Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, yıllık üretimimizin 100 bin tonu bulmadığı kurşun ve çinkonun dünya çapındaki yataklarını Hakkari’de keşfeden isim.
İstanbul’un su politikasının belirlendiği ilk sempozyumu düzenleyen, beklenen İstanbul depreminde afet yönetimine dair bilimsel bildiriler yayınlayan, metropolde yeni inşa edilen her binanın zemin etütlerini yapan mühendis ordusunun başı Prof. Öztürk, yaşamını Türkiye’nin yeraltı zenginliklerinin keşfine adamış. Özel şirketler adına maden araştırmalarını sürdürdüğü Hakkari’de yıllık 500 bin ton üretim yapılabilecek kurşun-çinko yatakları bulunduğunu belirten Öztürk, “Güvenlik nedeni ile maden çıkarımı için patlayıcı ruhsatı alınamıyor. Bölge normale döndüğünde, madenler çıkarılırken büyük mağaralar ve galeriler oluşacak Kato Dağı, Kapadokya’ya benzeyecek” diyor.
Öztürk, Hakkari’nin dünya çapındaki kurşun-çinko potansiyeli ile ilgili olarak şunları anlattı:
EN BÜYÜK ÇİNKO-KURŞUN YATAKLARI HAKKARİ’DE
"Şu an Kato dağlarının eteklerinde, Çukurca bölgesinde yıllık 50 bin tonluk üretime başlandı. Patlatmaya izin verilmediği için yüksek üretim yapılamıyor. Orada her şey normal olsa, yıllık 500 bin ton cevher üretilir, fabrika kurulabilecek rezerv var orada. Türkiye’nin yıllık üretimi 100 bin tonu bulmaz. Orada, araştırma yaptığımız yerlerde güvenlik yok, ben oraya patlayıcı veremem diyor. Jandarmanın patlayıcı deposuna, patlatmaya eşlik etmesi, izlemesi şart. Sadece Zap suyu boyunca damarları izleyebiliyoruz ama dağlara gidiyor damar ve biz dağlara gidemiyoruz. Açık işletme yapıyoruz orada, yüzeyden. Karakaya, İsmet Ölmez, Seyidoğulları ve İsmet Çiftçi (Çiftçiler) şirketleri çalışıyor orada, hepsi oranın yerel aşiretleri. Kimse gitmiyor oraya gitmez de. Patlatmaya bile ruhsat verilmeyen yere şirketler niye gitsin. Yerel güçler var, köylüler geliyor, bizim de payımız var diyorlar. Altın çıkarıyoruz sanıyorlar, hayvanım geçiyor buradan, öbürü benim hayvanım otluyor diyor. Yabancı şirketler korkudan gidemiyor."
ÇİN VE İRAN ÇOK İLGİLENİYOR
"Şu ana kadar keşfettiğimiz bölgede yaklaşık 300 bin ton üretim yapıldı, yüzde 80’i Çin’e gitti. Bir şirket zenginleştirme tesisi kurdu, İran ile ortak, Yüksekova üzerinden İran’a ihraç ediyor. Türkiye’nin şu an kurşun-çinko metalürji fabrikası yok, bu mümkün. Bir fabrikayı besleyecek hammadde var Hakkari’de. İstihdam da açar, ekonomiye de büyük getirisi olur. 50 yıl sonra orasının Kapadokya, bir yeraltı şehri gibi olacağını düşünüyorum. Yeraltı madenciliği artacak, dağların altında büyük boşluklar oluşacak, nasıl orada yeraltı şehirleri var, bir pastanın, kekin katı gibi düşünelim. Çukurca, Beytüşebap, Uludere, Hakkari hattı, Zap suyu boyunca yeraltı şehri gibi olacak. Turistik olur mu bilmem, tozlu topraklı olacak. Cilo dağları bölgesinde büyük yataklar var. Cudi’ye gidemedik. Biz oraya gidiyoruz, bir sorunla karşılaşmıyoruz, çünkü bizi gezdiren oranın yerelleri. Üniversite kimliğimizi biliyor askerler, onlar da bize bir şey demiyor. Orada kimsenin işine karışmadan çalışabildik. Birinin işine karışırsanız, yaşamanız çok zor. Biriyle temas kurduğunuz anda bilgi aktarıyor sağdan sola diye anlaşılır."
KAPATILAN ÇİNKUR’U HAKKARİ’DE KURMALIYIZ
"Kayseri Çinkur’u kapattılar, çürüttüler. Türkiye’nin tek kurşun-çinko fabrikasıydı. İranlılar aldı orayı, oradan teknolojiyi alıp kendi ülkelerinde kurdu ve kapattı. Çinkur’u Hakkari’de kurmalıyız. Devletin orayla ilgilenmesi gerekiyor. Büyük potansiyel; birkaç 10 milyon tonluk rezerv var. World Klass dediğimiz, dünya çapında bir yatak. Orada bir yatak çalıştırdığınız zaman, kamyoncu, bulaşıkçısı, güvenlikçi, aşçısı, bir yatak 1000 kişiyi besliyor. Esas, fabrika kurulunca iş değişecek. Fabrika için enerjiye ihtiyaç var. Şırnak ve Yüksekova’da kömürler var onu değerlendirmemiz lazım. Güvenlik sorunun çözülmesi lazım. Yabancılar çok ilgilendi. Özellikle Çin. Çin çok istiyor, çok yatırımcı geldi, her şey bitti fakat Çin Konsolosluğu güvenlik vizesi vermedi. Yerel halkta büyük umut vardı. Çok değişme de olmuyor maalesef. Yine bir umut var iyi olacak diye, ama bir tarafta da gitmeyen bir şey var, yürümüyor. Oraya İranlılar da yatırım yapmak istiyor. İran’da 4 tane fabrika var, kaynağa ihtiyaçları var, o da bizde."