Güncelleme Tarihi:
İŞ ADAMI Serdar Bilgili, aralarında Radisson Blue, Soho House, Bodrum Bodrum, W Otel ve One da olduğu gayrimenkul ve turizm yatırımlarını hayata geçiren Bilgili Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı. İstanbul Akaretler’deki Sıraselviler projesini hayata geçirerek, Akaretler’in dönüşümünü gerçekleştiren, ardında da 2009 yılında Corpera adlı şirketiyle Amerika Konsolosluğu’nun Beyoğlu’ndaki binasını 51 yıllığına kiralayarak, binayı restore edip Soho House’u İstanbul’a getiren Serdar Bilgili, gerçekleştirdiği projelerden de anlaşılacağı üzere restorasyonu seviyor.
ÖZEL BİR ANLAMI VAR
* Restorasyon projelerine aynı çizgide devam mı edeceksiniz?
- Eski binaların kimliğinin koruması gerektiğine inanıyorum. Yıkık, dökük durmamaları gerekiyor. Akaretler yıllarca önünden geçtiğim bir yerdi. Yurtdışında gördüğümüz kimliğini kaybetmeden konfor içinde yaşatılan yerleri düşündüm ve Akaretler’in dönüşümünü hayal ettim. Beşiktaş’ın kalbinde olmanın da benim için özel bir anlamı var. Başarılı da olduk. Belki başta kurguladığımız konsept olmadı ama zaman içinde daha çok yeme-içme mekanlarının olduğu bir cadde haline dönüştü. Galataport da aynı şekilde. Önünden geçtiğimde “bu liman İstanbul’a yakışmıyor” diye düşünürdüm, kendi başımıza o ihaleyi almamız mümkün değildi. Doğuş Grubu’yla birlikte olduğumuz için mutluyuz.
* Sanat haftasına da denk geldi sizle sohbetimiz. Ancak 2 yıldır İstanbul’un iklimi değişti! Turist sayısı düştü, turist profili de tamamen değişti. İstanbul eski günlerine dönebilecek mi?
- Sanat ortamı her zaman iyi gelir şehrin kimliğine. İstanbul da bunu çok iyi taşıyan bir şehir. Türkiye’de bu kadar negatif şeyler konuşulurken, yabancı basından meslektaşların gelip benle İstanbul’un göbeğinde işadamı kimliğimle sergi konuşması çok güzel. Malum yabancı basında neredeyse her gün Türkiye ile ilgili olumsuz haberler çıkarken sanat haberlerinin çıkması algıyı değiştirir. Ben sanatın ülke tanıtımı için çok önemli olduğuna inanıyorum. Ancak yetmez. İstanbul’un cazibesine kavuşması için, Türkiye’nin algısının değişmesi için çok şey yapmalıyız.
* Neler yapılmalı?
- Çok kapsamlı bir tanıtım kampanyası yapmalı yurtdışında. Çünkü aleyhimizde çok ciddi bir kampanya var. Başta İstanbul olmak üzere şehirlerimizi, kültürümüzü, doğamızı göstermeliyiz. Türkiye’nin kültür, eğlence ve sanatla dolu olduğunu, diğer ülkelerden çok daha uygun tatil yapılacak bir ülke olduğumuzu anlatmamız lazım. Güvenilir bir ülke olduğumuza yönelik uluslararası kampanyaya ihtiyacımız var. THY bunu çok başarılı yapıyor. Onların yaptığı kampanyayı bence Turizm Bakanlığı çok ciddi bir bütçe hazırlayarak örnek alarak Türkiye için yapmalı. Şimdi tam zamanı.
* Yabancı basında çok haberiniz çıkmış. Forbes, Ekonomist... Size “Türkiye’de neler oluyor?” diye sorduklarında ne dediniz?
- 10 kadar yabancı basın mensubuyla bu sergi kapsamında buluştum. İstanbul’un canlı hayatı, Boğaz’ın güzelliği, şehrin enerjisi ve sanatla dopdolu halini anlattım. Herhalde iç savaş olan bir yerde sanat konuşulmaz. İşte bu yüzden de şu dönem çok uygun. Türkiye tanıtım atağına kalkmalı.
2018 YAZI ÖNEMLİ
* Sizin turizm yatırımlarınız var. Bu atmosferden ne kadar etkilendiniz?
