Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2009 00:00
Bedri Rahmi Eyüboğlu "Üç Dil" adlı şiirinde "En azından üç dil bileceksin", "En azından üç dilde düşünüp, rüya göreceksin" derken, yabancı dil öğrenmenin ne kadar önemli bir konu olduğunu hatırlatıyor. Dil eğitimi ne zaman başlamalı, nasıl olmalı ve ebeveynler bu konuda nasıl bilinçlenmeli ve hangi yolları takip etmeli?
Bazı çocukların yabancı dil öğrenme istekleri diğerlerine göre fazla olabilir. Müzik kulağına sahip çocuklar dilin ritmini yakalayarak, duyduklarını kolaylıkla tekrar eder. Yeni öğrendiğini daha uzun süreli hafızada tutabilenler yabancı dili öğrenmeye daha yatkın olur. Sosyal becerileri diğerlerine göre daha gelişmiş çocuklar, yabancı dili korkusuzca kullanabilir. Üç günlük yazı dizisinde Mef İlköğretim Okulu Bölüm Başkanları Sedat Kocağlu, Işık Ertürk, Saadet Aksoy, Gökben Şahin, Kamil Alkaya, Uğur Erekti ve Suzan Balıkçıoğlu destek oldu.
YABANCI dil uzmanlarına göre bir çocuğun dil öğrenirken geçirdiği bazı evreler var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
3-5 yaş grubu Bu dönemde çocuk hızlı öğrendiği gibi hızlı da unutur. Bu nedenle öğrendiklerini sürekli pekiştirme ve tekrarlamaya ihtiyaç duyar. Öğrenmekten çok edinmek ön plandadır: Çocuk neden ve nasılı sorgulamadan duyduğunu tekrarlar. Tekrarladıklarının gerçek yaşamda somut karşılığını gördüğü sürece söylediklerine anlam yükler.
Tıpkı Türkçe öğrenirken olduğu gibi sözlü kültür gelenekleri, yabancı dili edinmesinde büyük rol oynar. "Anlamaz", "seviyesinin üstünde" mantığı ile yaklaşmak, öğrencinin dil kazanımını engeller. Öğrendiklerinin nedenini ve nasılını sorgulamadığı bu dönemin avantajını mümkün olduğunca kullanmakta yarar var. Masal dünyasına isteyerek girdiği, çizgi
film karakterleriyle tanıştığı bu zaman diliminde evde bazı kanalların çocuk programlarının İngilizce izlenmesi (çocukla birlikte) yararlıdır. Ancak anne-baba izlediklerini anlayıp anlamadığı konusunda çocuğu sorguya çekmemeli. Çocuk paylaşmak isterse zaten bunu yapar.
6-10 yaş grubu
Okuma-yazmaya başladığı dönemde, okulun yabancı dil eğitimine yaklaşımı büyük rol oynar. Okuldaki programın başlangıcı, harflerin sesleriyle okumayı öğretmek olmalıdır ki, tekerlemeler, şarkılar, oyunlar doğru telaffuzla öğrenilebilsin. Bu yaşlarda edinilen telaffuz, daha sonraki yaşlarda çok zor değiştirilebilir. Özellikle sonradan yurt dışında okuma olanağı bulamayacak öğrenciler için bu önemlidir.
Çocuk, Türkçe ve yabancı dilde okuma-yazmayı aynı anda rahatlıkla öğrenebilir. Artık okulun, evin ve ailenin dışındaki dünyanın farkına varmaya başlar. Bu dönemde utanma duygusu fazla olduğundan yanlış yapmaktan çekinir. Gereksiz bir zorlama çocuğun hayatı boyunca yabancı dilden uzaklaşmasına neden olabilir. Anne-baba ve öğretmenler kendi hırslarından uzak, mümkünse doğal bir ortamda, yabancı dil eğitimini güçlendirebilir. Okulun doğru kaynakları kullanarak, çok iyi bir okuma-yazma programı benimsemesi, çocuğun üniversite yaşamında yansımasını gösterir.
11-14 yaş grubu Çocuk artık nedeni ve nasılı sorgulamaya başlar. Analiz becerisi oluşur. Dilbilgisi bu dönemde öğretilmeli. Eleştirel ve şikayetçi olduğu bu dönemde isteği kırılmamalı. Anne-babanın sürekli ne kadar yabancı dil bildiğini sorgulaması, çocuğun öğrenmesini yavaşlatabilir. Bu dönemde çocuk farklı becerilerde başarı gösterebilir. Bu nedenle tek tip sınavlar öğrencinin başarısını tam olarak göstermez. Sınavlarda alınan notlar başarısızlık duygusunun artmasına ve de dilden soğumasına neden olacağından, ölçme-değerlendirmenin okullarda çeşitlilik göstermesi gerekir. Unutmayın: Çocuğun büyüklerle öğrendiği yabancı dili konuşmak istememesi, o dili öğrenmediğini göstermez. Sadece onun için bu durum doğal değildir. Olanağınız varsa, o dili kullanması için doğal ortam yaratın. Bakın sizi nasıl şaşırtacak!
