Google’ın yapamadığını o şirket başardı

Bir blog yazısında Tesla, otomatik pilot olarak adlandırılan güncellemenin araçta bulunan hız, fren ve direksiyon sensorlarını otoyolda giderken nasıl kullanıldığını anlattı. Sanki bir hayalet aracı yönetiyormuş gibi hissettiriyor. Önünüzdeki trafiğe göre, görünmez bir kalkan aracınızı yavaşlatıyor. Eğer bir araba sizin bulunduğunuz şeride doğru yönelirse, Model S yoldan nazikçe çekilerek olası bir çarpışmayı önlüyor. Sağ ya da sola dönüş sinyalini verdiğiniz anda, arabanız trafiği kontrol ederek, bağımsız olarak sizin belirlediğiniz yöne doğru hareket ediyor.

Buradaki ‘bağımsız’ kelimesi önemli bir anlam taşıyor. Demek oluyor ki araba, siz direksiyonu tutmadan, ayağınızı gaz ya da fren pedalına götürmeden ve olası kör noktaları ya da küçük trafik kazalarını fazla dert etmeden, kendi kendine düşünebiliyor. Bu fikir, yıllık yaklaşık 33.000 ortalamaya sahip olan ölümcül trafik kazalarını da önleyecek gibi gözüküyor.

Güncelleme: Okuyucular Twitter ya da benzeri yerlerde gördükleri haberlerden şikayetçiler. Audi RS7 ve hatta Chrysler 200 gibi bir kaç arabanın da, el ve ayakların kullanılmadığı modeller olduğu doğru ancak, bunların çoğu kısa süreli kullanım amaçlı. Çok fazla yaygınlaşmaya başlasa da, bu sistem ancak bir kaç dakika sürebiliyor. Volvo XC90 modeli daha uzun yol alsa da, bu durumun sadece belli koşullar altında gerçekleştirilebildiğini de unutmamak gerekiyor. Benzer şekilde Google’ında, tamamen kullanıcından bağımsız direksiyon sistemi olan bir araba üzerinde çalıştığı da doğru ama bu da sadece düşük hız seviyelerinde geçerli olacak bir sistem ve henüz bitmiş değil. Burada özellikle belirtmek istediğim nokta, Tesla’nın, normal otoyol hızında sürücünün ellerini ve ayaklarını kullanmasına gerek kalmayacak bir özellik sunması.

Bu gelişimin en olağanüstü tarafıysa, Model S’e sahip olan kişinin programı sadece Wi-Fi üzerinden indirmesinin yeterli oluşu. Bunun dışındaki bütün sensorlar ve gerekli teknolojiler arabanın içerisinde zaten bulunuyor. Sahip olduğu 16 ultrasonik sensor sayesinde, arabanın 5 metre uzağında, bütün yönleri tarayabiliyor.

2003 yılında 12 bin çalışanla başlayan bu şirketin, sürücüsüz araba üretme konusunda, GM’ı (1908’de kurulup, 216,000 çalışana sahip olan) ve Google’ı (57,000 çalışan) geçmesi, oldukça şaşırtıcı olan başka bir nokta. Bu aynı zamanda, oldukça zeki ve ayrı bir vizyonu olan, küçük bir grup mühendis ve ürün testi yapan kimseler bir araya geldiğinde nasıl bir iş çıkaracaklarına dair de bir örnek temsil ediyor.

Asıl değinmek istediğim noktayı Zappos isimli bir şirkete referans vererek de açıklayabilirim. 1500 çalışanı olan bu şirket, internet üzerinden ayakkabı ve kıyafet satma konusunda, 150,000 çalışanı olan Amazon ile yarışıyor. Zappos, tüm orta yöneticileri ortadan kaldırmayı başardı. Amazon ise bu konuda pek başarılı değil. Bu küçük ve özel ekiplerde Büyük Araba ya da (ahem) Büyük Ayakkabı’yı almalarını sağlayan bir şey var. Tesla, on yıl gibi bir süre içerisinde, koca bir endüstriyi nasıl korkutabileceğini açıkça gösterdi.

Güncelleme: Zappo’nun sahibinin Amazon olduğunu biliyorum. Demek istediğim, küçük olmasına ve hala başlangıç seviyesindeymiş gibi çalışmalarına rağmen; nasıl büyük bir yönetim becerisine sahip oldukları.

Otomotik Pilot’u, Elon Musk ilk olarak yazın ilk yarısında duyurdu. Tesla araç üzerinde ince ayarlar yapmaya devam ederek, onu çok daha zeki bir hale getirmeyi planlıyor. Bunu, bugünkü otomobil endüstrisinin nasıl işlediği ile kıyaslayabilirsiniz. İlk olarak Ford, trafik sıkışıkken devreye giren otomatik pilot sistemini 2012 yılında duyurmuştu. Alo? Sizin 187,000 çalışanınız var; bir işi başlatmanın bu kadar zaman alması beni şoka uğratıyor.

Cadillac, sürücüsüz Supercruise modunu 2015’te duyurdu ancak, bu modun araçlara uyarlanmış haliyle tam olarak ne zaman sunulacağını belirten olmadı. Google ise; 2012 yılından beri bağımsız sürüş destekli araçlar üzerine test yapıyor ve basın sayesinde bu durumu sürekli duyurabiliyor Ancak hala, Google’dan alabileceğiniz bir araba olmadığı gibi aynı zamanda onun teknolojisini kullanan bir yer de yok.

Son 10 yılımı, küçük çaplı şirketlerle toplantı yapıp, onlarla inovasyon ve nasıl başarılı oldukları hakkında konuşarak geçirdim. Hepsi de, ortak bir temaya sahip. Yapısal olarak küçük olan takımlar başarılı oluyor. Şirket içerisinde birkaç bin kişi, bir şeyin üzerinde çalıştığı zaman inovasyon neredeyse imkansız oluyor; çünkü, aslında hiç kimse gerçekten neler olup bittiğinin farkında olmuyor. Bazı büyük ölçekli şirketlerde, bazen aynı takımlar, eş zamanlı aynı şey üzerinde çalışıyorlar. Harcanan çok fazla beyin gücü var. Çok fazla örgütsel dağınıklık var.

Yani, Tesla’nın ünü sadece sürücüsüz araba üretmesinden gelmiyor. Aynı zamanda, başarısı, geleceğe yönelik bir konseptten sürekli olarak bahsetmektense, gerçekten o konsepti hayata geçirmekten geliyor.