Demet CENGİZ BİLGİN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2010 00:00
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “İktidar olursak, üretim, istihdam ve ihracat teşvik edilecek. KOBİ koçluğu, hatta KOBİ Bakanlığı bile düşünüyoruz. İstihdam üzerindeki yükleri indireceğiz, kayıt dışıyla mücadele edeceğiz, vergi reformu yapacağız” dedi
DİKKAT çeken genç girişimcilerden Umut Oran, şimdiye kadar Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) başkanlığı, Dünya Hazır Giyim Federasyonu (IAF) başkanlığı, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis başkanlığı, TOBB Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanlığı ve Avrupa Hazır Giyim ve Tekstil Örgütü (Euratex) Hazır Giyim Kanadı Başkanlığı gibi ulusal, uluslararası sivil toplum kuruluşlarında pek çok görevde bulundu. TGSD başkanlığı döneminde yatırımı ve istihdamı teşvik beklentisiyle “Anadolu’da Yerinde İş, Aş, Barış” projesini başlattı. Oran’ın yönetimini profesyonellere bıraktığı Bolu’daki şirketi Domino, çalışan hakları ve çevreye duyarlılığıyla dünyanın en büyük perakende şirketi H&M tarafından Asya, Avrupa ve Türkiye’nin ilk yeşil fabrikası seçildi. Son Genel Kurulda CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Umut Oran partinin sanayi ve ticaret politikalarını belirleyen kişi olarak anılıyor. Oran'la, CHP’nin yeni ekonomi politikalarını ve Güneydoğu için kalkınma projelerini konuştuk.
Türkiye’nin ekonomideki en büyük problemi size göre nedir?
- İşsizlik! Yüzde 12-13, hatta gençler arasında yüzde 25 olan işsizlik... Her ilde üniversite denildi her ilde eğitimli işsizler yaratıldı. 6 milyon işsiz var. Avrupa’da nüfusu bunun altında olan ülkeler var.
Bağımsızlık kaybedilir
İşsizliği çözmek için öneriniz nedir?- İşsizlik emek yoğun sanayi, tarım ve hizmet sektörleriyle çözülebilir. Türkiye’de hizmet sektörü doyum noktasına çok yaklaşmış. Mevcut hükümet 2023’te tarımın milli gelir içindeki payını yüzde 10 olarak görüyor. Bu ekstradan 4 milyon daha işsiz demek. Tekstilde kayıtdışıyla birlikte 1.5 milyon insan istihdam ediliyor. Başbakan Erdoğan’ın son ABD ziyaretinde tekstile 10 yıl süre biçtiği söylendi. Devlet ‘stratejik olarak tekstilden çıkacağım’ diyebilir. Ama bunun yerini alacak sektör ne? İşte o belli değil. Battı denilen Yunanistan’dan artımız borç stoğunun GSMH’ya oranı. Büyüme oranı, işsizlik, ihracatta daralma bakımından daha kötüyüz. Papandreu ekonomik çöküntünün bağımsızlıklarını tehlikeye attığını söylüyor. Bundan ders çıkarmalıyız.
Atatürk de diyor ki: “Çalışmadan, üretmeden, alın teri dökmeden hayatlarını idame ettirmeye çalışan uluslar önce haysiyetlerini sonra da istiklallerini kaybetmeye mahkumdur.”
Vergi reformu yapacağız
Somut olarak sıralarsanız, projeleriniz neler?
- Biz şu anda Türkiye’de uygulanan üretimi teşvik etmeyen, istihdam yaratmayan ekonomi politikalarını tamamen değiştireceğiz. İnsan odaklı üretim boyutuna geçeceğiz. Türkiye’de şirketlerin yüzde 98’i küçük ve orta ölçekli. Onları rekabetçi, yenilikçi hale getirecek
KOBİ koçluğu, hatta KOBİ bakanlığı bile düşünüyoruz. İstihdam üzerindeki yükleri indireceğiz. Kayıtdışıyla mücadele edilecek, vergi reformu yapılacak. Girişimci, sanayici, çiftçi, ihracatçı, üretici teşvik edilecek. KOBİ’lere düşük faiz, uzun vadeli krediler büyük teminatlar olmadan verilecek. Yönetim, insan kaynakları, pazarlama, iletişim, tanıtımda, Ar-Ge’de danışmanlıklar verilecek.
