Güncelleme Tarihi:
Selçuk, yaptığı yazılı açıklamada, sektörün 2009 yılının son dönemlerinde sıkıntılı bir süreçten geçtiğini belirterek, bu sürecin yeni yılın ilk döneminde de yaşanmasını beklediklerini ifade etti.
Alpaslan Selçuk, Türkiye'nin, Avrupa Birliğine (AB) girmeden Gümrük Birliğine giren tek ülke olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla ülkemiz milyarlarca dolar kayba uğradığı gibi sektörler de ağır faturalar ödemiştir. Kaldı ki Yunanistan, Portekiz ve İspanya ekonomilerini AB'ye ve Gümrük Birliği'ne hazırlamak için esnafının ve sanayicisinin altyapısını oluşturmak amacıyla bir geçiş süreci yaşamış, gerekli yardımları aldıktan sonra gümrük birliğine imza atmış ve AB'ye girmiştir.”
Sektör olarak dünyada 5. Avrupa'da ise 2. sırada olmalarının övüncünün sektörü kurtarmadığını bildiren Selçuk, hükümetten referans fiyatlarının uygulamasına devam edilmesini, ihtisas gümrüklerinin sayısının azaltılmasını, gümrüklerde ciddi kontrollerin artırılmasını, kotaların belirli bir süre daha uygulamasına devam edilmesini, ithal edilen ayakkabılarda standart aranmasını talep ettiklerini vurguladı.
İthal ham maddeye uygulanan fonların kaldırılması gerektiğine de işaret eden Selçuk, faturasız, fişsiz mal satılan pazar yerlerinde denetimlerin artırılması gerektiğinin altını çizdi.
Selçuk, Türkiye'nin, 45 bin işletme ile ayakkabı sektöründe önemli bir üretici durumunda bulunduğuna işaret ederek, 55 milyar dolarlık dünya pazarından aldığı payın aynı oranda olmadığına dikkati çekti.
Selçuk, ithalatla gelen rekabet baskısının, Türk ayakkabı sektörünü zorladığını belirterek, şunları kaydetti:
“Sektör de, bu etkenlerden kaynaklanan dar boğazı, iç pazarla aşmaya çalışıyor. Ancak iç pazarda da sıkıntı var. Zira yılda 4 çift olan ayakkabı tüketimi, Avrupa standartlarının altında bulunuyor. Türkiye'de ayakkabı imalat sektöründe ters giden bir şeyler var. Türkiye'de kurulu ayakkabı üretim kapasitesinin 500 milyon çift olduğunu görüyoruz. Dünya ayakkabı pazarından aldığı pay binde yarım, binde 1 değil.”
“BULGARİSTAN'DA KİLO İLE SATIŞ YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUZ”
Selçuk, şu anda Bulgaristan ile görüşme aşamasında olduklarını, anlaşma olursa ve Bulgaristan hükümeti kiloyla satışa müsaade ederse, ürünlerini Bulgaristan'da kiloyla satmayı düşündüklerini ifade etti.
Kilo ile satış yaptıkları bölgelerde halktan iyi tepkiler aldıklarını belirten Selçuk, bu fikri Avrupa'da yaymak için alt yapı çalışmalarının tamamlandığını, gerekli başvurular kabul edilirse bir Türk markası olarak Avrupa'da da kilo ile ayakkabı satışına başlayacaklarını bildirdi.
Selçuk, düşük kur ve yanlış enerji politikasının üreticinin aleyhine geliştiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Dünyanın en büyük limanıyız. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Turquality diye bir şey çıkardılar. Gidip başka ülkelerde açılan mağazaları destekliyorlar. Yahu önce kendi ülkemizdekini bir desteklesin devlet, sonra dışarıdakilere yardımcı olsun. Bu kadar esnaf sıkıntı içindeyken böyle bir uygulamayı anlamak güç.
YÜZDE 100 YERLİ
Yüzde 100 yerli üretim yapıyoruz. Yüzde 100 yerli ürün kullanıyoruz. Uluslararası pazarlarda tabii ki Çin bizi de etkiliyor. Onların 2 dolara mal ettiğini biz 6 dolara mal edebiliyoruz. Fakat bizim kalitemizde yapamıyorlar.
Şu anda Türkiye'de bulunan Çin malı ayakkabılar orta üreticiyi ya iflas ettirdi ya da çok zor duruma soktu. Ama beni çok da etkilemiyor. Çünkü benim kalitemde ürünü benim fiyatıma satamıyor.”