 1. senaryoyu güncel kabul ettiği yönündeki açıklamaya atıfla, şu değerlendirmede bulundu:
“Senaryo 1'e bakalım,
Merkez Bankası durumu şu anda şöyle görüyor; enflasyon riski yok, ancak finansal kırılganlık riskleri artıyor diyor, bunun kaynağında da cari açığı en önemli faktör olarak görüyor.
Bu durumda Banka, kendi kısa vadeli politika faizlerini dün yarım puan düşürdü. Bu faiz düşüşü neyi sağlayacak? İçerdeki cari açığı öncelikle artıran iç talebin yüksekliği. İç talebi körükleyen,
kredi genişlemesi. Kredi genişlemesinin arkasında ise yurtdışından gelen fonlar var. Merkez Bankası tabloyu böyle görüyor ve caydırmaya çalışıyor.
Yurtdışından gelen fonlar, hem kredi genişlemesinin kaynağını oluşturuyor hem de kur üzerinde baskı yapıyor. Banka onun için kredi genişlemesini sınırlamak üzere zorunlu karşılıkları artırdı. Vadeye göre de farklılaştırma yaratarak, hem vadeyi uzatmaya çalışıyor hem de likiditeyi kısmaya çalışıyor.Bankanın tahmini; düzenlemeyle 7,6 milyar lira ve 200 milyon
dolar, likidite kısıntısı yapmış olacağı yönünde.”
“LİKİDİTENİN KISILMASI TL'NİN DEĞERİNİ ARTIRIR MI?”
Bankanın “likidite yönetimine” ilişkin soru üzerine Uygur, dün Para Politikası Kurulunun borç verme faiz oranlarını artırdığını anımsattı. Uygur, “Banka diyor ki benim borç verme faizimi de artırdım. 'Böylece benden kaynaklanacak likiditeyi de kısmayı çalışıyorum' diyor. İkincisi kendi verdiği kaynakların üzerinde miktar sınırlaması da getirebileceğini, yani bankalara istediği kadar likidite vermeyebileceğini söylüyor. Ancak bu sınırlama henüz gelmedi” dedi.
“Ancak öbür taraftan likiditenin kısılması TL'nin değerlenmesine yol açmaz mı” sorusuna da Uygur, “O da akla gelen bir şey. Burada çok yönlü etkiler olabilir. Merkez Bankasının şu andaki bakışı; yurtdışından gelen fonların likiditeyi artırdığı yönünde. Bu gelişleri, faiz hareketiyle azaltabilirse kredi genişlemesi, likidite genişlemesi daha az olacak diyor. Akla gelen sorular içinde söylediğiniz soru var, ama Merkez Bankası daha fazla bu yönde etkisi olacak diyor” karşılığını verdi.
Bankanın politikasının ne kadar etkin olabileceğine yönelik görüşünün sorulması üzerine de Uygur, konuya ilişkin bazı raporları incelediğini, “faiz düşünce talep daha da genişler” iddiasını taşıyanlar da bulunduğunu ifade ederek, böyle bir bakışın daha çok Amerikan ekonomisi için geçerli olabileceğini düşündüğünü söyledi. Uygur, “Amerikan ekonomisi, Türkiye ve başka bazı ekonomilere göre daha kapalı bir ekonomi. Faiz, talep üzerinde daha çok fazla etki yapıyor. Türkiye daha açık ve faizin sermaye hareketi üzerinde önemli bir etkisi oluyor. Merkez Bankası, faizdeki indirimin, sermaye hareketi üzerindeki etkisinin daha fazla olacağına inanıyor” dedi.
Uygur, bir çok varsayım bulunduğunu, süreç içinde uygulamanın görüleceğini kaydetti.
“BANKALAR DAHA AZ KREDİ VERMEYE ÇALIŞACAK”
“Sonuçta Merkez Bankası iç talebi daraltmak istiyor. Bunun halka etkisi ne olacak? Bankadan kredi almak daha zor bir hale mi gelecek?” sorusu üzerine Uygur, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bankalar daha az kredi vermeye çalışacak. Bankalar nasıl kredi açıyor; yurtdışından gelen fonların verdiği kaynakla. Merkez Bankası şimdi o kaynağı sınırlamaya çalışıyor. İkincisi, zorunlu karşılıkları artırıyor. Bankalar dışardan kaynak bulsa da Merkez Bankası zorunlu karşılıklarla daha fazla kendinde tutarak, burada da sınırlama yaratmış oluyor.”
“Böylece kredi faiz oranlarının artacağını düşünebilir miyiz?” sorusuna “Olabilir. Çünkü karşılıkları artırınca kredi toplamanın maliyeti artmış oluyor. Bir banka olarak diyelim yurtdışından 100 lira topluyorsunuz. Eskiden bunun yüzde 5-6'sını zorunlu karşılık olarak tutuyordunuz, şimdi yüzde 8'ini tutacaksınız demek oluyor bu. Bulduğunuz kaynak da bedava olmadığına göre, bir kısmını kredi olarak veremediğinizde maliyeti dolayısıyla yükselmiş oluyor” dedi.
MERKEZ BANKASI RAPORU
Merkez Bankasının son Finansal İstikrar Raporunda, Türkiye'de küresel krizden çıkışla birlikte kredi genişlemesi ve yabancı sermaye girişlerinin yaşandığına dikkat çekildi. Rapora göre, 2009 yılı Ekim ayında yıllık yabancı net sermaye girişleri 3,8 milyar dolar düzeyindeydi ve krediler yıllık bazda reel olarak yüzde 3,8 daralmıştı. 2010 yılı Eylül ayı itibariyle ise reel kredi artışı yüzde 15,8'e yükseldi. Yabancı sermaye girişleri 32,6 milyar dolara ulaştı.
Raporun kredi büyümesine ilişkin bölümünde de Türkiye'nin kredi büyümesinde gelişmiş ülkelerden ayrıştığı ifade edilerek, Eylül 2010 itibariyle kredi büyümesinin avro bölgesinde yıllık yüzde 2,4, ABD'de yüzde 0,6, Türkiye'de ise yüzde 26,5 olarak gerçekleştiği bildirildi.
Türk Lirası cinsinden mevduatların vadesinin uzatılmasının önemi de vurgulanarak, 2005 yılı sonrasında kademeli şekilde azalan Türk Lirası mevduatın vadesinin Eylül 2010 itibariyle 44 güne düştüğüne dikkat çekildi.