Güncelleme Tarihi:
Kural 1
Girişimcilik aynı yere farklı bakış açılarıyla bakmaktır. Aynı konuya farklı bakmak şüphesiz ki girişimciliğe giriş derslerinden en önemlisi.Karşıladığın fırsat ve ihtiyaç ne kadar büyürse kullanıcıya yani topluma kattığınız değer o kadar artar.Bir girişimci her objektife tersten bakabilmelidir.Bu yazıda her zaman başarılı büyüklerimizin anlattığı,tecrübeyle sabit maddelerin karşı taraftan nasıl göründüğünü okuyacaksınız.Geçtiğimiz ay Girişimcilik Vakfı'nın 2015-2016 dönemi fellowlarının ilk etkinliği 80 girişimci-öğrencinin katılımıyla gerçekleşti.Tabiki ilk konuşmacımız vakfın kurucusu Sina Afra oldu.Afra kendi hayatından ve Markafoniden uzun uzun bahsettikten sonra o meşhur 'Girişimciliğin 7 Altın Kuralı' konusuna geçiş yaptı.Bize yapılan sunum tabiki farklı ve samimiydi fakat her büyük girişimcinin mutlaka bu kurallara değindiği bir yazısı, sunumu, söylemi olmuştur.Her genç kendine rol model aldığı iş adamlarınınkileri okumuştur.Kalan kurallar ise artık monoton göründüğünden bizim jenerasyon için ilgi çekme hale geldi.Bende ilk altın kuralı uygulayarak bu kuralların yirmili yaşlarda bir girişimci için ne ifade ettiğini anlatacağım.
Kural 2
İlk kuralı, yazdığım yazıda bile harfiyen kullandıktan sonra Sina Afra'nın ikinci kuralına geçiyoruz; En iyi zamanlamayı beklemek sizi başarısızlığa karşı korumaz. Türkiye'de genç-yaşlı küçük-büyük herkesin kabul edeceği bir gerçek var; üst jenerasyonlarımızın, darbe ve krizler gördüğü için, risk alma teriminden koşarak kaçması.Aynı risk algısı gibi bazı kalıplaşmış cümleleri de barındıran bir iş kültürüne sahibiz.Öğrenciler olarak büyüklerimizden en yaygın duyduğumuz laf 'Okul bitsin bir kurumsalda çalışmaya başlarsın' .Buradaki asıl sorun kendi işini yapabileceğinin bir seçenek olarak görülmemesi olsa da, onlar için 'en iyi zaman' ne yapılacaksa yapılsın okul bitişi olmuştur.Bunun nedeni okul ve işin aynı anda devam edemeyeceği ve okulun uzama riskinin doğmasıdır.Hadi diyelim şanslı bir genciz ve kendi işimiz konusunda ailemizi ikna ettik.Bu sefer ikinci kalıp karşımıza zaman kaybetmeden çıkıveriyor;'Piyasalar çok durgun,bu zamanda işe başlanmaz'.Oysa piyasanın durgunluğundan da, hem okuyup hem çalışırken de öğrenilecek onlarca ders var. Yaptığın için duyduğun pişmanlık ders çıkartılıp değerli hale getirilebilir ama yapmadıklarının geri dönüşü yoktur.Bizlere bu kural iki şekilde etki etmelidir.
1-Batmak risk değil,okul sonrası ya da sırasında alacağın derslerdir.
2-Her güzel şeyin başı sabır olsa da sana biçilen hayat sıranı beklemek seni sabırlı değil 'sıradan' yapar.
Kural 3
İnanmak ve dayanmak girişimcinin elindeki en büyük kozlarıdır. Bir önceki kuralda sizi sıradan yapan sabır girişimciler için yola çıktıktan sonra başlar ve kendini motivasyona dönüştürür.Ünlü kalıplarımıza baktığınız zaman 'Dayanmak' hep acı ve ya sevilmeyen bir durumun içinde olduğumuzu belirtir.Oysa ki bizim sözlüğümüzde dayanak,inanç ve sabırın kesişimidir.İnandığın kadar verimli, dayandığın kadar sürekli olursun. Verimlilik ve süreklilik ışığa giden yolda iki olmazsa olmaz anahtardır.' Baktın olmuyor bir işe girer çalışırsın oğlum, canın sağolsun' en az bir kere duyulmadan dayandığınızı iddia edemezsiniz.Bu iyi niyetli söylemi göz ardı etmeniz gerekebilir.
Kural 4
Networking olmazsa, olmaz. Jenerasyonlar arası farkın en çok, en komik şekilde yüzümüze vuran konu networking.Biz şanslı 80 fellow aynı haftasonu hem Sina Afra hem Ertuğrul Belen'i dinleme fırsatına sahip olduk. Belen, Türkiye'de Networking diyince akla gelen ilk isim.Kitaları ve alışkanlıkları altın değerindedir.O da konuşmasına benim gibi kalıplara değinerek konuşmasına başladı.'Elini veren kolunu kaptırır' mantığıyla hareket eden bir toplum olduğumuzdan bahsetti.Bizim jenerasyonun en kolay yıktığı algı bu oldu.Birazda 'Orada tanıdık var hallederiz' cümlesinin yaygınlığından yıkabildik bu algıyı tahminen.Doğru kişiyi tanımak ve ona değer katmak, kusursuz bir ürün yaratmak ya da servis sağlamak kadar önemli hale geldi.
