Güncelleme Tarihi:
Yalçındağ, yaptığı açıklamada, hükümetin, son dönemde bazı sektörlerde KDV ve ÖTV indirimine gittiğini hatırlatarak, bu kararların piyasalara olumlu yansıdığını ve canlılık getirdiğini ifade etti.
Kırmızı et sektörünün 2009'dan beri olumsuz bir tablo ve algı ile karşı karşıya bulunduğunu belirten Yalçındağ, perakendeci kasaplar olarak hükümetten KDV indirimi beklentilerinin olduğunu söyledi.
Yalçındağ, Türkiye'de perakende satışlarda kasapların sattığı kırmızı et miktarının düşünüldüğü gibi yüksek olmadığını vurgulayarak, "Türkiye'deki kırmızı et üretimi son açıklanan TÜİK verilerine göre 1 milyon 170 bin ton civarında. Bunun çok önemli bir bölümü sucuk, salam, sosis üretimi yapan gıda sanayinde, yemek sanayinde, otellerde ve restoranlarda kullanılıyor. Perakende satış ise yıllık 500 bin tonun altında. Bir kasap günlük 50-60 kilogramlık perakende satış ile ayakta durmaya çalışıyor. Buradaki yüzde 8 olan KDV'nin yüzde 1'e indirilmesini talep ediyoruz. Ortalama 1 kilogram kırmızı et fiyatının vergisi 3-4 liraya denk geliyor. İndirim olursa mutlaka etiketlere yansıyacaktır." diye konuştu.
Vatandaşın satın alma gücü nedeniyle kırmızı eti çokça tüketemediğini dile getiren Yalçındağ, bu durumun kasapların satışlarına da yansıdığını söyledi. Perakende et satışında KDV indirimi olursa vatandaşın ete ulaşımının daha da kolaylaşacağını kaydeden Yalçındağ, bu sayede esnafın iş hacminin artacağını belirtti.
"KASABIN MÜŞTERİYİ İKİ KERE GÜCENDİRME LÜKSÜ YOK"
Türkiye'de hayvan varlığının büyük çoğunluğunun sütçü ırk ve melezlerinden oluştuğuna dikkati çeken Yalçındağ, bunlarla üretilen et miktarının Türkiye'nin ihtiyacını karşılamadığının altını çizdi. Türkiye'de tüketim çeşitliliğinin arttığına işaret eden Yalçındağ, ülkeye gelen turistler ve mültecilerin de et tüketimi üzerinde etkisinin bulunduğunu, dolayısıyla üretimi artırmak gerektiğini vurguladı.
Yalçındağ, Türkiye'de et miktarında yüzde 15'e yakın üretim açığı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bunu gidermek ülkedeki hayvan varlığını ve sayısını artırmakla mümkün olabilir. Bir yandan et üretimimizi artırırken süt üretimimizi de dengede tutmak zorundayız. Bunun bilinen bir tek çaresi var, etçi ve kombine ırklara yönelmek. Ancak bu hemen olabilecek bir şey değil. Bakanlığın kombine ırklara yönelik çok ciddi destekleri var. Buna da müteşekkiriz ancak biraz zamana ihtiyacımız var. Yurt dışından kaliteli beslenecek erkek dana ithalatı bizim için zorunluluk. Makul bir zaman dilimi içerisinde ülkemizde hayvancılık istenen noktaya gelinceye kadar bu takviyeye ihtiyaç duyuyoruz.
Et ve Süt Kurumunun mevcut personeli, kapasitesi ve yapısı 400-500 bin hayvanı ithal etmekte yetersiz. Dolayısıyla hayvancılıkla uğraşan istekli kesime kendini beğendirmekte zorlanıyor. Bunun için ithalatın özel sektör eliyle de yapılabilmesi gerekiyor. Toptan satışların yapıldığı yerlere besi süresi geçmiş yağlanmış hayvanların etleri geliyor. Bu süre biraz daha uzarsa bu etler ancak sanayide kullanılabilecek hale gelir. Bunun nedeninin iyi araştırılması gerekir. Et kalitesi düştüğünde perakendede satış kabiliyeti düşüyor. İstenen kalitede et bulunamıyor ve bu etlerin fiyatları yükseliyor. Kasabın bir müşteriyi iki kere gücendirme lüksü yok."