Güncelleme Tarihi:
Bu açıklamanın ardından bankanın Türkiye’ye ilk kez temsilci ataması dikkat çekti.
FED’in tahvil alım miktarını kısma niyetini açıkladığı Mayıs ayını izleyen dönemde, gelişen piyasalardan fon çıkışına ve mali piyasalarında dalgalanmaya tanık olduk. O dönemde, Alman Merkez Bankası (Bundesbank) Türkiye’ye temsilci atama kararı aldı ve temsilci Hartmut Dräger İstanbul’daki Almanya Başkonsolosluğu’nda göreve başladı. Temsilci Dräger’i tanıştırmak ve temaslarda bulunmak üzere İstanbul’a gelen Bundesbank İcra Kurulu üyesi Dr. Andreas Dombret sorularımı yanıtladı.
Bundesbank’ın son raporunda “Almanya ile yakın ticaret ilişkisi de olan büyük bir gelişen ülke ekonomisinin fonlama sorunu ile karşılaşması halinde Alman bankacılık sisteminin de etkileneceği” not düşülmüş. Rapor Türkiye gibi ülkeleri işaret ediyor görünüyor. Bu ülkelerdeki banka ya da özel şirketlerin borçlarına dair endişeniz mi var?
- Küresel faiz oranlarının artışa geçtiği zamanlarda, gelişen ülke ekonomilerinde ortaya çıkan tipik hareket sermaye çıkışıdır. Bu çıkışın da doğal olarak piyasa değerlerine; kurlara, hisse senetlerine ve tahvil fiyatlarına etkisi olur. Bu fiyat değişimi, nihai olarak o ülkelerdeki ekonomik birimlerin bilançolarına yansır. Alman bankalarının gelişen ülkelere sağladığı kredilerin miktarı, Alman finansal sistemine yansıyabilecek potansiyel etkinin bir ölçüsüdür. Bu çerçevede G20 ekonomileri, potansiyel istikrarsızlığın tamamını değil küresel bağlamdaki ekonomik ağırlığı açısından bir bölümünü yansıtıyor.
DIŞ ŞOKLARA DAİR GÖSTERGE
G20 gelişen piyasa ekonomileri üzerine Finansal İstikrar Raporu çerçevesinde yapılmış bir senaryo analiziniz var mı paylaşabileceğiniz?
- Raporda G20 gelişen piyasa ekonomileri üzerine bir senaryo analizi kullanmadık. Daha çok, geçmiş krizlerde sermaye çıkışına hassasiyet gösteren kredi genişlemesi, cari işlemler dengesi ve döviz rezervi yeterliliği gibi seçilmiş değişkenler üzerine odaklandık. Bu, sonuçta ülkelerin temelde dış finansman koşullarını uzun süre terse çevirecek önemli dış şoklara karşı kural olarak dayanıp dayanamayacağına dair bir göstergedir.
Bu konuda ilgili taraflara (Alman bankaları, Türk otoriteleri) tavsiyeleriniz oldu mu? Türk otoritelerini ziyaretinizde, herhangi bir plan ya da tavsiye paylaşacak mısınız?
- Görüşümüz; ekonomik ve finansal dayanıklılığı güçlendirecek sağlam makroekonomik politikalar yürütmek, sermaye piyasalarını ikna etmenin en iyi yoludur. Bu sadece gelişen ülkeler için değil, sanayileşmiş ülkeler için de geçerli. Öte yandan, bankalar ihtiyatlı hareket etmeli; risklerini dikkatlice izlemeli, küresel finansal piyasa koşullarının kötüye dönmesine hazırlıklı olmalılar.
Bu bağlamda, düzenleyici çerçeve içinde herhangi bir makro ihtiyati sınırlama ya da önlem planlıyor musunuz?
- Bundesbank açısından, olası makro ihtiyati araçların hazırlanması için erken aşamadıyız.
155 milyar dolar alacağı var
BUNDESBANK iki hafta önce yayımladığı Finansal İstikrar Raporu’nda; Türkiye gibi gelişen ülkelerle ilgili olarak da dikkat çeken bir uyarı yer alıyordu. Bundesbank, son dönemde gelişen ülkelere akan büyük girişlerin ani duruş tehlikesi altında olduğuna işaret ediyordu. ABD’deki para politikasının tersine dönmesi olasılığının ortaya çıkması ile yaz aylarında gelişen ülkelerde borsa düşüşleri ve fon çıkışları ile bunun ilk testinin yapıldığına işaret ediliyor. 2013 ortası itibariyle Alman bankalarının G20 içindeki gelişen ülkelerden olan alacaklarının tutarının 155 milyar dolar olduğuna dikkat çekilen raporda; eğer Almanya ile yakın ticaret ilişkisi de olan büyük bir gelişen ülke ekonomisinin fonlama sorunu ile karşılaşması halinde Alman bankacılık sisteminin de etkileneceği not düşülmüş.
Temsilci atamamızın sebebi Türkiye’ye duyduğumuz güven
Son olarak, Bundesbank’ın çeşitli ülkeler ve İstanbul’a temsilci ataması, finansal istikrar kaygıları ile mi ilgili?
- Bundesbank ve Türk Merkez Bankası’nın çok geriye uzanan ilişkisi, işbirliği ve güven ile tanımlanabilir. Türk Merkez Bankası’nın 1970’lerde Frankfurt’ta temsilcilik açmasıyla başlayan verimli diyalog, yakın zamandaki ikili değişim anlaşması ile teyit edildi. Bundesbank’ın İstanbul’a temsilci ataması, bu sürecin derinleştirilmesi ve yerel politika yapıcılarla bağlantıların yoğunlaştırılmasına dönük. Bundesbank’ın 11 ülkede temsilcisi var