Güncelleme Tarihi:
BİRER ekonomik değer taşıyan işletmelerin üretime katkı sağlayıp istihdam yarattıklarına işaret eden Av. Şahin “Örneğin, borçlu gıda ticareti yapan bir işletmeye sahipse ‘hemen iflası’ halinde elindeki stokların hiçbir değeri kalmayacak ve hepsi çöp olacaktır.
Bu malların iflas yoluyla satılarak para çevrilip alacaklara ödenmesi hayalden başka bir şey değil. ‘İflas talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerini başlatılmasını isteyebilir’ hükmü incelendiğinde hem borçlunun hem alacaklının konkordato talebinde bulunma yetkisi vardır. Ancak alacaklının konkordato isteme şartları daha ağır gözükmektedir” şeklinde konuştu.
DERNEKLER DE TALEP EDEBİLİR
Av. Şahin açıklamasının devamında “Geçmiş benzer uygulama olan iflas erteleme talebinde bulunma yetkisi yalnızca sermaye şirketlerine tanınmış iken, yeni düzenleme ile özel kişilerde konkordato talep edebiliyor. Tacir olup olmamasına bakılmaksızın ‘her hangi bir borçlu’ konkordato talebinde bulunabilir. Örneğin dernek ve vakıflar da konkordato talep edebilirler. Hatta tacir olmayan özel şahıslar da bu talebi yapabilirler.
Borçlarını ödeyememe veya ödeyememe tehlikesi altında olmak yeterli… Ancak borca batık olmayan davacı, sadece ‘vade’ konkordatosu isteyebilecek, tenzilat isteyemeyecektir. Davacı, borca batık durumda ise hem ‘tenzilat’ hem de ‘vade’ talep edebilecektir. Borca batık olmanın ve böyle devam etmenin riski de vardır. Konkordato talep eden borçlunun talebinin reddine karar verilmekle kalınmaz, ayrıca borca batıklık devam ediyorsa borçlu ‘iflasa tabi kişilerden’ ise iflasına da karar verilir” dedi.
KAMU ALACAKLARI TEDBİR KAPSAMINDA
Geçici mühlet kararı ile birlikte şirketin bir tür korumaya alındığına vurgu yapan Av. Şahin "Geçici mühlet kararıyla verilen koruyucu tedbirlerin bir takım
*Borçlu aleyhine, icra takibi, haciz, ihtiyati haciz kararı, e- haciz yapılamaz.
*Rehinli mallar hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir. Satışa kadar işlemlere devam edilebilir. Ancak rehinli malın satışı yapılamaz. Bunun için bir teminat da istenemez.
*SGK, vergi borcu ve sair her türlü kamu alacağı tedbir kapsamındadır.
*Tahliye davası veya alacak davası sonuçlansa bile icra işlemi yapılamaz. Dolayısıyla tahliye kararı yerine getirilemez.
*Tedbir kararına aykırı işlem yapanlar veya tedbir kararını uygulamaktan sarfınazar edenler hakkında konkordato kararını veren Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ceza davası açmak mümkündür. Tedbire aykırı davranışı yapan hakkında mahkeme tarafından 6 aya kadar disiplin niteliğinde hapis cezası verilebilir.
*Borçlu şirketin aleyhine olduğu anlaşılan ve devam eden sözleşmeler komiser onayı ile fesih edilebilir.
*Teminat mektuplarının paraya çevrilmesi önlenebilir. Takas ve mahsup işlemleri konkordato geçici mühlet kararının ilanından itibaren durdurulur.
*Leasingli malların iadesi önlenebilir.
*Kefillerin rehinli taşınmazlarının satışı durdurulabilir. Şöyle ki, bir taşınmaz 3. kişi tarafından rehin verilmişse, İİK. 149. maddesi gereğince borçlu ve rehin borçlusu hakkında birlikte takip yapmak zorunluluğu vardır.
Yani borçlu ve rehin borçlusu arasında zorunlu takip arkadaşlığı söz konusudur. Borçlu hakkındaki satış işlemi tedbir kapsamında olduğundan rehin borçlusu hakkındaki satış talebi de duracaktır. Rehin borçlusunun taşınmazının satışı yapılamayacaktır.”
DAVADAN FERAGAT EDİLEBİLİR
Av. Şahin açıklamasının devamında şunları kaydetti: “Davacı borçlu, iflasa tabi kişilerden değilse dilediği zaman davadan feragat edebilir. Davacı borçlu iflasa tabi kişilerden ise ve borca batık durumda ise feragat edilse bile borca batıklık durumunda borçlunun iflasına karar vermek aynı zamanda kamusal bir nitelik arzettiği için mahkemece davanın reddine değil borçlunun iflasına karar verilir. Borçlu iflasa tabi olmakla birlikte borca batık değilse, davacı borçlu davadan feragat edebilir.
Geçici veya kesin mühlet sona ermeden borçlunun durumunun iyileştiği komiserler tarafından rapor edilmesi durumunda da mühlet kaldırılır. Davanın reddine kadar verilebilir. Her ne kadar geçici ve kesin mühlet kararlarına karşı kanun yolları kapatılmış olsa da konkordato davasının reddi halinde kanun yolları açıktır. Ayrıca konkordato tasdiki kararı ve ya konkordato tasdikinin reddi kararı veya şartların oluştuğu gerekçesiyle verilen iflas kararı nihai karar olduğundan bu kararlara yönünden kanun yolları da açıktır”