Çiğdem TOKER
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2001 01:51
Dünya Bankası ve IMF'nin işbirliğiyle hazırlanan ‘Kamu Harcamaları ve Kurumsal Yapının Değerlendirilmesi Raporu’ yayınlandı. Yarın Ankara'doa düzenlenecek bir konferansta tartışılacak raporda koalisyon ortaklarının, ‘‘Güçlü mali yönetim için bağlayıcı karar alması' önerildi.
Dünya Bankası, mali disiplin sağlanıp sürdürülmesini sağlayacak politik irade açısından, koalisyon hükümetinin risk içerdiğini savundu. Banka, koalisyon ortaklarının güçlü bir mali yönetim için ortak bir vizyon oluşturarak, kredibilitesi yüksek, bağlayıcı bir anlaşma yapmasının zorunlu olduğunu bildirdi.
Dünya Bankası ve IMF'nin işbirliğiyle hazırlanan ‘‘Kamu Harcamaları ve Kurumsal Yapının Değerlendirilmesi Raporu'nun ‘Yöneticilere Özel' özeti yayımlandı. Raporda; yaşanan ekonomik krizin köklerinin, devletin karar mekanizmalarındaki zaafiyetlerinde yattığı belirtilirken, bütçe sürecinin güvenilirliğinin düşük olduğu kaydediliyor.
Bu rapor, Maliye Bakanlığı ile Dünya Bankası'nın yarın düzenleyeceği, ‘‘Etkin Devlet İçin Kamu Harcama Yönetimi Reformu’’ konulu uluslararası konferansta tartışılacak.
Türkiye'deki kamu harcama yönetiminin ağır bir dille eleştirildiği raporda ‘‘İsraf ve hilakrlık caydırılmalı ama bu sistemler yönetimin cesaretini kıracak kadar da zahmetli olmamalıdır’’ ifadesi dikkat çekti.
Dünya Bankası raporunda altı çizilen saptama ve eksiklikler şöyle:
Mevcut ekonomik krizin kökleri, devletin karar mekanizmalarındaki zaafiyetlerinde yatıyor. Türkiye'nin kamu harcamaları yönetimi performansı, oldukça başarısız kalmakta. Gerek sanayileşmiş ülkeler, gerekse gelişmekte olan pek çok ülkeyle karşılaştırıldığında, Türkiye performans bakımından da çok zayıf durumda. Son 10 yılın bütçe açıkları ve enflasyon oranları, toplam mali yönetimini verimsizliğine gösterilebilecek en bariz kanıttır.
Bütçe sürecinin ilgili kurumlar nezdindeki güvenilirliği, düşük seviyede. Resmi bütçe süreci Haziran ayında başlamakla birlikte, ilgili bakanlıklara ve birimlere, büçte tavanlarının son dakikaya kadar bildirilmemesi, tabandan gelen bütçe teklifleri ile tavandan verilen harcam limitlerinin uyumsuzluğuna neden oluyor.
TBMM'ye rapor eden Sayıştay ile Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a rapor eden iki dış denetim organının mevcudiyetine rağmen, devlet hesaplarının önemli bir kısmı denetime tabi değil, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı hesapları ile Sayıştay'ın kendi hesapları Devlet Muhasebe Kanunu hükümleri doğrultusunda resmi dış denetimden muaf.
Kamu harcamaları yönetimi sistemi, modern bir ekonomiyi yönetebilme konusunda bütçeyi işlevsiz kılmakta. Bütçe, toplam mali yönetim ve stratejik kaynak tahsisi için gerekli olan bilgileri sağlamada başarsız.
Sağlık alanında yapılan kamu harcamaları ile ilgili kararlara yol gösterecek belirgin bir politika çerçevesi bulunmamakta. Anne ve çocuk sağlığı programlarına tahsis edilen miktar arttırılsaydı, geçen beş yılda nüfusun sağlık durumu üzerinde olumlu bir gelişme kaydedilecekti.
Erdal: Teşvik belgesi hırsızlık değilTBMM KİT Komisyonu Başkanı Birkan Erdal, Türkiye'nin yabancı sermaye konusunda çok net bir tavrının olmadığını, yatırımcılar için bir başlangıç belgesi niteliğinde olan teşvik belgelerinin bile yatırımcının cebine giren para olarak algılandığını söyledi.
Yabancı Sermaye Derneği (YASED) ve Finans Dünyası tarafından Hürriyet'in iletişim sponsorluğunda düzenlenen ‘‘Uluslararası Yatırımların Değişen Yüzü Türkiye İçin Yeni Fırsatlar’’ konferansında konuşan Erdal şunları söyledi:
‘‘Yabancı yatırımcı belirsizlikten hoşlanmaz ve geriye yönelik işlemlerden ürker, GSM lisanslarında görüldüğü gibi işe başladıktan sonra ek vergi ödemek istemez. Eurogold şirketinin Bergama
altın madeni yatırım örneğinde olduğu gibi, devlet tarafından verilen garantilerin mahkeme kararları ile ortadan kaldırılmasını istemez.’’
Birdal, ‘‘Yabancı yatırımın iyi bir şey olduğunu kabul etmeli ve yabancı yatırımcının Türkiye'nin taşını toprağını çantasına doldurup yurtdışına çıkartmayacağına ikna olmalıyız’’ dedi.
Yabancı sermaye için ‘Promosyon Ajansı' gerekHazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdürü Melek Us, Türkiye'de yabancı sermaye için Promosyon Ajansı'nın kurulması gerektiğini söyledi.
‘‘Türkiye için Yeni Fırsatlar’’ konferansının ‘‘Türkiye‘de Yatırım Ortamı Fırsatlar ve Engeller’’ konulu oturumunda konuşan Us, Yabancı Yatırım Danışmanlık Servisi (FIAS) tarafından yabancı sermaye konusunda hazırlanan raporun Türkiye'deki engelleri ortaya koyduğunu anlattı.
Us, ‘‘Aslında kendi kendimize yarattığımız sorunların ne olduğunu ve yabancı sermayeyi nasıl ürküttüğümüzü ortaya koydu’’ dedi.
Bu rapordaki sonuçlar çerçevesinde bir tasarı hazırladıklarını, ayrıca 9 ayrı teknik komite oluşturduklarını ve çalışmalar yapıldığını kaydeden Us, kendisinin yabancı sermaye konusunda karamsar olmadığını vurguladı.
Melek Us, ‘‘Türkiye'de Promosyon Ajansı'nın kurulması gerekiyor. Büyük bir eksikliğimizdir. Bunu kurmayı da arzu ediyoruz’’ dedi.
Us, bu ajans için özel sektör, kamu ya da her ikisinin karışımı bir yapıdan hangisinin seçilmesi konusunda kısa dönemli bir çalışmaylakarar verilebileceğini işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘‘Bu arada gazetelerde çıkan haberlere de değineyim. 75 milyon
dolar gibi rakamlar var. Promosyon faaliyetleri için sadece 75 milyar liramız var. O da bizim bütçemize konulmuş bir rakam. Onun dışında hiçbir rakam doğru değil. Bu da yetmiyor.’’