Kural 5
Fikirler Dünya'yı değiştirebilir ama asıl farkı uygulama yaratır.Bundan 10-15 sene öncesine kadar ilk ve öncü olmak tutunmanın ilk koşuluydu.İlk özel alışveriş sitesi Markafoni hala sektör lideri.İlk yemek sipariş sitesi Yemeksepeti hala tek el durumda.İyi yönetildiklerinden şüphemiz olamaz ama ilk olmaları ivmelerinin daha yukarı yönlü olmasını sağladı.Geldiğimiz durumda ise aynı fikrin birden fazla uygulamacısı her zaman gözümüzün önünde.Artık fark yaratmak için eskilerin tabiriyle 'Ne yaparsan yap,en iyisini yap' mentalitesine bürünmemiz gerekiyor. Farkettiyseniz kalıplara ilk defa karşı gelmedim.Bu herşeye rağmen kulaklarımızı eski öğütlere kapamamamız gerektiğini gösteriyor.
Kural 6
Girişimcilikte şans faktörü çok önemli ama denemedikçe şans kapınızı çalmıyor. Hayatında 'olabilir' 'olmalıydı' 'olacaktır' kelimelerini kullanıp, o konuyu aksiyona dökenimiz var mıdır? Diğer ikisi zaten işe yaramaz, 'olabilir' bile artık bizim için istemediğimizi belirtmenin bir göstergesi haline geldi.Burada altın kelime 'yaptım'dır.Kesin ve kararlı olmamız gerekir.'Çok şanslıydı yoksa başarılı olamazdı' biraz kıskançlık içeren bu cümleyi hepimiz en az bir kere duymuştur.Unutulmaması gereken bir kalıbımız daha'Şans hazırlıklı olana güler' der.Ünlü piyango bileti almayana piyango çıkmaz daha akılda kalıcıdır.yani bizim jenerasyona düşen oturarak şansı beklemek değil, geldiği güne kadar mümkün olduğunca hazırlıklı olmaktır.
Kural 7
İlham olmak girişimcilikte önemli bir rol oynuyor.Kendimize ilham olacak rol modeller ve fikirler bulun. Hepimiz itiraf edebilir ki ilk rol modellerimiz annemiz ve babamızdır.Giydiklerini giymek, çoğu zaman gittikleri her yere gitmek istedik.Hala ailesine büyük hayranlık duyan, her yaptıklarını örnek alanlarımız mutlaka vardır. Yirmili yaşlara geldiğimizde çoğumuzun kazanması gereken iki düşünce olduğunu düşünüyorum.Dünyanın değişim hızı gittikçe artıyor ve ailelerimiz bu hızı yakalamakta artık zorlanıyor, çoğu zaman telefon ve bilgisayar kullanımında gülünç hatalar yaptıkları oluyor.Biz değişimin merkezinde olan gençler ise bazı düşünceleri demode buluyoruz.Yani öğütler(tecrübeler) her zaman bir kulağımızda durmalı fakat her söylenileni mutlak doğru olarak almadan önce iyice araştırıp emin olmalıyız.İkincisi ise mutlaka bi idolümüzün olması gerektiği.Kişisel düşüncem seçtiğiniz idolünüze, alıştığınız kadar yani aileniz kadar yakın olabilmemiz, her adımından haber almanız gerekir.İdol ve mentör sizin için yaşayarak çıkaracağımız dersler konusunda size 'spoiler' veren kişi olmalıdır.
Kural Bonus
Sina Afra'nın konuşmasına bir kuralda ben eklemek istedim.Yine biz şanslı 80 fellow, Ertuğrul Belen'den sonra Yomi Kastro'yu dinleme fırsatı bulduk.Bir cümlesinde kendimi buldum ve benden başka bu düşünceyle hareket eden insların olduğunu anladım.Bu cümle ile Richard Branson'un ünlü bir sözünü birleştirip bir kural haline getirdim; 'Girişimcinin PR'ı (halkla ilişkileri) yaptıklarından bir adım önünden gitmelidir.', 'Eğer biri size muhteşem bir teklif sunuyor ama siz yapabileceğinize emin değilseniz, kabul edin.Ondan sonra nasıl yapılacağını öğrenin.'İnsanlar kapasitenizi anlayadığı oranda size teklifler sunar. Yeterliliğinizden fazla görünmeniz size daha yukarıda hedefler koymanızı sağlar.Hedefe ulaşmak için daha motive ve hızlı kendinizi geliştirirsiniz.Kısaca girişimcinin en somut kuralı kişisel gelişimdir. Attığın her iyi adım bir, her kötü adım 10 ders niteliğindedir.Yani hayatın okuldan farkı sınavdan geçemesenizde sonrasında dersten geçersiniz.