Güncelleme Tarihi:
BANKACILIK sektörünün duayeni Cahit Kocaömer, yarı yolda kalmak istemeyen bankacılara birleşmelerini önerdi. Bankacılığın geldiği noktayı maratona benzeten Kocaömer, bugün 80'e varan banka sayısının 40'lara düşeceği görüşünde.
UZUN yıllar İş Bankası Genel Müdürü olarak görev yapan, halen Sınai Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı olan Cahit Kocaömer, ‘‘Artık devletin sırtından para kazanma dönemi bitti. Bankacılık daha zorlu bir hale geldi. Bu gidişle ancak 40 banka kalır’’ dedi.
53 yıllık bankacı olan Kocaömer'e göre, sektör 24 Ocak kararlarından bu yana önemli gelişmeler kaydetti. Türkiye'nin AB'ye girmesi halinde en hazırlıklı meslek grubu bankacılık olduğunu savunan Kocaömer, ‘‘Ancak bugün teknolojideki baş döndürücü değişim, para ve ekonomi alanındaki hızlı değişiklikler bankacılıkta yeni ve zor bir dönemi başlatmıştır‘‘ dedi. Kocaömer, sektöre ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
KİMSE HEVESLENMESİN
‘‘Şube bankacılığının önemi azalmış, bireysel bankacılık, internet bankacılığı, cep tolefonu bankacılığı ve bankalardaki yeni uygulamalar bankalarımızın kendilerine çeki düzen vermelerini gerekli kılmıştır. Bankalarımızdaki batak kredilerin yüzde 11 dolayına ulaşmış olduğunun söylenmesi çok düşündürücü. Ayrıca fona aktarılan bankaların yükü 5 milyar dolar civarında. Halbuki Türk bankacılığının 1999 sonundaki kárı bundan daha az. Bu da önemli bir gösterge. Bankalarımız ve bankacılarımız bir maraton yarışına hazırlanmalı. Yarışın yapılacağı yol, tehlikeler, uçurumlar ve engellerle dolu. Bu maratonu büyüyerek, birleşerek bitirenler olacağı gibi, soluğu kesilip yolda kalanlarda olacak. Bugün 80'e varan banka sayısının 40'lara düşmesi beklenebilir.’’
Türkiye'de hemen her grubun bankacılık sektörüne girmek isteyişini doğru bulmayan Kocaömer, ‘‘Herkes bu işe heveslendi ama sonuç ne oldu? Önce üç tane banka, sonra beş tane banka güme gitti. Bankacılık öyle artık herkesin heveslenip de yapabileceği bir iş değil’’ dedi. ‘‘Artık devlet kağıtlarından yüksek kar sağlayarak, bağımlı kredi müşterilerinden bol faiz ve komisyon alarak, şube şebekesini çoğaltarak başarılı olma dönemi kaqandığı için, bankalar yeni arayışlara girmek zorundadırlar’’ diyen Kocaömer'in bu konuda verdiği olumlu örnek ise İş Bankası.
ÖZİNCE'YE ÖVGÜ
İş Bankası'nın geçtiğimiz yıllarda iştirak satma yoluna giderken şimdi daha büyük işlere girmesine ilişkin ise Kocaömer'in değerlendirmesi şöyle:
‘‘İş Bankası geçen senelerde küçülerek kár buyütme yoluna gitmişti. Sat iştiraki, büyüt kárı. Şimdi ise bankacılıkta kárlılık azaldığından, yeni bankacılık kanunun verdiği imkanları da kullanarak, kár getirecek alanlarda büyük iştiraklere girmek cesaret ve isabetini İş Bankası göstermekte. POAŞ ve GSM ihalelerinde gösterilen başarılardan dolayı yeni genel müdürümüzü, ona destek veren yönetimi kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum. İş Bankası'nın yeni genel müdürü 99 yılını zorluklara karşın başarılı bir bilançoyla sonuçlandırdı. Halka arz konusunda ve özelleştirilmelerde dikkatlerin İş Bankası'na çevrilmesine ve yoğun reklam olayına neden oldu.’’
EL KONULANLAR
Devletin el konulan bankalar konusunda bir an önce bir çözüm bulması gerektiğini söyleyen Kocaömer, ‘‘Hala kanayan bir yara var, bir yerde durdurmak lazım. Zarar büyüyor’’ dedi. ‘‘Bankayı birisi satın alır ama onun borcunu kim ödeyecek?’’ diyen Kocaömer, çözüm konusunda ise şunları söyledi:
‘‘Çok yanlış bir şey hala bu sektörde mevduata devlet garantisi var. Bankaların satışı gündemde ama alacak olan bu borçlarla alır ki? Çözüm yolu olarak mevduat sahipleri dahil alacakların bir miktarını hemen ödeme yoluna gitmek, kalanını senelere yayarak vade vermek lazım. Vatandaş için zor, devlet için de zor.’’ n Nilgün KARATAŞ
Bu sektör iyi çocuklar yetiştirdi
Türkiye'de çok iyi bankacılar yetişti. Bunlar hep dışarıda okumuş, lisanları olan, dünya ile ilişkileri olan çocuklar. Onun için Türk bankacılığının geleceğini iyi görüyorum. Türk bankacıları, Avrupa bankacılarının önünde. Bu çocuklar, bu sektörü yanlış yere götürmez diye düşünüyorum.
Hükümet erkanı ve siyasiler bana büyük saygı gösterirler, büyük değer verirlerdi. Hiçbirinin olumsuz bir işini yapmadım. Genel müdür oldum, Demirel'in kardeşi Hacı Ali Demirel'e kredi vermedim. Ben böyle yaşadım. Bana kimse bir şey yapamaz demedim, isteseler yaparlardı. Bu koltuğu kaybetmekten hiç korkum olmadı. Çok şükür kimseye boyun eğmedim.
Türkiye'yi iki grup mahfetti. Biri politikacılar diğeri bürokratlar. Politikacılar ‘‘bunu yap, şunu yapma’’ dedi, bürokratlar ‘‘başüstüne’’ dedi. Bu memleket böyle gitti. Politikacı parlamentoda, bürokrat masasında oturabildiği gün Türkiye düzelir.
İşim parayla ilgili ama parayla pulla hiç işim olmadı. Elimde İş Bankası'nın C hisseleri var, Şişecam var, Soda Sanayi var. Ama ben öyle kağıtla falan oynamam, almışım öylece durur. Onların hisselerine sahip olmak bana sadece gurur verir. Ama bir değer de kazanıyor tabii.
Yeni teknolojilere pek hazırlıklı değilim. Ancak internete girebilmek için şimdi bilgisayarı öğrenmeye çalışıyorum. Sekreterim interneti çok iyi biliyor, o bana öğretiyor.