Güncelleme Tarihi:
Ömer Şan, Rize Gazeteciler ve Muhabirler Derneğinde düzenlediği basın toplantısında, HES'lerle ilgili bölge insanının ciddi sorunları olduğunu, sorunların üzerinin örtülmeye çalışıldığını savundu.
HES projeleriyle suların kontrolünün bölge halkının elinden alındığını iddia eden Şan, “Rize'nin Çayeli ilçesinde 2, İkizdere ilçesinde 3 köyün içme suları HES çalışmalarının ardından kaybolmuştur. Köylüler farklı arayışlara girmek zorunda bırakılmıştır. Köylüler bu sorunları yaşarken sularımız yaklaşık 3.5 kilometre uzunluğundaki tünellerin içine alınarak nasıl kullanılacağı bilinmeden HES şirketleri tarafından kontrol edilecektir. Tünel içerisine alınan suların nasıl kullanılacağı bizlere ürkütücü ve endişe verici gelmektedir” diye konuştu. DSİ'nin çok ciddi inceleme ve araştırma yapması gerektiğini ifade eden Şan, şöyle devam etti:
"Sularımız asıl sahipleri köylülerin elinden alınarak 49 yıllığına çok uluslu şirketlerin eline verilmektedir. Enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtulmaya çalışılırken HES'leri çok uluslu şirketlere yaptırmak, inandırıcı olmaktan uzaktır. 49 yıllığına su kullanım hakkını yabancı şirketlere vermek demek satılmak anlamına gelmiyorsa da tamamen onların kontrolüne verilmesi anlamını taşıyor. Su kullanım hakkıyla birlikte bölge insanının suya erişim hakkı ellerinden alınmaktadır."
HES şirketlerinin bazı kişilerle protokol adı altında anlaşmalar yaptığını öne süren Şan, şunları kaydetti:
"İçeriği açısından yapılan anlaşmalara 'rüşvet protokolü' diyoruz. HES bölgesindeki insanlara iş vaadediliyor, araba alınıyor. HES bölgesindeki insanlara, adına rüşvet dediğimiz protokoller imzalanarak, ekonomik yardım çalışmaları yapılıyor. Bunlar bizim olduğu kadar hukukun da midesini bulandırıyor. Bu çalışmalarda kamu yararı varsa neden bu şekilde protokoller düzenlenerek insanlara rüşvet teklif edilmektedir? Bu da dikkati çekici önemli bir noktadır. ÇED sürecinde yapılan çalışmalarda insanlara iş vaadedilmekte. Bu da bu işlerde rant hesapları döndüğü gerçeğini ortaya koymaktadır."