- Son 2 yılda çok zor zamanlar geçiriliyor. Yüzde 80 dolulukla çalışılıyordu, orta standartta oteller 250 dolar ortalamasında oda satıyordu. Bu fiyatlar malum süreçte yüzde 20-30 doluluğa ve fiyatlar da 100 dolar civarına indi. Bu sektör için çok zor bir dönem. Herhalde 1, 1.5 yıl boyunca İstanbul’da otellerin tümü zarar etti. Yatırımcılar cepten yedi, herkes sermaye koydu, kredileri ödenmesinde sorunlar oldu. Ben bu yaz toparlanmanın başladığını görüyorum ve 2018 için de umutluyum.
* Şu günlerde doluluk olsa da fiyatların çok düşük olduğu söyleniyor…
- Rakamlar şu anda düzeliyor. Paris ve Londra’da bir odada 600 Euro’dan aşağı kalamıyorsunuz, İstanbul’da aynı standartlardaki otellerde fiyatlar 150 Euro, hatta geçen sene 100 Euro’ya düştü. Üstelik bizim standarlarımız otellerde çok yüksek. Ben 2018 yazında eski günlere dönüleceğini düşünüyorum. Avrupa’da seyahat ediyorsunuz, fiyatları biliyoruz. Avrupalı Yunanistan’a gidiyor.
* Yunanistan ekonomisini turizmle topluyor…
- Öyle. Yunanistan’da Adalar’a bakın. Mykonos’ta odalar 1000 dolar, aynı hatta çok daha iyi otellerde odalar Bodrum’da 250-300 dolar ve boş. 1500-1800 dolara oda satıyorlar Mykonos’ta. Yunanistan turizmle bizim sayemizde çok önemli bir krizden çıkıyor. Avrupalı turist bize değil oraya gidiyor.
* Türkler de oraya gitmiyor mu?
- Biz Türkler de oraya gidiyoruz. Atina da dolu. Santori de Mykonos da dolu. Türkler Yunanistan’ı ihya etti.
USTALARA SAYGIM VAR
* Nişantaşı’nın simge binalarından birindeyiz şu anda. Şu günlerde yolu Nişantaşı’na düşenler sizin serginizi de görüyor... Bu neler hissettiriyor size?
- Bu bina Modern Türk Mimarisi’nin simgelerinden. Ancak zaman içinde çok yıpranmış. İşlevini yitirmiş. Bu bölgenin en yüksek binası. Biz binayı soyduk, en yeni teknik alt yapıyla donattık ve deprem için betonarme yapısına dokunmadan çok ciddi bir güçlendirme yaptık. Bu binada çok doktor ve avukat vardı. Onlara home ofis olabilecek konfora kavuşturduk. Bu kapsamda binanın dış cephesi de değişiyor. Bu değişiklik yapılırken bu binanın dış cephesini kaplayacaktık. Nasıl kaplayalım? diye düşündük... Serdar Erener V108’in tanıtımı için bir Nişantaşı videosu çekmek istiyordu. Nişantaşı’nda çalışan, yaşayan, burada çok zaman geçirenlerle konuşarak, burada yaşamanın ne olduğunu anlatalım önerisini getirmişti. Ben de 60 metre yüksekliğindeki 4 cepheye bu insanların portrelerini çekmeyi teklif ettim. Çok uzun zamandır fotoğraf çekiyorum. Amerika’da da birkaç sergiye katıldım geçmişte. “İyi bir fotoğrafçıyım” diyemem, fotoğraf ustalarına çok büyük saygı duyarım. Bu derece büyük baskı konusu doğrusu evet zordu. Siyah beyaz fotoğraflar, doğal portreler olsun istedim. Listeyi arkadaşlar yaptı. İşi olduğu için gelemeyenler ya da bu kadar büyüklükte ve görünen bir yerde fotoğraf vermek istemeyenler oldu. Sonuçta 35 kişiyle yaptım çekimleri. Çok da ilgi gördü.
İNSANLARA SAYGI GÖSTERMELİ
* İstanbul’da her yerde inşaat var. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
- Kentsel dönüşüm her yerde. İstanbul şantiye halinde. Yaklaşık 6 yıldır böyle. Bu şehirde yaşayan yatırımcılar olarak bu semtlerde yaşayan insanlara saygı göstermek zorundayız. Buna özen gösteriyorum.
