Kişi başına dondurma tüketimi 2,5 litreye ulaştı
Güncelleme Tarihi:
A.A.
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2009 10:36
Türkiye'de, 19 yıl önce 0,3 litre olan yıllık kişi başı dondurma tüketiminin 2008 yılı sonunda 2,5 litreye ulaştı.
Algida Genel Müdürü Ahmet Coşar, dondurma pazarının 2008 yılında yüzde 8 büyüyerek yılı 750 milyon avroluk raf cirosuyla kapattığını söyledi.
Pazarın yüzde 96'sını endüstriyel dondurma, diğer kısmının ise “Artizanal dondurma”dan yani bölgesel dağıtım yapan üreticiler ve pastanelerden oluştuğunu belirten Coşar, pazarın litre bazında ise 200 milyon litre büyüklüğe ulaştığını ve bu rakamın yüzde 55'inin evde yenen dondurmalara ait olduğunu vurguladı.
Coşar, satışların yüzde 90'ının mayıs-ekim ayları arasında gerçekleştiğini ifade ederek, Türkiye'de 1990'da yaklaşık 0,3 litre olan yıllık kişi başı dondurma tüketiminin 2008 yılı sonunda 2,5 litreye ulaştığına dikkati çekti.
“EN FAZLA TÜKETİM MARMARA BÖLGESİ'NDE”
Bu rakamın ABD'de 25, İsveç-Norveç gibi kuzey ülkelerinde 13-14, Avrupa'da ise ortalama 6,5-7 litre seviyesinde olduğunu dile getiren Coşar, şöyle devam etti:
“Türkiye'de 2008 yılındaki tüketimin yüzde 40'ı Marmara Bölgesi'nde yapıldı. Türkiye'nin batısı kişi başı 3,5-4 litre dondurma tüketimine ulaştı. Doğu bölgelerinin kişi başı dondurma tüketimi ise 1-1,5 litrelerde. Küresel ekonomik kriz nedeniyle hazır dondurma sektörü içinde 2009'un zor bir yıl olacağı herkes tarafından biliniyordu. Ancak biz dondurmanın kriz döneminin etkilerini hafifleten, hem ulaşılabilir hem sağlıklı olmasıyla herkes için vazgeçilmez bir
ürün olacağını öngörmeye devam ediyoruz. Bu yıl da pazarı büyütmeye odaklanacağız. Yatırımlarımıza devam edecek, bundan geri adım atmayacağız.”
Coşar, dondurma pazarında iki yönlü rekabetin söz konusu olduğunu belirterek, bunlardan öncelikli olanının markalı rakipler arasında gerçekleştiğini anlattı.
Markalı rakipler arasındaki rekabetin, tüketicilere sürekli ve proaktif olarak yeni lezzetler ve yeni deneyimler kazandırılmasını sağladığını ifade eden Coşar, bunun da dondurma pazarının büyümesine neden olduğunu söyledi.
Coşar, dondurma tüketim alışanlıkları oluşmuş ve devamlılık kazanmış dondurma severlerin yaşadığı bölgelerde, açık dondurma ile ambalajlı dondurma arasında da bir rekabet yaşandığını dile getirerek, ancak tüketicilerin, hijyen konusunda bilinçlendikçe ambalajlı dondurmayı tercih ettiklerini bildirdi.
Hijyen koşullarının öngörüldüğü ortamlarda üretilmiş ve soğuk zincir kopmadan satış noktasına ulaştırılmış dondurmanın, sağlığa faydasının artık bilimsel olarak da kanıtlandığını vurgulayan Coşar, şöyle konuştu:
“Uygun ve hijyenik koşullarda üretilmiş dondurma sağlıklı bir besin desteği olarak da değerlendiriliyor. Özellikle diyetisyenler de tatlı ihtiyacını karşılamak için özellikle dondurma tüketimini tavsiye ediyorlar. Endüstriyel dondurma pazarı elde ve evde yenen tipte dondurmalar olarak ikiye ayrılır. Elde yenenler, külah ve çubuk üzerinde sunulan dondurmalardır. Evde yenenler ise litrelik ölçülerde kutularda yer alan çeşitlerdir. Bunların dışında catering grubuna dahil ürünlerimiz otel, restoran, pastane, tatil köyü gibi noktalarda tüketilmektedir. Türkiye'de dondurma halen elde tüketiliyor. Ancak ev tipi dondurmanın tüketimi de yıllar geçtikçe artıyor. Bu artışın temelinde, dondurmanın sadece yazın değil, artık kışın da tüketilebilecek, sağlıklı bir besin maddesi olduğunun Türk tüketicisi tarafından sahiplenilen bilincinin de etkisi var.”
EN ÇOK TERCİH EDİLEN ÇEŞİTLER
Coşar, dondurmada en çok tercih edilen çeşitleri çikolata, kaymak ve çileğin oluşturduğunu belirterek, ancak Türk tüketicisinin damak zevkine ve alışkanlıkları ile uyumlu, yeni lezzet kombinasyonlarının da ürün portföyü içinde sunulmaya devam edildiğini söyledi.
