Güncelleme Tarihi:
Böylece koronavirüs önlemleri kapsamında hem işverene hem de çalışana destek olmak amacıyla ödenen ve mart ayının ortasında başlayan kısa çalışma ödeneği 31 Ekim tarihine kadar uzamış oldu. Kimler için uzadı? Haziran sonuna kadar kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işverenler, aynı çalışanlar için yine aynı şartlarda 31 Ekim sonuna kadar yararlanmaya devam edecek. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un yaptığı son açıklamaya göre de mart ayından bu yana 3.5 milyon kişi kısa çalışma ödeneğinden yararlandı ve 1.5 milyon kişi halen kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam ediyor; normalleşme süreci ile faaliyete geçen işyerlerinde çalışan 1.9 milyon kişi de artık kısa çalışma ödeneği almıyor. Bu da şu anlama geliyor, 1.5 milyondan fazla çalışan kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam ediyor.
ŞİKÂYETLER ARTIYOR
Bunları niye anlattım? Bir süredir çalışanlardan, işverenlerine yönelik, kısa çalışma ödeneği ile ilgili şikâyetler artmaya başladı. Okuyuculardan gelen birkaç şikâyeti paylaşayım. Bir okuyucuyum, “Kısa çalışma ödeneği kapsamında maaşımızı devlet veriyor, biz 15 gün çalışmamız gerekirken tam çalışıyoruz. Firma bizim sigortamızı yatırmıyor” diyor. Bir başka okuyucu ise, “İşyerinde mart ayından beri kısa çalışma ödeneği alıyorum. Tam mesai ve 6 gün işe gidiyorum. İşverenim maaşımın kalan kısmını avans olarak yatırıyor ve sigorta primini ödemiyor” diye şikâyet ediyor. Şikâyetler benzer ve dediğim gibi sayısı da artıyor. Bu da şunu gösteriyor ki, kimi işverenler, kısa çalışma ödeneğini ya yanlış anlamış ya da kendi çıkarlarına kullanıyor.
Durumu özetle anlatayım. Öncelikle, işyeri faaliyetini tamamen durdurmuş ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanıyorsa, çalışanların hiçbir şart altında çalışmaması gerekir. Bu durumda çalışan, sadece devletten kısa çalışma ödeneği alır; işveren, çalışana herhangi bir ödeme yapmaz ve çalışanın emeklilik sigorta primleri de yatmaz.
MAAŞ ÖDENİR, PRİM YATIRILIR
Ama yok, işyeri salgın nedeniyle çalışma süresini geçici olarak en az üçte bir oranında azaltmışsa; o zaman durum farklı. Kısa çalışma ödeneğinden yaralanabilmek için işyerinin çalışma süresini en az üçte bir oranında azaltması gerekir. Üçte bir oranında azaltılması demek, haftalık 6 gün çalışılıyorsa 4 gün çalışılır, 2 gün çalışılmaz ve o iki gün için kısa çalışma ödeneğinden yararlanılır. İşveren, haftalık çalışma süresini ne kadar azalttığını, haftalık kaç saat çalışıldığını resmi olarak İŞKUR’a bildirmek durumundadır. Sonradan bu çalışma sürelerinde bir değişiklik olursa işveren bunu da bildirmek zorundadır. Başvuru ne yapılmışsa bunun dışında hiçbir çalışma yapılamaz. Örneğin, işveren, haftalık çalışma süresini yarıya yarıya düşürmüşse ve bu kapsamda da kısa çalışma ödeneğinden yararlanıyorsa; o işyerinde çalışanlar, 6 gün boyunca çalışmaz, sadece 3 gün çalışırlar.
Gelelim, çalışma sürelerini azaltarak, kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işyerlerindeki ücret konusuna. Çalışılmayan günler için kısa çalışma ödeneği alınır, çalışılan günler için çalışana çalıştığı günün parası ödenir ve yine çalışılan günler için de sigorta primi hesaplanıp, SGK’ya yatırılır. Örneğin, işyeri çalışma süresini üçte bir oranında azaltmışsa 2 gün çalışmıyor, 4 gün çalışılıyorsa; 2 günün ücreti kısa çalışma ödeneğinden ödenir, 4 günün ücretini işveren çalışana öder, 4 gün için de SGK’ya çalışanın primini yatırır. Bu ödeme de öyle avans ödemesi olamaz.
İŞVERENE CEZASI AĞIR OLUR
Peki, işveren bunları yapmazsa ne olur? Kanuna aykırı hareket etmiş olur, cezası da ağı olur. Birincisi, kısa çalışma ödeneğine aykırı hareket eden ya da beyana uymayan işveren, çalışanlara ödenen kısa çalışma ödeneğini faiziyle birlikte ödemek durumunda. İkincisi, çalışanı çalıştırıp, maaş ödemesi yapmadığından dolayı İş Kanunu’na aykırı hareket etmiş olur, bu durum çalışana da tüm haklarını alarak, iş sözleşmesini sonlandırma hakkı doğurur. Üçüncüsü, çalışan süreler için çalışanın primlerini yatırmadığı için idari para cezası ile karşı karşıya kalır. Bu durumda çalışan ne yapacak? İşvereni, İŞKUR’a şikâyet edecek.