Güncelleme Tarihi:
Her başarı hikâyesinin kendisine özel farklıları mevcut olsa da birleştikleri nokta var ki hepsinin bir yerlerden başlamanın ötesinde hayallerine olan inanç. İnsan sormadan edemiyor doğrusu peki bu inanç nereden geliyor? Bu soruya cevap aramaya başladığınız andan itibaren girişimcinin iç dünyasına kocaman bir merhaba diyorsunuz aslında. Merhaba.
Başarılı girişimciler, hayallerini gerçekleştirmeye karar verdikleri anda ne istediklerini iyi bilen olmakla beraber isteklerini, insanların istedikleri hale dönüştürülebilen insanlar. İç isteklendirme, girişimcilerin inançlarına bağlılık sağlayabildiği bir kavram olarak gözlemliyorum. Gözlerinden “yapabilirim” akıyor her birinin. Başarısızlık yapamayacakları anlamına gelmiyor. Aslında şunu anlıyorum ki; Başarısızlığa ihtiyacımız var çünkü başarılı olamaya ihtiyacımız var. Her insanın bence başarı tanımı olmalı ve o başarı tanımına ulaşmak için çalışmalı. Çalışmak.
Girişimcileri dinlerken, okurken şunu net olarak söylediklerini duyar gibi oluyorum.
“Her şey istemediğimiz gibiydi”
Ve arayış dönemi başlıyor. Onları başarıya götürecek yolu aramaya başlamışken her girişimin kendisine özel hazırlanmış engeller, sorunlarla baş başa olduklarının farkına varmaları çok geç olmuyor. Cidden de cesaretli insanlar girişimciler. Kaybetme korkusunun senfonisini* dinliyorlarken bir yandan da risk almaya devam ediyorlar ses yükseliyor. İnanılmaz bir kararlılıkla devam ediyorlar, pes etmiyorlar. Kural dışı.
Zaman ilerledikçe değişime tanık olduklarını ve bu tanıklık onlara inanılmaz bir heyecan ve motivasyon olarak geri dönüyor. Sıfırdan kurduğu işi bir yerlere taşımış ve tam rahata kavuşmuşken yeni bir hamle atabilmenin derdine düşmüş bir şekilde görülmeye başlıyor. Olacak şey değil senfonisi* konserine hoş geldiniz. Arkanıza yaslanın ve bir olmaz nasıl olur hale gelir izleyin ve dinleyin. Hoş Geldiniz.
*Aile, Bayramdan bayrama gördüğün akraba, kişisel çevre ve diğer insanların “yapamazsın” , “boş ver” seslerinin birleşip, kurulan senfoni.