GALATAPORT EN GÖZDE YER OLACAK
* Şu dönemde Galataport projesini yapıyorsunuz Doğuş Grubu’yla. Günde 2-3 gemi gelirken İstanbul’a, artık kruvaziyer turizm bitiş noktasına geldi. Biz ne yaptık? diyor musunuz?
- Galataport İstanbul’un en değerli projelerinden biri olacak. Buna eminiz. Galataport şehrin göbeğinde, Osmanlı mimarisiyle ilgili ne varsa herşey orada, tarihi yarımada ortasında... Ne yazık ki kruvaziyer limanı olarak da çok ihmal edilmiş. Doğu Bloku ülkesindeki yerler gibi bırakılmış çok uzun süre. İçine girdiğinizde utanç verici diyebileceğim seviyedeydi. Bir yabancı geldiğinde Türkiye’de İstanbul’da ilk karşılaştığı yer böyle olmamalıydı. Ben hem oranın değişmesi gerektiğine hem de bölgenin cazibesine çok inandım. Bugünler geçecek. Orası İstanbul’un en gözde yerlerinden biri olacak. Atatürk Havalimanı’yla nasıl gurur duyulduysa burası da öyle olmalı, olacak. 2015 senesinde 380 küsur gemi gelmişti. Bu yıl 3 gemi geldi. Türkiye rotadan çıkarıldı. Bunun da bilinçli yapıldığını düşünüyorum. Bu yüzden de onlar ne diyorsa tersini göstermeliyiz. Sanatın konuşulduğu, cıvıl cıvl bir yerde iç savaş mı olur? Dünyanın her yerinde sorun var. Türkiye kendini iyi anlatmalı, tanıtmalı.
* Çok tartışmalar çıktı projeyle ilgili. Alanın kamuya açılması konusunda projenin yenilenmesi istendi…
- Biz buna çok özen gösterdik. Eski haliyle kapalı kocaman bir alandı, biz sahili komple halka açacağız. Çevrenin dokusuna uygun olacak. Binalar o bölgenin dokusuna uygun restore ediliyor. Eski depo ardiyeler de bölgenin dokusuna uygun bağırmayan, çok zarif, silüeti asla değiştirmeyen aksine hoşlaştıran binalar olarak hayat bulacak. Bittiğinde İstanbul’un en çekici yerlerinden biri olacak. Sahilde insanların açık havada güzel zaman geçireceği bir yer olacak. Karaköy bölgesiyle güzel birleşecek.
Akaretler’den sonra hayalimdeki iş Galataport’tu. Allah da nasip etti. Bizim tek başına yapabileceğimiz bir iş değildi. Doğuş da bizi kabul etti. Çok güzel çalışıyoruz birlikte.
ABLALARIM MELEKLERİM
* Bilgili Holding bir aile şirketi değil mi? Ablalarınıza düşkün olduğunuz söyleniyor…
- Bilgili Holding’in temeli çok eski. 30 yılık geçmişi var, gayrimenkul yatıımlarına ağırlık vermesi ise 2005 yılı sonrasında oldu. Benim ortaklarım ablalarım. Koruyucu meleklerim. Onlar sırtımı yasladığım kişiler. Biri mimar, biri işletme okudu. İki annem var, diyebilirim. Bir ablam inşaatların başında, biri de tüm finansmanın başında. Yani en az çalışan benim!
SERDAR BİLGİLİ KİMDİR?
Serdar Bilgili Kahramanmaraşlı bir ailenin 3 çocuğundan biri. İstanbul’da büyüdü. Robert Kolej mezunu. Üniversiteyi Amerika’da Redlands Üniversitesi’nde okudu. Hem İşletme hem de Fotoğrafçılık Bölümü’nü bitirdi. 1984 yılında Viyana’da BM’de staj yaptıktan sonra 1984 yılında iş hayatına atıldı. 1992 yılında BJK Yönetim Kurulu’na girdi. Süleyman Seba döneminde BJK yönetiminde oldu. 2002 yılında BJK Başkanı seçildi. 2004 yılında başkanlıktan istifa etti. Futbol gibi fotoğrafçılığa da tutkuyla bağlı olan Bilgili’nin 2007’de de Engellere Rağmen adlı bir sergisi açılmıştı.