Havuzlu villada oturmamak yoksullukta buluşmak değil
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Havuzlu villada oturmayacağım” sözlerini ‘yoksullukta buluşma çağrısı’ olarak değerlendirenler var. Havuzlu villada oturmak o kadar kötü mü?- Hayır bu yoksullukta buluşma çağrısı değil. Türkiye al-sat ülkesi olmamalı, üret-sat ülkesi olmalı.
Sol iktidarların sermaye düşmanlığı yaptığı, yapabileceği hâlâ dile getiriliyor. Nasıl bir soldan söz ediyorsunuz?- Eskiden sol paylaşım üzerineydi. Şimdi daha çok üretim ve daha adil paylaşım. Emek-işveren işbirliği ile üretim ve refahı artırıp birlikte kalkınma... İl il geziyoruz. Emek örgütleriyle, sermaye dayanışması olacak.
3 milyar dolar yatırım Mısır’a değil Güneydoğu’ya giderdi
Güneydoğu’ya özel sektörün yatırm yapmaması haklı bir eleştiri mi?- 1996’dan buyana o bölgede geziyorum. Gönüllü çabalarım oldu. Geçen haftalarda Cizre’deyken gözümün önünde çatışma oldu. O bölgede olağanüstü ekonomik ve demokratik yaklaşım sergilenmeli. Bizim gayretlerimizle üç ayrı teşvik kanunu çıktı. Hakkari’yi Uşak, Afyon, Düzce ile aynı sepete koyarsan kimse Güneydoğu’ya yatırıma gitmez. Ege’ye yatırımı seçer. Bölgesel teşvikte ise Kastamonu, Çankırı, Sinop şehirleri de vardı. GAP’a milyarlarca dolar yatırdık. GAP’ta olağanüstü teşvik uygulanmalıydı; organik tarım, organik tekstil ve turizmde. Teşvik ne? Vergi muafiyeti. Herkes giderdi. Şimdi can güvenliği bile yok; kim nasıl yatırıma gitsin. GAP eylem planındaki hiçbir hedef tutturulamadı.
CHP’nin bölgeyle ilgili planı ne? - 1989-1999 raporlarını güncelleme kararı aldık. Genel merkezde politika üretmeyeceğiz. Bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının ve bölge insanlarının görüşleri alınacak. Eğitim, sağlık, güvenlik, altyapıyı sağlayacak sosyal devlet; kültürel haklar ve insan odaklı sürdürülebilir ekonomik kalkınmadan oluşan ‘üç merhem formülü’müz var. Bölgeye pozitif ayrımcılık içeren teşvik, kamu-özel yatırımları, gerekirse kamu yatırımları yapılacak. Mesleki eğitime ağırlık. Doğru teşvik uygulanırsa sanayicimiz oraya da gider. Mısır’a şu ana kadar 3 milyar dolar civarında Türk yatırımı gitmiştir. Doğru teşvik olsa bu bölgeye giderdi. Odaklanırsak 5 yılda bölgenin sorununu çözeriz.
Bölgenin sorunları sadece ekonomik kalkınmayla çözülebilir mi?- Ekonomik koşulların düzeltilmesi acil. Bu bütün sorunları elbette çözmez ama çok katkısı olur. Yol yok, alt yapı yok, sosyal devlet yok, ekonomi yok. Bunların üzerine bir de kültürel talepler var. Güneydoğu’da pekala QIZ (nitelikli sanayi bölgesi) olabilirdi. Biz sivil toplum kuruluşları olarak hükümete bu konuda çok çağrı yaptık. Ama işin ucunda İsrail olduğu için yapmadılar. Bu Davos’tan çok önceydi.