Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2010 00:00
Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, YASED’in 30’uncu yıl kutlamaları kapsamında yaptığı konuşmada, uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye dönük algılarının olumlu olduğunu belirtti. Koç, “Türkiye’de onlar için hâlâ çok ekmek var. Önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye’ye gelecek doğrudan yatırımların artacağına inancım tam” dedi.
KOÇ Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içinde doğrudan yabancı yatırımların artacağına inandığını belirtirken, “Türkiye’de onlar için hâlâ çok ekmek var” dedi. Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) 30’uncu yılı kutlaması nedeni ile düzenlenen yemekte konuşan Koç, Türkiye’nin dışarıdan iyi algılandığı, kendisinin de ekonomimin “iyi gittiği” düşüncesinde olduğunu aktarırken, “Orta Vadeli Program olumlu. Bu işin en önemli tarafı yurtdışında bizi iyi görmeleri. Büyüyen ekonomiyi, özellikle bankacılar ve yatırımcılar çok müspet görüyorlar” dedi.
Türkiye’nin coğrafi konumunun, Asya ve Avrupa arasında bulunmasının uluslararası yatırımcılar açısından stratejik olarak önemli olduğunu belirten Koç, şöyle konuştu: “Tabiri caizse Türkiye’de onlar için hâlâ çok ekmek var. Türkiye bugün dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi ve önemi gün geçtikçe artıyor. OECD’ye göre 2012-2015 arasında en hızlı büyüyecek ülkeler arasında. Bu gelişmelere paralel olarak ülkemize sermaye akımı son senelerde hızlandı. 30’uncu yılını kutladığımız YASED’in rakamlarına göre, son 10 yılda gelen yabancı sermaye ilk 20 yılın 10 katı oldu.”
Daha çok pay almalıyız Türkiye’nin büyümesini sürdürmek için çok daha fazla yabancı sermayeye ihtiyacı olduğunu vurgulayan Koç, sözlerine şöyle devam etti: “Dünyada yabancı yatırımların yarısı bizim gibi gelişmekte olan ülkelere gidiyor. Buradan bir pay alınabilmesi için her türlü teşvikin verilmesi kaçınılmaz. Hükümetimiz formaliteleri bir hayli azalttı. Yabancı sermayeye gayet olumlu bakan bir bürokrasi yarattı. Ancak diğer ülkeler de sermaye çekme yarışı içinde. Göreceli olarak teşviklerin zaman zaman gözden geçirilmesi daha isabetli olur. Türkiyemiz coğrafi konumu, ekonomik açıdan Avrupa Topluluğu’na neredeyse entegre olması, hukuki altyapısını tamamlamış olması, yabancı ortaklık kültürünün gelişmesi, iş gücü becerisi açısından yabancı sermaye için çok cazip.”
Yabancı ile ortaklıkta İsmet Paşa’nın ‘evlilik formülü’ geçerli
RAHMİ Koç, Koç Holding’in yıllar içinde sürdürdüğü yabancı ortaklı faaliyetlerine ilişkin de bir özet sunduğu konuşmasında uluslararası bir şirketle ortaklığı evliliğe benzetti. Koç Topluluğu’nun yabancı sermaye ile ilk ortaklığının 62 yıl önce gerçekleştiğini hatırlatan Koç deneyimlerine ilişkin şunları anlattı: “İsmet Paşa 50’inci evlilik yıldönümünü kutlarken bir gazeteci ‘Paşam nasıl geçirdiniz bu 50 yılı’ diye sormuş. İsmet Paşa da, ‘Mevhibe bağırdığında ben sustum. Ben bağırdığımda Mevhibe sustu’ demiş. Yabancı sermaye de evlilik gibidir. Bilhassa eşit ortaklıkta çok mühimdir. Koç Topluluğu olarak yabancı sermaye ile ilk ortaklığımızı 1948’de General Electric ile Topkapı’da bir ampul fabrikası kurarak yaptık. 1960’larda US Rubber otomobil, kamyon, traktör ön lastiği yaptık. Arka lastik çok büyüktü, yapamadık. Ardından Siemens’le ortak kablo üretimine girdik. 1970’lerde Fiat ve Ford ile önce lisans, ardından ortaklık ve nihayet eşit ortaklık yaptık. Bugün ise teknoloji işbirliğine kadar uzanan geçmişimiz var. New Holland ile traktör, LG ile klima, Unicredit ile bankacılıkta ortaklığımız devam etmekte. Yabancı şirketlerde kurumsallığın yanında bürokrasi de devreye girer. Bazı ciddi kararları yurtdışındaki merkezi alır, karar verme mekanizması yavaşlar. Sabırlı olmak gerekir. Türkiye’de bazı ortaklıklar yerli patronun sabırsızlığı yüzünden başarılı olamamıştır. Uzun soluklu ortaklıklar iki tarafın da fedakarlığı ile mümkün olur.”
Türkiye’ye yatırımlar diğer ülkelerden başarılı oldu TÜRKİYE’nin yabancı sermaye çekme serüveninde Koç Topluluğu’nun da katkıları olduğuna değinen Rahmi Koç, şöyle konuştu: “Çok uluslu şirketlerle ortaklığın Koç Topluluğu’nun gelişmesinde büyük katkısı oldu. Bizim için yeni olan iş alanlarında ortaklarımızın teknoloji ve bilgi birikimlerinden, markalarından, finansman imkanlarından yararlandık, ihracat potansiyeli yarattık. Memleket ekonomisi de bu işten kârlı çıktı. Ortaklık yaptığımız işlerde yatırımlar yaptık, katma değer ve istihdam sağladık. Devlete daha fazla vergi ödedik. Bazı sektörlerde rekabet arttı. Yabancı yatırımcılar da benzer avantajlar sağladı, kazançlı çıktı. Potansiyeli olan ve büyüyen bir pazara rakiplerinden önce girdiler. Çoğu Türkiye’yi üretim ve ikmal merkezi haline getirdi. Tecrübelerime dayanarak söylüyorum, Türkiye’ye yaptıkları yatırımlar benzer ülkelere yaptıkları yatırımlardan çok daha başarılı oldu.”