Çocuğunuz yabancı dile yatkın mıKendi dilini iyi kullanabiliyorsa,
Öğrendiği tekerlemeleri, şarkıları rahatlıkla tekrarlıyorsa,Bir nesnenin başka dildeki adını merak ediyorsa,
Yanlış yapmaktan korkmuyorsa, çocuğunuz ileride iyi bir yabancı dil öğrencisi olur. Bunun için okulda öğrendiklerini sizinle paylaşması için onu zorlamadan, sıkmadan zaman ayırın.Dil gelişimi sıfır yaşında başlar
ÇOCUĞUN duymaya başlar başlamaz, dil gelişimi de başlar. Bebek önce etrafındaki sesleri dinler, zamanla taklit etmeye başlar. Ardından konuşma süreci ile dil gelişimi devam eder. Eskilerin "sözlü kültür gelenekleri" bebeklikte ve erken çocukluk döneminde sözel ve dilsel zeká gelişimi için en mükemmel ortamları oluşturuyordu. Annenin bebeğini uyutmak için söylediği ninniler, büyüklerin anlattığı masallar, tekerlemeler, sorulan bilmeceler birebir etkili unsurlardı. Günümüzde büyükşehirde yaşayan anne babalara ve çocuğa bakan diğer kişilere çok iş düşüyor. Bebekleri ya da çocukları televizyon karşısında bırakarak oyalamak, onların dil gelişimine zarar vermek demektir.
Türkçe ve yabancı dil eğitimi paralel olmalı
Mef İlköğretim Okulu Müdürü Bahar Ulusoğlu Darn
TÜRKÇE ve yabancı dil eğitimi birbirine paralel olmalı. Türkçe’yi iyi konuşan bir öğrenci, yabancı dilde de kendisini güzel ifade edebilir. Bu nedenle ailelerin önce çocuklarına küçük yaştan itibaren ana dilini doğru kullanmasını öğretmesi gerekiyor. Okulların görevi dil eğitiminde mümkün olduğu kadar doğal ortamı çocuklara sağlamalı. Çocuk yabancı dili işte bu ortamlarda öğrenmeli.
Aileler ne yapabilir Bir veya birkaç ninni öğrenerek çocuğunuzla kendi sesinizle iletişim kurabilirsiniz.
Çocukluk döneminde ona bazı akşamlar masal anlatmak çocuğunuzun çok hoşuna gider.Masal başlarındaki tekerlemeler tüm çocukların en sevdiği kısımlardır. Sakın o kısımları atlamayın. Masal içinde geçen deyimler ve atasözleri, kalıplaşmış halk deyişleri dil gelişimi için anahtar unsurlardır. Bunların anlamları üzerine konuşmak çocuğunuzun dilin soyut alanlarını kavramasına yardımcı olacaktır.
Masal anlatırken ses tonunuzla ve bazı önemli sahnelerde durup bekleyerek çocuğunuzu heyecanlandırın ve onun da masaldaki olaylar hakkında tahminlerde bulunmasına izin verin. Böylece ona yorum gücü katmış olursunuz.Eğer çocuğunuz okuma yazma biliyorsa masalları ya da öyküleri birlikte okuyun. Bu sayede ona akıcı bir okuma kazandırırsınız. Küçük canlandırmalar yapın.
Birbirinize bilmeceler sorun, aile içinde bilmece yarışmaları düzenleyin. Sözel dilsel ve mantıksal matematiksel düşünme becerileri bu sayede kaynaşır.Tekerlemeleri tek nefeste hiç takılmadan söyleyebilme mahareti aslında iyi bir diksiyonun da ön koşuludur. Yarışmacı ruha sahip bir çocuğunuz varsa tekerleme söyleme yarışmaları hazırlamak, sonuna da küçük ödüller belirlemek size ve çocuğunuza harika zaman geçirtecektir.
Okullar ne yapmalı Okuma alışkanlığı için çocuğu özendirmeli.
Okunacak materyallere okul içinde kolayca ulaşılabilmeli.Öğrencilerin sözlü ifadesi, vurgusu, tonlaması, vücut duruşu gibi dilin diğer sözel becerileri üzerinde özel uygulamalar yürütmeli.
Tüm sanat dalları için anadili eğitimi içinde bir yaklaşım geliştirmiş olmalı. Örneğin ilköğretimin son yıllarında öğrenciler bir sanat eseri üzerine (şiir, öykü, roman, şarkı, resim, heykel, grafik, film vb.) söz söyleyebilmeli, eleştiri yazabilmeli. Öğrencileri farklı yayın ve yazarlarla buluşturabilmeli, fuar organizasyonları düzenleyebilmeli. Böylece okuduğu kitapların yazarlarıyla tanışma şansı yakalayan çocuk, hem toplu etkinlik alanlarını kullanma becerisini kazanır, hem de bir kitabın görülmeyen öyküsüyle buluşur.
- BİTTİ-