Gerek tanıtım kampanyaları gerekse farklı lezzetler sunmaları nedeniyle Türk tatlılı dondurma çeşitlerinin de büyük ilgi gördüğünü anlatan Coşar, üç yıldır özel ramazan ürünlerine yer verdiklerini, 2007'de güllaç keyfi ve aşure bereketini, 2008'de de tel kadayıflı ürünü özel olarak tüketicilerin beğenisine sunduklarını sözlerine ekledi.
Pazarın yüzde 96'sını endüstriyel dondurma, diğer kısmının ise “Artizanal dondurma”dan yani bölgesel dağıtım yapan üreticiler ve pastanelerden oluştuğunu belirten Coşar, pazarın litre bazında ise 200 milyon litre büyüklüğe ulaştığını ve bu rakamın yüzde 55'inin evde yenen dondurmalara ait olduğunu vurguladı.
Coşar, satışların yüzde 90'ının mayıs-ekim ayları arasında gerçekleştiğini ifade ederek, Türkiye'de 1990'da yaklaşık 0,3 litre olan yıllık kişi başı dondurma tüketiminin 2008 yılı sonunda 2,5 litreye ulaştığına dikkati çekti.
“EN FAZLA TÜKETİM MARMARA BÖLGESİ'NDE”
Bu rakamın ABD'de 25, İsveç-Norveç gibi kuzey ülkelerinde 13-14, Avrupa'da ise ortalama 6,5-7 litre seviyesinde olduğunu dile getiren Coşar, şöyle devam etti:
“Türkiye'de 2008 yılındaki tüketimin yüzde 40'ı Marmara Bölgesi'nde yapıldı. Türkiye'nin batısı kişi başı 3,5-4 litre dondurma tüketimine ulaştı. Doğu bölgelerinin kişi başı dondurma tüketimi ise 1-1,5 litrelerde. Küresel ekonomik kriz nedeniyle hazır dondurma sektörü içinde 2009'un zor bir yıl olacağı herkes tarafından biliniyordu. Ancak biz dondurmanın kriz döneminin etkilerini hafifleten, hem ulaşılabilir hem sağlıklı olmasıyla herkes için vazgeçilmez bir
ürün olacağını öngörmeye devam ediyoruz. Bu yıl da pazarı büyütmeye odaklanacağız. Yatırımlarımıza devam edecek, bundan geri adım atmayacağız.”
Coşar, dondurma pazarında iki yönlü rekabetin söz konusu olduğunu belirterek, bunlardan öncelikli olanının markalı rakipler arasında gerçekleştiğini anlattı.
Markalı rakipler arasındaki rekabetin, tüketicilere sürekli ve proaktif olarak yeni lezzetler ve yeni deneyimler kazandırılmasını sağladığını ifade eden Coşar, bunun da dondurma pazarının büyümesine neden olduğunu söyledi.
Coşar, dondurma tüketim alışanlıkları oluşmuş ve devamlılık kazanmış dondurma severlerin yaşadığı bölgelerde, açık dondurma ile ambalajlı dondurma arasında da bir rekabet yaşandığını dile getirerek, ancak tüketicilerin, hijyen konusunda bilinçlendikçe ambalajlı dondurmayı tercih ettiklerini bildirdi.
Hijyen koşullarının öngörüldüğü ortamlarda üretilmiş ve soğuk zincir kopmadan satış noktasına ulaştırılmış dondurmanın, sağlığa faydasının artık bilimsel olarak da kanıtlandığını vurgulayan Coşar, şöyle konuştu:
“Uygun ve hijyenik koşullarda üretilmiş dondurma sağlıklı bir besin desteği olarak da değerlendiriliyor. Özellikle diyetisyenler de tatlı ihtiyacını karşılamak için özellikle dondurma tüketimini tavsiye ediyorlar. Endüstriyel dondurma pazarı elde ve evde yenen tipte dondurmalar olarak ikiye ayrılır. Elde yenenler, külah ve çubuk üzerinde sunulan dondurmalardır. Evde yenenler ise litrelik ölçülerde kutularda yer alan çeşitlerdir. Bunların dışında catering grubuna dahil ürünlerimiz otel, restoran, pastane, tatil köyü gibi noktalarda tüketilmektedir. Türkiye'de dondurma halen elde tüketiliyor. Ancak ev tipi dondurmanın tüketimi de yıllar geçtikçe artıyor. Bu artışın temelinde, dondurmanın sadece yazın değil, artık kışın da tüketilebilecek, sağlıklı bir besin maddesi olduğunun Türk tüketicisi tarafından sahiplenilen bilincinin de etkisi var.”
EN ÇOK TERCİH EDİLEN ÇEŞİTLER
Coşar, dondurmada en çok tercih edilen çeşitleri çikolata, kaymak ve çileğin oluşturduğunu belirterek, ancak Türk tüketicisinin damak zevkine ve alışkanlıkları ile uyumlu, yeni lezzet kombinasyonlarının da ürün portföyü içinde sunulmaya devam edildiğini söyledi.
Gerek tanıtım kampanyaları gerekse farklı lezzetler sunmaları nedeniyle Türk tatlılı dondurma çeşitlerinin de büyük ilgi gördüğünü anlatan Coşar, üç yıldır özel ramazan ürünlerine yer verdiklerini, 2007'de güllaç keyfi ve aşure bereketini, 2008'de de tel kadayıflı ürünü özel olarak tüketicilerin beğenisine sunduklarını sözlerine ekledi.